Mali disiplin diye millet aldatıldı

2019 bütçe teklifinde, genel bütçe toplam net giderleri 970 milyar lira, genel bütçe net gelirleri ise 880.4 milyar lira olarak belirlendi. 2019 yılı bütçe açığı da 80.6 milyar lira olarak tahmin edildi.

Genel bütçe gelirleri içinde vergi gelirlerinin payı yüzde 86'dır.

Bütçe giderleri içerisinde, yatırım giderlerinin payı yüzde 6.4'tür. Buna karşılık faiz giderlerinin payı daha yüksek yüzde 12.2'dir.

*-*-

2019 bütçesinde ilk sorun yatırımların payının yüzde 6.7 oranında, çok düşük olmasıdır. Üstelik bu pay içinde sermaye transferleri de yer alıyor. Faiz giderleri bütçe içinde yüzde 12.2 oranındadır ve bütçeden yatırımlardan daha fazla pay alıyor.

Siyasi iktidarın bugüne kadar en fazla üstünde durduğu ve övündüğü mali disiplin ve mali dengedir. Eğer 2019 ve geçmiş bütçelere bakarsak, siyasi iktidarın mali disiplini bilerek veya bilmeyerek yanlış anladığı anlaşılır. Zira tek başına bütçe açığı mali disiplin ve mali denge olup olmadığını göstermez.

Bütçe politikası iktisat politikası araçları içinde kalkınmanın önemli bir aracıdır. Önemli olan bütçe kaynaklarının etkin kullanılmasıdır. Zaten ekonomi de bir anlamda kıt kaynakların en verimli, en etkin şekilde kullanılması demektir.

Her şeyden önce, bütçelerde mal ve hizmet alımı, maaşlar ve yardımlardan oluşan cari harcamalar ile yatırım harcamaları arasında optimal bir denge olmalıdır. Söz gelimi öğretmen almışsın ve fakat okul yoksa öğretmen atıl kalır. Ya da tersi okul yapmışsın ve fakat öğretmen yoksa yine okul yatırımı atıl kalır. Bütçe kaynakları çarçur edilmiş olur. 

Özetle, cari harcamalar talebi artırır. Yatırım harcamaları ise arzı artırır. Arz-talep dengesi istikrarın temel ögesidir. Bütçe ile yatırım yapılmazsa bu denge sağlanmaz. Dünyada ve Türkiye'nin bu iktidar öncesi geçmişinde bütçe içinde yatırımların payı yüzde 20 dolayındadır.

Öte yandan siyasi iktidar bütçeyi bugüne kadar hep iktisat politikasının bir aracı olarak değil, seçim bütçesi olarak dizayn etti. 2019 yılı bütçesinde çeşitli yardımlar adı altında popülist harcama diyebileceğimiz, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı bütçesi içinde yer alan cari transferlerin bütçedeki payı yüze 10.1'dir ve yatırımların payından yüzde 51 oranında daha fazladır.

Siyasi iktidar bütçeyi kalkınma politikasının bir aracı olarak kullanmasını bilseydi, bu cari transferlerin yarısı ile yatırım yapar ve işsizliği önlerdi. Devletin istihdam yaratacak yatırımlar yapması ve sonradan bu yatırımları çalışanlara devretmesi veya borsada halka açması, hem işsizliğin azalmasına, hem de sermayenin tabana yayılmasına imkân veren bir uygulamadır.

Bugünkü iktidar ise tersini yaptı...  Özelleştirmede blok satış yoluyla devlet tekellerini ve devlet alt yapı yatırımlarını özel sektöre devretti. Bütçe açığını kapadı ve fakat piyasada oligopol yapı oluştu.

Yine bütçe ile veya yap-işlet devret modeli ile yapması gereken köprü ve yol yatırımlarını, kamu-özel sektör iş birliği diye uydurduğu bir yöntemle ve geçiş garantisi vererek halkı borçlandırarak yaptı. Dahası maliyetin çok üstünde yaptı. Kıt kaynakları yanlış kullandı.

Bunun adına mali disiplin veya mali denge denilmez. Bugünkü iktidarın geçmiş hükümetleri ve bakanları da mali disiplin diye milleti aldattı.

Yazarın Diğer Yazıları