Marmara Denizi'nin suçlusu bulundu: İklim değişikliği. Bu, yüz büyük yalandan biri

Marmara Denizi'nin suçlusu bulundu: İklim değişikliği. Bu, yüz büyük yalandan biri
Marmara Denizi'ni son günlerde esir alan müsilaj sorunu nedeniyle adeta bir çevre felaketi yaşanıyor. Fabrika atıklarının denize dökülmesi ve kirli suların Marmara'ya aktarılması deniz yaşamını tehdit ediyor. Ancak bazı uzmanlar bunun sebebini sadece 'iklim değişikliği' olarak gösteriyor.

Bu, yüz büyük yalandan biri. Suç, bakın kime yıkıldı

BÜTÜN SUÇ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE YIKILACAK. OYSA NEDEN BAŞKA

Deniz salyasına yol açan üç nedenin öne çıktığını belirtilerek, bu nedenlerin "Küresel ısınma" sonucu deniz suyu sıcaklığındaki yükselme, denizdeki durağanlık ve kirlilik olarak açıklandı.

Denizdeki kirliliğin birçok nedeni olduğu ve canlı yaşamını tehdit ettiği, Marmara Denizi''nin bundan dolayı müsilaj sorunu yaşadığı belirtiliyor. Türkiye''de en fazla nüfus yoğunluğu 24 milyon 465 bin 194 nüfus ile Marmara Bölgesinde. 24 milyonluk nüfusun 16 milyonu ise İstanbul''da yaşıyor. Bu yoğun nüfusun ise atıklarının çok büyük bir bölümü ise Marmara Denizi''ne akıyor.

ARITMALAR TAM KAPASİTE ÇALIŞMIYOR

İstanbul''da 88 adet atık su arıtma tesisi bulunuyor. Bu tesisler günde 5 milyon 815 bin 910 metreküp su arıtması yapıyor. Ancak uzmanlar tesislerin tam kapasite ile çalışmadığını, suyu sadece süzülerek Marmara Denizi''ne verildiğini savunuyor. Çevre Mühendisleri Odası''nın raporuna göre İstanbul''da atık suyun sadece yüzde 70''i söz konusu işlemden geçiriliyor.

"OKSİJENİ TÜKETİYORLAR"

Konuyla ilgili görüş bildiren İstanbul Çevre Mühendisleri Odası üyesi Sedat Durel ise "Marmara Denizi dünyanın en hassas denizlerinde bir tanesidir. Yaklaşık 10 bin yıl önce bir göl olan Karadeniz, çeşitli taşmalar, suyun yükselmesi ve kırılmalarla Akdeniz ile Marmara''dan birleşiyor. Buradaki dengenin oturması de geçtiğimiz 3 bin yıl öncesine kadar ancak gelebiliyor. Şu haliyle çok yakın bir zamanda oluşmuş çok hassas bir dengeden bahsediyoruz. Bir taraftan Karadeniz''den besin yüklü sular Marmara''ya hücum ediyor ve Marmara''nın 25 metre altında oksijenin tükendiği hassas bir dengeyi yaratıyor, canlılığın da pek olmadığı bir seviyede yaşamış oluyor. Marmara Denizi''ne herhangi bir dönemde fazladan herhangi bir organik yüklemesi yaparsanız, bu durumda deniz içerisindeki tek hücreli canlılar hızla üremeye başlıyorlar, oksijeni tüketiyorlar. O yüzden kıyıya vuran yeşil, pembe, kırmızı renkteki canlılar yani algler oluyor. Bu canlılar da denizdeki oksijeni tamamen tüketmeye başlıyorlar. Bunun Marmara Denizi ekosistemine olumsuz bir etkisi oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

"SULAR ARITILMIYOR"

Sedat Durel, "İstanbul''daki suların neredeyse çok büyük bir kısmı, ortalama yüzde 70 kadarı su hiç arıtmadan geçmiyor, diyebiliriz yani sadece ön arıtma denilen tesislerde yalnızca bir ızgaradan geçiyorlar, ondan sonra da Marmara''ya deşarj ediliyorlar. Bütün Kadıköy''ün, Beşiktaş''ın, Gaziosmanpaşa''nın, İstanbul''daki 20''den fazla ilçedeki atık suyu sadece bir süzgeçten geçirdiğinizi düşünün ve geri kalan bütün organik yüküyle ya da halk arasındaki deyimiyle pisliğiyle Marmara''ya atılıyorsa; zaten hassas olan dengesinin altüst olacağını söyleyebiliriz" dedi.

"DENİZDEKİ CANLI YAŞAMINI TEHDİT EDİYOR"

Beyaz bir tabaka halinde denizin üstünü kaplayan balıkçıların “salya” olarak isimlendirdikleri “müsilaj”, İstanbul, Yalova, İzmit Körfezi, Çanakkale, Balıkesir, Mudanya kıyılarından sonra Karadeniz’de de görüldü. Müsilaj, görüntü ve koku kirliliğinin yanı sıra denizdeki canlı yaşamını da tehdit ediyor.

"BUNUN TEK NEDENİ ÇALIŞTIRILMAYAN KANALİZASYON ATIK TESİSLERİ. SUÇ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE YIKILACAK"

KRT TV’de Zafer Arapkirli’nin konuğu olan Deniz Bilimci ve Kimyager Prof. Dr. Ahmet Cemal Saydam, Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunuyla ilgili olarak “Marmara çok genç bir tarihe sahip. Karadeniz ve Akdeniz’in birleşimi olduğu için bir solunum zorluğu var. İyi hali bu. Yüzde yüz insan baskısı. Başka bir faktör değil. Çalıştay toplandıktan sonra bir numaralı suçlu iklim olacak. Bunun iklimle falan alakası yok. Bunun tek nedeni çalıştırılmayan kanalizasyon atık tesisleri. Bu kadar basit." dedi.

"ERGENE HAVZASINDAKİ SUYU MARMARA''YA GETİRMEYİN DEDİK"

Ergene Nehri Havzası’ndaki temizlik çalışmalarındaki su hakkında uyaran Prof. Dr. Saydam, "Bravo, yapılması lazım. Ancak dedik ki; sakın ola ki o suyu Marmara’ya getirmeyin. O suyu Saroz Körfezi’ne taşıyın. Ancak bağıra bağıra geldi işte. Bunlar daha iyi günler. Çok daha kötüleri gelecek maalesef. Daha kötüsü ne olabilir, yaşayınca göreceğiz." ifadelerini kullandı.

"OKSİJEN MİKTARI AZALACAK"

Geriye dönüş mümkün mü sorusunu yanıtlayan Saydam, “Çok kötü bir yerde yakaladı bizi, önümüz yaz. Olan tabakalaşmalar daha da artacak. Denize giren oksijen miktarı azalacak. Koku başlayacak. Eylül’de açılacak balıkçılıkta Marmara’yı unutun. Balıkların göç yolunu da kestiler. Bundan dolayı besin zincirinde bir yer patladı. Şuan denizde tamamen bir soykırım var. “ dedi.

BAKAN KURUM NEDENLERİNİ AÇIKLAMIŞTI

Söz konusu felakete ilişkin acil önlemler alınacağını dile getiren Kurum, "Akabinde de uzun vadede yapılması gerekenleri hep birlikte yapacağız. Gerçekten bu noktada ortak akılla ve belediyelerimizin sorumluluklarını yerine getirmesine ilişkin Bakanlığımızın da Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, destekleriyle ve takiple, izlemeyle bu sürecin inşallah üstesinden geleceğiz. Acil bir eylem planı hazırlıyoruz. Tabii bu noktada baktığınızda müsilajın sebebi deniz suyu sıcaklığının artması, denizde meydana gelen kirlilik ve iklim değişikliğinin etkileriyle birlikte su seviyesinin azalması, sudaki hareketliliğin azalması, üç ana neden olarak gözüküyor. Bilim adamlarımız da bu noktada aynı fikirdeler." ifadelerini kullanmıştı.

İlgili Haberler