Lebalepçiliğin sonu...

Salgının en başından bu yana tezim sabit:
Diğer her şeyi yapabilmek için, başka her şeyden önce yaşıyor olmanız gerekli.
***
İdrak için üst düzey bir eğitime, bilimsel bir arka plana gerek yok; "iki, iki daha dört" basitliğinde bir matematik bu;
Doktorların, Covid-19'la mücadele edebilmeleri için her şeyden önce var olmaları; yani ölmemeleri gerekli.

"Yargı reformu"nun uygulanabilmesi için hâkim gerekli, savcı gerekli, avukat gerekli, katibinden mübaşirine, kaleminden güvenliğine adliye personeli gerekli; hukuk fakülteleri değil "eğitim verebilir haldeki hukuk fakülteleri" gerekli, profesörler, doçentler, doktorlar, araştırma görevlileri; ve öğrenciler tabii…
Ekonomi reformunun yapılabilmesi için yatırımcı gerekli, sanayici, bankacı, borsacı, maliyeci, iktisatçı, işletmeci, esnaf, zanaatkar, çiftçi, işçi, memur…
Terörle mücadeleden söz edebilmek için elinizde terörle mücadele edebilecek bir ordunun, askerlerinizin olması gerekli.
Her sabah uyandığınızda, her kelimesinden yağ damlayan yazılar okuyabilmeniz için, medyayı geçtim en iktidar yandaşı medyanın bile var olabilmesi için muhabir gerekli, yazar gerekli, editör gerekli, matbaa elemanı gerekli, şoför gerekli, kameraman gerekli, spiker gerekli, montajcı gerekli, dizgici gerekli; dalkavuk gerekli!
Okulların açılabilmesi için öğretmen ve öğrenci gerekli…
Üretimin durmaması için işçi gerekli; üretilenin tüketilebilmesi için alıcı/müşteri gerekli…
Hatta en abuk sabuk, en densiz, en "aç tavuğun kendini darı ambarında sanması" kavlinden ajandaların; Hilafetin geri getirilebilmesi için bile, en azından elde bir "halife" olması gerekli, laikliği kaldırmaya cesaret edebilecek kadar gözü dönmüş siyasiler, onlara ram olmuş yüksek yargı üyeleri gerekli…

"Montrö'nün feshi" için bile o kararı alacak, o imzayı atacak "devletlü(!)"ler gerekli…
"Yeni Anayasa" yapabilmek için Anayasa hukukçuları gerekli, milletvekilleri gerekli, danışmanlar gerekli…
"Yeni Anayasa"yı referanduma götürebilmek için propaganda yapabilecek kadrolar ve propaganda yapılabilecek bir toplum gerekli; oy kullanabilecek seçmen gerekli…
Hepsi bir yana lebalep kongre için bile önce "insan" gerekli.
Ama insanlar ölüyorlar!
***
Her alanda, her sektörde, her kesimde, her görüşte, her sınıfta, her kademede insan gücü tükeniyor; Covid-19 dolayısıyla değilse sosyal-ekonomik-psikolojik etkileri dolayısıyla…
İnsan unsuru olmayan "devlet" mi olur?
Başlarının üzerinde "Demokles'in Kılıcı" gibi virüs sallanan "fani"ler üzerinden politika oluşturuyorsunuz; virüsü yenemediğiniz sürece çökmeye mahkûm…
***
Kendi sağlığınızı her türlü tıp ve alternatif tıp imkanıyla koruyun… Yargıyla, kollukla; varlığınızı koruyun… Sittin sene de iktidarda kalın…
Ee?
Neye yarar geri kalan herkesin hayatını tehlikeye atmaktan çekinmedikten sonra?
Maiyetinizle "Robinson ile Cuma" gibi mi yaşayacaksınız ıssız bir ülkede?
***
Virüs hiç olmadığı kadar hızlı yayılıyor; aylar, haftalar değil günler içinde katlanıyor.
Kendi ailemde tecrübe ediyorum;
Kardeşim Covid-19 pozitif.
Kardeşimin eşi Covid-19 pozitif.
Kardeşimin kayınpederi Covid-19 pozitif.
Kardeşimin kayınvalidesi Covid-19 pozitif.
Kardeşimin kayınbiraderi (ki çocuk yaşta daha) Covid-19.
4 yaşındaki oğlunun durumu meçhul; çünkü ona test yapmıyorlar. Tıka basa korona dolu bir evde -Allah'a emanet halde- karantinaya alınmış durumda o da!
***
İlk testlerinde kayınpederi dışında pozitif hiç kimse yoktu kardeşimin ailesinde; tamamı negatif çıkmıştı. Negatif sonucundan birkaç gün sonra kendilerini kötü hissetmeye başlayınca ilgili birimi arayıp bilgi verdiler; yeni test istediler.
Bakın burası çok önemli!
Zira acımı/öfkemi paylaşmak için değil "hiçbir şey yokmuş gibi" gibi yaşatılmaya çalışılan "sosyal hayat"la perdelenen "fiili durum"la yüzleşelim diye yazıyorum bu yazıyı.
Durumları kötüleştiği için yeniden test isteyen kardeşim ve ailesine verilen cevap:

- Üç dört günden önce gelemeyiz!
Bu cevap üzerine, karantinada olmalarına rağmen evden çıktılar, kendi imkanlarıyla hastaneye gidip yeni testlerini yaptırdılar, tomografilerini çektirdiler, virüsün kendilerine de bulaştığını öğrenip karantinalarına geri döndüler. Ve dün sabah itibarıyla, yani üçüncü günlerinde, ilaçları gelmemişti daha!
***
Kime kızacağız bu durumda?
Kimden hesap soracağız?
Sağlık çalışanlarına mı?
Virüsün yayılma hızı öyle bir artmış ki; yetişemiyorlar. Teşhise, tespite yetişilemeyen yerde varın bir de tedavi aşamasındaki hali düşünün…
Yoğun bakımları düşünün…
Ben size, kardeşimin yaşadıkları üzerinden her türlü hizmete erişimin nispeten kolay olduğu "avuç içi kadar Tekirdağ"dan örnek verdim; varın büyükşehirlerin halini hesap edin!
Durmak yok, alkışlamaya devam mı lebalepçileri?

Yazarın Diğer Yazıları