Maksat ne? Görevden almak mı?!

İstanbul Boğazı'nın hemen yanı başında bir boğaz daha açılmasına karşı çıkmak nasıl suç olabilir?!

Dikkatinizi çekerim, "Kanal İstanbul"a karşı çıkan Türkiye'nin yarıdan fazlası ve 16,5 milyon İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı!

İktidardakiler, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, "Uluslararası bir konuya, kamu kaynağı kullanarak karşı çıkmanın, idarenin bütünlüğü ilkesine aykırı" davrandığı iddiasıyla soruşturma açtılar, "İfadeni ver!" dediler. Çok çirkin bir tavır.

Karşısına eski belediyeci, eski ulaştırma bakanı eski başbakan sıfatlarını taşıyan zatı çıkardılar, bir ilçenin belediye başkanlığını yapmış Ekrem İmamoğlu 800 bin küsur oy farkıyla başkan oldu.

Saray, neden şehrin belediye başkanını ikna yolunu seçmiyor da ben ne dersem o olacak, tavrı sergiliyor?   

"Kanal İstanbul" dedikleri israftır, tabiatı tahriptir, tarihi suya gömmektir... Başından beri bunu söylüyoruz, söylüyorlar.  Kanalın açılmasının da öyle kolay olamayacağı ve hatta hiç olmayacağı bilindiği hâlde inadım inat diyorlar.

Burada kaç defa yazdık...Gözü kapalı inananlar dışında kimse kanalın faydasına ikna olmadı. Onun için, Saray'ın propaganda merkezi İletişim Başkanlığı "Kanal İstanbul" sitesi açtı. Sloganı orada duruyor. Girip okuyabilirsiniz: "Boğaz nefes alacak Türkiye kazanacak".

Kanalın açılmasının Boğaz'ın nefes almasıyla ilgisi yok. Bunu herkes biliyor. Türkiye'nin ne kazanacağı da izah edilemiyor.

Çaresizlikten İletişim Başkanlığı, "şantiye şefliği"ni üstlendi.

Deprem kapımızda. Belli aralıklarla büyük depremler oluyor. 21 yıl önce deprem dalgası yokladı bizi... Binlerce bina yıkıldı. Binlerce insanımız hayatını yitirdi. Yeni dalga iki yıldır yokluyor. İlim erbabı İstanbul'da büyük deprem bekleniyor, diyor. Büyük deprem bir tarafa hafif sallantılar bile, eskimiş, demirinden, çimentosundan, kumundan çalınmış binaları çatlatıyor.

İstanbul gibi dünyada eşi bulunmayan bir şehrin yerleşme alanlarının düzensizliği, binaların çirkinliği, sıkışıklığı, üstümüze üstümüze gelmesi artık dayanılmaz noktada...

İstanbul'da yeni bir yapılanmaya gitmek şartken, "Ben ne dersem odur." ısrarıyla insanları boğuluyor.

Böyle büyük projelerde belli kesimler rant sağladıkları için, herkes kuşkulu. Yine kimler kazançlı çıkacak endişesi taşıyorlar.

Halka güven veremediniz. Kanalın zaruretini anlatamadınız.

Düşünüyorum, araştırıyorum, kanalın Türkiye'ye ne getireceğini bir türlü bulamıyorum.

İlla kanal diyenler herhâlde, bir ilki başarayım da namım nasıl yürürse yürüsün havasındalar.

Saray'ın "Şantiye Şefliği" "Kanal İstanbul neler sağlayacak?" başlığı altında yedi madde sıralamış:

"1-Seyir emniyeti, 2- Boğaz'daki trafik yükünün azaltılması, 3- Boğazdaki tarihî dokunun korunması ve güvenliği, 4- Can ve mal güvenliği, 5- Yatay mimarî ile modern yerleşim alanı, 6- 10.000'in üstünde yeni istihdam, 7-Yeni bir uluslararası su yolu ve yeni bir kent oluşturulması."

Beklenene bakın! Dört madde sadece güvenlikle ilgili. Tedbir aldıktan sonra mesele kalmıyor. Diğer üç madde ise, nerede istersen orada kapı aralayabileceğin maddeler. Konuşmaya bile değmez.

Ekrem İmamoğlu'nun 800 küsur bin oy farkıyla İstanbul'u alması, hazmedilememiştir. İktidarın, İBB Başkanı'na, sırf kanala karşı çıktığı için bahane uydurup soruşturma açması, aynı zamanda ona oy verenlere soruşturma açması demektir.

Aklıma başka bir şey geliyor... Başkan'ı görevden uzaklaştırmak için bahane aramasınlar yoksa?

 

Yazarın Diğer Yazıları