Liyakat ve öngörüsüzlük

Bu köşede sık sık yazıyorum. Türkiye'nin en büyük sorunu liyakat.

Liyakatsiz insanların kamu kurum ve kuruluşlarında göreve getirilmesi, Türkiye'ye çok büyük zarar veriyor.

Türkiye'de her alanda liyakatsizlik yaşanıyor. Bakıyorsunuz bazı kişilere eğitimiyle hiç alakalı olmayan görevlere atanıyor.

Sonrası malum! O kurumda başarısızlık ve mağdur olan yine vatandaş.

Farkındaysanız liyakatsizlik sadece kamuda oluyor. Bunun da nedeni politikacıların kendine yakın kadroları ataması.

Siyasilerin kendine yakın kişileri kamu kurumlarına ataması her dönem olmuştur ama AKP dönemindeki gibi hiç olmadı.

İstanbul'un bir ilçesindeki İmam Hatip Lisesi'nden mezun olan neredeyse tüm öğrenciler kamu kuruluşlarında yönetici oldu. Hiç kimse onların eğitimine ve mesleki başarısına bakmadı.

Özel sektörde bugün öyle bir şey yok.

Her şirketin insan kaynakları işe alacağı bir personel için öyle yüksek kriterler arıyorlar ki!

Bunu neden yapıyorlar?

Doğru insanı bulmak için. Şirketin zarara uğramaması için.

Kamuda bu yok. Nasıl olsa devlete ait. Zarar mı etti? Olsun! Vatandaş vergi veriyor nasıl olsa.

Liyakatsizliğin ve ön görüsüzlüğün en güzel örneğini iki hafta içinde göreceğiz. Hem de rakamlarla.

Devletin kasasını emanet ettiğimiz kişiler, yani Hazine'de görevli kişiler kaynak yaratmak için borçlanmaya gidiyor. 2 yıl önce Hazine Türk lirası ile değil de altın ile borçlanıyor.

19 Eylül 2018'de, 2 yıl vadeli borçlanmada o gün altının gramı 242 lira iken, bugün 461 lira. Hazine iki yılda yüzde 100'ün üzerinde maliyet ödemiş olacak. Hazine'nin ilk ödemesi 16 Eylül'de gerçekleşecek. O gün Hazine'ye altın karşılığı para satanlar, faizin dışında yüzde 100'ün üzerinde para kazanmış oluyorlar.

Hazine'nin bu yılın sonuna kadar çok sayıda altına dayalı borçlanma geri ödemeleri bulunuyor.

Şimdi soruyorum, sizin bir şirketiniz olsa ve yanlış karar ile size 2 yılda yüzde 100 zarar ettiren çalışanınızı ne yaparsınız?

Elbette kovarsınız! Hatta bu kadar büyük zarar ettirdiği için belki de dava bile açarsınız değil mi?

Ama konu devlet olunca hiçbir şey olmuyor.

Olmamasının nedeni ise biz vatandaşların vurdum duymazlığı.

Hazine biz vatandaşların vergisi ile dönüyor. Seçimle gelen iktidar oraya para koymuyor. Seçilmişler bizim oraya koyduğumuz parayı yönetiyor.

Son iki yıldır bütün analistler altın yükselecek derken, bizim Hazine yöneticileri altın ile borçlanmaya gidiyor.

Yazıktır günahtır. Hazine'nin bu borçlanmada zararı yüzde 100. Türk lirası ile yapılsaydı en fazla ödenecek faiz yüzde 20-30 olacaktı toplamda. Bugün yüzde 100'lük bir maliyet artışı var.

Tüm bunlar olurken, biz doğal gaz rezervi bulduk diye seviniyoruz.

Değil 300 milyar metreküplük doğal gaz, Ankara'nın yüz ölçümü kadar bir altın rezervi bile bulsak bizim iki yakamız bir araya gelmez.

Çünkü Türkiye'de işinin ehli insanlar değil, politikacıların atadığı yandaşlar var.

Dolaysıyla liyakatin bittiği yerde zarar da olur hasar da.

 

Yazarın Diğer Yazıları