Büyük Ulusal bir bankayı soyan hırsız, soygun sırasında banka içindeki çalışanlara bağırdı. “Kıpırdamayın! Para devletin, hayatınız da sizindir. Yani herkes sessizce uzansın.” Buna ‘anlık akıllı ikna’ denir.
Büyük Ulusal bir bankayı soyan hırsız, soygun sırasında banka içindeki çalışanlara bağırdı. “Kıpırdamayın! Para devletin, hayatınız da sizindir. Yani herkes sessizce uzansın.” Buna ‘anlık akıllı ikna’ denir.
Hırsızlar çalmayı bitirince, üniversite mezunu olan genç tecrübesiz hırsız, ilkokul mezunu olan yaşlı hırsıza, “Kaç para aldık, sayalım” dedi. Bunun üzerine lider olan yaşlı hırsız, “Aptal mısın? Saymamız uzun sürer, bu gece ne kadar para çaldığımızı haberlerden öğreneceğiz. Bunun adı 'tecrübedir’ der.
Hırsızlar, bankadan çıktıktan sonra banka müdürü, şube müdürüne, “Çabuk polisi ara!” dedi. Ancak şube müdürü, ona “Bekle, kendimize 10 milyon dolar alıp saklayalım. Önceden zimmetimize geçirdiğimiz 70 milyon doları da ekleyelim.” Buna, ‘akışına yüzmek ve durumu lehine çevirmek’ denir.
Banka müdürü dedi ki, “Yani her ay soygun olsa, çok iyi olur.” Buna ‘çok ileri gitmek’ denir.
Ertesi gün haber ajansları, bankadan 100 milyon dolar çalındığını bildirdi. Hırsızlar parayı tekrar tekrar saydılar. Miktar, her seferinde 20 milyon dolardı. Hırsızlar çok sinirlendi. 20 milyon dolar için hayatlarını riske atmışlardı.
Banka müdürü, suya sabuna dokunmadan 80 milyon dolar aldı. Maskeli hırsızlar ile kravatlı hırsızlar arasındaki fark, bilgiydi… Bunun da adı ‘bilgi, altına eşittir’ dedi.
Banka müdürü, milyoner olduğu için gülüyordu… Borsadaki tüm kayıplarını, bu soygunla telafi etmişti… Bunun adı, ‘risk almaktır’. Gerçek hırsızlar, çoğunlukla yüksek rütbeli olanlardır. Ama hırsız olarak tanınanlar, hep ‘ev ve cüzdan hırsızı’ olacaktır.