Lokman Hekim ölüme çare buldu mu?..

Âdemoğlu dünyaya yaşamak ve yaşatmak için gelmiştir. İnsanlık tarihine baktığımızda peygamberlerden tutun da sıradan vatandaşlara kadar herkesin kendine göre yaşama ve yaşatma mücadelesi vermiş olduğunu görürüz. Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen ve kendisine "hikmet" verildiği bildirilen (bk. Lokman sûresi, âyet: 12) Lokman Hekim'in, ömrünü ölüme çare bulmaya adamış olduğuna dair rivayetler özellikle yaşatma mücadelesinin önemini ortaya koyması bakımından dikkate şayandır.

Peygamber, veli, hekim gibi kimliklerle anılan Lokman aleyhisselam bizde daha çok dertlere derman bulan bir "hekim" (tabip) olarak bilinir. Esasen Hz. Lokman hakkında teşekkül etmiş efsane ve rivayetlerin çoğu da onun hekimliği üzerinedir.

Anlatıldığına göre, bitkiler dile gelerek Lokman Hekim'e "Ben şu derdin ilacıyım, ben bu derdin ilacıyım" diye seslenirmiş.

Bir başka rivayete göre de, Lokman Hekim bir kitap yazmış, içinde bütün dertlere deva, hatta ölüme çare bile varmış. Ama bu kitap kaybolmuş.

Gayet tabii, bunlar nihayet birer rivayetten ibarettir. Kendisine "hikmet" verilen bir velinin/peygamberin ölüme çare araması onun hekimlikteki hâzıklığından kinayedir. Elbet her nefis ölümü tadacak. Lakin hekime (tabip) düşen onu yaşatmaya çalışmaktır.

Hz. Lokman'ın hekimliği konusunda şairlerimiz birbirinden güzel beyitler vücuda getirmişlerdir ki onlardan birkaçını zikretmeden geçmek olmaz.

Derdi veren Allah dermanını da vermiş. Hastalık da sağlık da insan içindir. Lokmanlar (tabipler) derdin dermanını bulur, yaraları sararlarsa da -Nihânî'nin dediği gibi- esas olan sağlıktır yani hasta olmamaktır:

"Lokmanlar yaraya sarar dermânı//Velakin sağaldır keremler kânı."

Kütahyalı Rahîmî'nin, meseleyi çeşitli yönleriyle ele alan şu beyti önemlidir:

"Şifâ olmaz budur kânûn-ı bîmār-ı gam-ı aşka//Terahhum edip Eflâtun'u ger Lokmân'a göndersen."

Bu beytin anahtar kelimeleri "şifâ, kânûn, Lokman ve Eflatun"dur. Bilindiği üzere "Şifâ" ve "Kânûn" İbn Sînâ'nın hikmet ve tıbba dair iki mühim eserinin adıdır. "Eflatun" da aklın ve hikmetin sembolü olan Yunanlı filozoftur. Bu anahtar kelimeler ışığında beyte baktığımızda şairin "Acıyıp Eflatun'u Lokman Hekim'e göndersen bile aşk derdinin çaresi yoktur" demek istediğini görürüz.

Şair Nakşî ise Hz. Lokman'ın hekimliği etrafında oluşan efsane ve rivayetlere şu meşhur beytiyle noktayı koymaktadır:

"Felek tasında mâcûn-ı hayâta sa'y eden Lokmân//Eritti mâye-i ömrin memâta bulmadı dermân." (Felek tasında ölümsüzlük ilacı yoğurmaya çalışan Lokman Hekim, ömrünü tüketti de ölüme çare bulamadı.)

Sözün özü; insanlar ölmek ve öldürmek için değil, yaşamak ve yaşatmak için gelmiştir dünyaya. Lokman Hekim'in bile ölüme çare bulamamış olduğu gerçeğini unutmadan yaşama ve yaşatma mücadelesine devam edeceğiz. Yaşamayı anlamlı kılacak bilmem başka bir yol var mıdır?..

***

ACZİMİN GİRYESİ:

İNSANI YAŞAT

Ömrün oldukça durma, insanı yaşatmaya çalış,

İyilik  yap, dostların vefasızlığına da alış.

(Li-müellifihî)      

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002-016.jpg

Yazarın Diğer Yazıları