Magazin haberi değil Türkiye'nin gerçeği!

Magazin haberlerinde görmeye alışık oluğumuz iki isim bu hafta "keşke hep magazinde kalsaydılar" dedirtecek bir haberle gündeme geldiler. Ahmet Kural tarafından Sıla'ya uygulandığı iddia edilen şiddet ve basına yansıyan şiddeti belgeleyen fotoğraflar kelimenin tek anlamıyla, korkunç!

Milyonlar tarafından sevilen ve takip edilen, hatta belki örnek alınan bir kişinin kadına şiddet uygulamış olması, hepimize toplumun gerçeğini gösteren bir "tokat" gibi indi.

Şiddete uğrayan biz değildik belki ama Sıla'nın neler hissetmiş olabileceği, canının acısı hepimizde büyük biz sızıya sebep oldu. En büyük sızı da yıllardır süregelen bu tip kadına şiddet haberlerine ve haberlerin günden güne artmasına rağmen, halen bu haberleri sona erdirememenin vicdanımızda yarattığı sızı.

Üstelik Sıla, ekonomik özgürlüğe sahip, kendi ayakları üzerinde durabilen, başarılı ve güçlü bir kadın… Takipçileri, sevenleri, örnek alanları büyük ihtimalle Ahmet Kural'dan da fazla… Yalnız değil.

Bununla birlikte toplum, sesini duyuramayan kadınlarla dolu… Şiddete uğrayan, kendisini çaresiz hissedip susan kadınlar… Yalnızca Eylül ayında erkekler tarafından öldürülen 45 kadın, tam sayısını tahmin dahi edemeyeceğimiz binlerce şiddet mağduru kadın… Ancak Sıla, diğer şiddet mağduru kadınların yüzü ve sesi… Dilerim, onun bu güçlü duruşu, diğer kadınlara da güç olacak.

Bu suça karşı birleşelim!

Toplum olarak pek çok konuda ayrışabiliriz: Siyaset, inanç, kıyafet, yaşam biçimi… Ancak özellikle bir konuda birleşmek zorundayız: O da, "şiddete karşı olmak". Hele ki toplumun yarısını meydana getiren erkeğe göre fiziksel güç olarak dezavantajlı durumda bulunan kadına şiddet konusunda… Birleşmeliyiz.

Ahmet Kural'ın üstü kapalı ifadelerinden yola çıkarak Sıla'nın ne yaptığına takılmak, çeşitli ihtimaller üzerinden Ahmet Kural'ın uyguladığı iddia edilen şiddeti mazur görmek, insanlıkla bağdaşan bir yaklaşım değil.

Bu tarz bir yaklaşıma sahip zihinlerin oluşturduğu toplumda, kadına uygulanan şiddetin istatistiki verilerinde olumlu bir gelişim gözlemlemek mümkün değil.

Son olarak meclise verilen soru önergesi ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıklanan veriler de bunu kanıtlar nitelikte: 2017 yılında şiddete maruz kalan kadın sayısı 133 bin 809. 2018 yılının başından itibaren şiddete uğrayan kadın sayısı ise 96 bin 417. Bahsi geçen bu bir buçuk yıllık sürede kadın cinayeti sayısı ise 393.

Tüm bu kadınların yanı sıra şiddet mağduru olduğunu yetkili makamlara bildirmeyen, hakkını aramayan yüz binlerce kadın var.

Dahası Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları tarafından çıkarılan, Uzman Psikolojik Danışman Fulya Kurter ve Prof. Dr. Jacqueline S. Mattis tarafından yazılan "Türkiye'de Uygulamacıların Gözüyle Psikolojik Danışmada Kültüre Duyarlı Olma" isimli kitap, Türkiye'de şiddet konusunda olumlu bir gelişme yaşanmamasının önündeki en büyük engelin "şiddetin ne olduğunun anlaşılamaması" olduğunu belirtiyor. Kitabın ortaya koyduğu araştırmaya göre, çoğu kadın "bir iki tokadı" şiddetten saymıyor.

Bu çok önemli bir veri… Çünkü son olay vesilesiyle, Ahmet Kural ve Sıla'nın ilişkilerindeki ayrılık döneminin de sebebinin bir tokat olduğu konusunda söylentiler gündeme geldi ki; eğer bu iddialar doğruysa, bu olay, kadına bir defa şiddet uygulayan erkeğin devamında neler yapabileceğini ayan beyan ortaya koymuş oldu!

Son olarak önemli bir nokta daha var. Sakın ola ki kimse ünlü camiasında meydana gelen bu şiddet olayları vesilesiyle "bak onlar da böyle şeyler yaşıyor demek ki normal" diye düşünmesin. Şiddet asla ama asla normalleştirilemez!

***

Günün sözü:

"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Atatürk

Yazarın Diğer Yazıları