Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş HOCAOĞLU

Durmuş HOCAOĞLU

Lizbon Antlaşması ve Gerçek Bir 'Avrupa Birliği' binâ etmenin güçlükleri

İyi ama, “niçin? Ne, ne için?”
Bir ve Bütün Avrupa “ idealinin tahakkuku üye devletlerin halklarına/milletlerine çok şey kazandıracak, ama çok şey de kaybettirecek; yâni tam bir ” kazan-kazan “ oyunu değil bu, bir de kaybetme tarafı var; öyleyse bir icmâl yapmalı değil mi, getirisi götürüsünü kurtarıyor mu diye?
Ne getiriyor? “Birlik”ten kuvvet doğduğuna veya doğacağına binâen, daha büyük güç, daha büyük zenginlik, daha büyük îtibar.
Güzel,  - şimdilik öyle diyelim - ama bir de götürdüklerine bakalım: Götürülerin ilki şu ki, her üye devlet kendi ferdiyetini, hürriyetini, istiklâlini kaybedecek, burası kat’î; yâni, tarihten gelen bütün Avrupa devletleri, ağır-ağır, külliyen tarihe gömülecekler ve meselâ bundan binbeşyüz sene evvel nasıl ki bir Fransa, bir Almanya yok idi ise, yine öyle yok olacak. Kolay-kolay sindirilebilecek birşey olmasa gerek her hâlde. Öyle de olması iktizâ eder; ” Para Birliği “ de bunu göstermiyor mu nitekim. Gösteriyor; çünkü müstakil parası olmayanın müstakil devlet olduğu iddia edilemez. “Tarihte, süregiden bir para birliğinin netîceten bir tek Devlet’e yol açmadığı hiçbir misâl yoktur” diyen (2001) Alman Bundesbank Konseyi Başkanı Otmar Issing’in sözünün neresi yanlış ki? Hattâ bu müstakbel devletin bir de ordusu olmalı; Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt’ın dediği gibi: “Şurası bedihîdir ki, müşterek bir nakdiniz varsa, diğer alanlarda da daha fazla entegre olmuş politikalara sâhip olabilirsiniz. Her zaman söylüyorum: Eğer birtek nakdiniz (birtek para birimi - D.H.) varsa, gelecekte neden bir tek ordunuz olmasın? Bunlar, millî egemenliğin iki ayrı yanıdır “[The Economist, 27 Mayıs 2000]. Gerçekten de, bu konuda kaleme aldığı makalesinde” Ekonomik ve Parasal Birleşme”nin Federalizm’in temel direklerinden olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyan J. Pinder’in de belirttiği gibi, ekonomilerin ve paraların birleştirilmesinin anlamı açıktır: Diğer devletleri “federe devlet”e indirgeyecek bir federal devlete doğru gidiştir bu[1]. Elbet de öyle olacak: Bayrak, Millî Marş ve benzeri müesseseler de gösteriyorki iş çok ciddî.
Daha başka götürüsü olmayacak mı “Bir ve Bütün Avrupa“ idealinin kuvveden fi’le çıkmasının; hepsi bu mu? Elbet de var: Bu sayfadaki şekilde gösterilen ve “Avrupa’nın Bölgesel Çekirdeği” (Regional Core of Europe) olarak da anılan, Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda gibi en zengin ülkeler, yâni “çekirdek ülkeler”[2], zâten bidâyetinden beri “diğerleri”nin, yâni “çevre ülkeler”in mâlî yükünü omuzlamaktadırlar; ancak, genişleme büyüdükçe, “Bir ve Bütün Avrupa”nın tahakkuku için lâzım gelen mâliyet de yükselmekte ve bu artış da yine “çevre ülkeler”in omuzlarına yüklenmektedir hâliyle. Bu ise, “çevre ülkeler”in vatandaşlarının ezilmelerine, gelir kaybına uğramalarına yol açmakta, sosyal fonlar zayıflamakta, işsizlik ücretleri, emeklilik maaşları, sağlık giderlerindeki devlet ve sigorta katkı payları düşmektedir; ancak, bu kadar da değil: Hele Bulgaristan gibi iyiden iyiye “çevre ülke” olan memleketler de üye olunca dengini sırtına vuran soluğunu “essah avrupa” demek olan ve İngiltere, Fransa ve Almanya’nın en başta bulunduğu “çevre ülkeler”de almaktadır. Alınca ne oluyor? Şu oluyor: Bir kere, şu veya bu şekilde bir kültürel uyuşma problemi çıkıyor; ancak, daha da fazlası şu ki, işsizlik artıyor; çünkü bu yeni gelenlerin büyük kısmı daha ucuz iş gücü getiriyor ve ayrıca, kaçak çalışmaya da rızâ gösteriyor; tabiî bu süreç ileride daha da hızlanacak ve yükler daha da büyüyecek.
İyi de o zaman tekrar sormalı: Ne için? Değecek mi?

 


Avrupa’nın Bölgesel Çekirdeği”

[1] John Pinder., “Economic and Monetary Union: Pillar of a Federal Polity”., Publius., Vol. 26, No. 4 (Special Issue for “Federalism and the European Union” )., Autumn, 1996., pp.123-140
[2] Bu konuda, bkz.: Helen Wallace., “Farklılaşmış Bütünleşme”., Avrupa Birliği Ansiklopedisi., Dinan, Desmond (Ed.)., Çev.: Hale Akay., Cilt: I., s.424-429; Anonim müellif: a.e., Cilt: II., “Sert Çekirdek”., s.303-304

Yazarın Diğer Yazıları