Lozan'ın Yahudisi

Lozan'ın Yahudisi

Lozan''dan bahsedilince belli kesimin "hezimet" dediğini dün yazdık. "Hezimet" çok yaygın kullanılır. Burada Millî Mücadele üzerine gidemeyenler, sanki savaş kazandınız, ama masada "gâvur" ne istediyse verdiniz, havasındalar. Araya bir de Yahudi sokarlar: Osmanlı''nın son hahamı Hayim Nahum. Yahudi ve İslâm bir arada anılınca ister istemez "İsrailiyât" da akla gelecektir. İsrailiyât çoklukla Müslümanlık içine sokulan fesat tohumları diyebiliriz. Müfessirler, muhaddisler yüzyıllar boyu İsrailiyât ayıklamaktan bitap düştüler!

İsrailiyât diyoruz ama bir ara din daha var: Hristiyanlık. Hristiyanların İslâma soktukları "fesatlık" yok mu? Önce Musevîlik, sonra Hristiyanlık, son din İslâm. Hristiyanlık İslâma zaman olarak daha yakın olduğuna göre, muhakkak İslâm içine bir kol uzatılmıştır!

İslâm âlimleri kafa karışmaması için olacak, Hristiyanlık fesatçılığını da İsrailiyât içine katmışlardır. Tabii Hristiyanlıktan sokulanlara "mesihiyât" veya "nasraniyât" diyen ulemâ da var.

İslâmiyetin yayıldığı sahada Yahudilerle sık karşılaşılmış, bir arada bulunulmuştur. İsrailiyât adlandırılmasında bunun da tesiri olmalı.

Neyse... Meselemiz İsrailiyât değil.

"Velî" sıfatıyla anılan Osmanlı padişahı II. Bayezit, 1492''de, İberik''te zulüm gören Yahudileri, yine aynı yerde aynı şartlarda olan Müslümanlara tercih ettiği, Yahudilerin ne olursa olsun, Osmanlı''yı kurtarıcı gördüğü, minnet duyduğu ve Osmanlı''da devlet kademesinde sayılamayacak kadar Yahudi''nin önemli makamlara getirildiğini düşünmeden, Lozan''da, devletin bizzat heyete kattığı Haham Hayim Nahum''u dillerine dolamışlardır. Hatırlatayım. Bu haham Osmanlı''da, İttihatçıların dönemi de olsa, padişahın iradesiyle çok önemli vazifeler üstlenmişti.

Önce şunu sormak lâzım: Hayim Nahum, Türk heyetine nasıl bir "İsrailiyât" soktu da Türkler, Lozan''dan hezimetle döndüler?

İslâmcı kesimle aynı yollardan geçtiğimiz için meseleleri biliriz. Onların okuduklarını biz de okuduk.

Lozan Antlaşması''na dair bu köşede çıkan şu yazılarımı hatırlatacağım sonra Hayim Nahum meselesine döneceğim: "Lozan çıkışı Yenikapı Mutabakatını bozdu" (2 Ekim 2016), "Lozan''da kazandık mı?" (25 Temmuz 2017), "Lozan''dan önce ne idi?" (26 Temmuz 2017), "Lozan''da kaybettik mi?" (26 Eylül 2020), "Lozan''a kim gidecek tartışması..." (25 Temmuz 2021)

Meselenin düğüm noktası şu olsa gerek: Hayim Nahum Paris''tedir. Millî Mücadele yeni başlamıştır. Le Matin gazetesine konuşur, "Anadolu ve bütün Türk halkı Mustafa Kemal''le beraberdir." der.

Lozan''da resmî heyettedir. Yolluk bile almıştır. Birinci Murahhas İsmet Paşa''yla samimidir. Onun topçu okulundan Fransızca hocasıdır.

"Yahudi" deyince duracaksın. Fayda da görürsün, zarar da. Lozan''da nasıl bir zarar vermiş acaba? Bunun delili yok. Rıza Nur''un birtakım sözleriyle hareket etmek ne derece doğru? Nahum''u gözden düşüren Rıza Nur''dur. Hayat ve Hatıratım''da, Yahudiler için öyle menfî tasvirleri var ki... (Rıza Nur''un hatıralarını ilk yayınlayan da K. Mısıroğlu''dur. 1968''de, başka yayınevinin adıyla Sebil Yayınları bünyesinde çıkmış, tezgâh altında satılmıştır. Ben de talebeliğimde tezgâh altından almıştım.)

Hayim Nahum''un adı Rıza Nur''un hatıralarında sık geçer. Kendisi Lozan''da İnönü''nün yardımcısı, Nahum da müşaviri idi. İnönü''nün koluna girip kendisinin önünde yürümesine fena bozulur. Hatta kolundan çekip arkaya iter. "Zaten Yahudileri hiç sevmem." der. Rıza Nur, Nahum''un İsmet Paşa''dan Washington sefirliğini istediği de yazar.

Nahum''un Yahudi olması bir tarafa İnönü''yle samimiyeti onu kıskandırmış olmasın?!

"Niye Hayim Nahum orada?" diyebilirsiniz, niyetinden şüphe edebilirsiniz. Nahum''u öne çıkarmak, Millî Mücadele''yi yürüten kadroyu hiç anlamamak demektir.

Nahum üzerinde yürümek en hafifinden sığlıktır. Önce Sevr''e bakın, Mondros''a bakın, sonra Lozan''a "hezimet" deyin!

Yazarın Diğer Yazıları