Medya Arkası (08.05.2016)

Medya Arkası (08.05.2016)
Köşe yazarlarının bugünkü gündeminde CHP'de 'yükselen kriz' vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Allah Allah CHP yine karışmış /Mehmet Tezkan / Milliyet

Geçen hafta; ‘daha yeni başlıyoruz, siyaset ısınacak fırsat bu fırsat bir hafta izin yapayım’  diyerek noktayı koymuştum..

Siyaset beklediğimden de hızlı ısındı..

Isındı ne demek; fokurdadı..

İktidara yakın duran yazarlar çizerler birbirine girdi.. ‘Davaya ihanet’  suçlaması o cenahta çarşıyı karıştırdı..

İslamcı  yazarlarla...

Seküler ama iktidara destek veren yazarlar birbirine girdi..

‘Reis’e  kim daha yakın kavgası’ hız kesmeden sürüyor..

Alttan vurmalar, iğnelemeler, satır arası laf çakmalar gırla..

Karışan sadece o cenah değil..

Beklenmedik şekilde CHP de karıştı.. Olan biteni uzaktan izledim CHP çarşısının karışmasına bir anlam veremedim..

Niye mi?

Referandumun en başarılı partisi..

Hayır oylarını konsolide eden parti…

Bakın..

CHP..

İktidarın muazzam propaganda kampanyasına karşı..

Yer gök ‘evet’ afişleriyle donatılmasına karşı..

İktidar sözcülerinin günde dört kez neden evet denilmesi gerektiğini televizyonlardan anlatmalarına karşı..  

Yüzde 48.6’nın ‘hayır’ demesinin analizini yapacağına..

Siyaset biliminin enstrümanlarını kullanarak.. Sosyolojiden yardım isteyerek doğru değerlendirmelerle  kendine yol haritası çizeceğine..

Yine içine kapandı..

İç hesaplaşmaya gitti..

Tatildeydim;  şaşırdım kaldım..
 

CHP durmasın, durulmasın /Aydın Engin / Cumhuriyet

Bir önceki hafta CHP üstüne art arda iki Tırmık yayımlandı. Kıdemli okurlar bilir; bu pek sık olmaz. Hem ustalarımdan “Partilerin iç işlerine karışan, akıl veren yazılardan kaçın evlat” öğüdüne önem verdiğim için, hem de CHP’de o günlerde olup bitenlerin ülke sorunlarının ilk sırasında olmadığı için iki yazıyla yetindim.

Gel gör ki bitirdiğimiz haftaya yine CHP ile girdik. Genel Başkan Kılıçdaroğlu “Kavga çıkaranı kapının önüne koyarım” diye ondan duymaya pek alışmadığımız bir çıkış yaptı. Yetmedi ardından Fikri Sağlar olağanüstü kurultay önerisiyle kazan kaldırdı. İster istemez üçüncü bir “kaynayan kazan CHP” yazısı kaçınılmaz oldu. Yazıldı. Rona Aybay arkadaşım dalgasını geçti. “Bu CHP sana başka konularda yazma fırsatı vermeyecek anlaşılan” diye takıldı.

O haklıymış. Hafta biterken CHP kazanından yine fokurtular yükselti. Selin Sayek Böke istifasını açıkladı.

Ama ne istifa!.. CHP’de bazı taşları yerinden oynatabilecek gerekçeleri art arda sıraladı.

Bu satırlar yazılırken CHP Parti Meclisi henüz toplanmıştı. Oradan yeni neler çıkacak bilemeyiz. Ama besbelli ki “bir şeyler” çıkacak.

Babam Terzi Sadık’ın diline pelesenk olmuş bir deyiş vardır:

“Yerden göğe küp dizseler / en alttakini çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü...

CHP’nin dibe vurması şart/ Ahmet Hakan / Hürriyet

GÜYA tarihçi ama ekrana çıkmış müptezel bir dedikoducu gibi “Atatürk’ün şununla ilişkisi vardı, bununla ilişkisi vardı” diye ağzını eğe eğe konuşuyor- Tarihçiliği geçtim efendiliğe...

- Efendiliği geçtim delikanlılığa...

- Delikanlılığı geçtim insanlığa...

Sığmayacak bir yavşaklık.

Bu müptezelin tıynetini en iyi anlatan husus şudur:

Atatürk’e dil uzatmanın bir bedeli olduğu dönemde susmuş, Atatürk’e dil uzatmanın hiçbir bedeli olmadığında ise bik bik ötmeye başlamıştır.

Siyaset yalnızca matematik değildir / Nedim Şener / Posta

16 Nisan referandum süreci siyasette 50 ile 15'in toplamının 65 etmediğini gösterdi. Aynca 100'den 51.4 çıkannca da elde 48.6 kalmıyor. AKP referandumda MHF'nin oylannı da katarak yüzde 65 "evet" oy alacağını hesapladı ama sonuç yüzde 51.4'te kaldı. Referandum yüzde 51.4 "evet" yüzde 48.6 "hayır" olarak sonuçlandı. Bazı CHF'liler 100'den 51.4 oranındaki "evet" oylan çıkınca 48.6'lık "hayır bloku"nun ellerinde kaldığını zannetti. Başladılar masa başında dört işlem yapmaya. Kimi topluyor, kimi çıkanyor, kimi çarpıyor kimi de bölme hesaplan yapıyor.

CHP yüzde 48.6'lık "hayır bloku'nun temsilcisi olmaya çalışırken şimdi kendisi dörde, beşe, altıya bölünmenin eşiğinde. Sanınm sebebi siyaseti sadece matematik olarak görmesinde. İlk hata yüzde 48.6'yı bir blok zannetmekle başladı. Mesela Deniz Baykal yüzde 48.6 hayır oyu ' verenleri birleştirecek bir Cumhurbaşkanı adayının AKP'yi devireceğini hesap ederek, eski AKP'li Başbakan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün adını ortaya attı. Oysa, bu teklifin yüzde 48.6'lık "hayır blokunu" tuz buz edeceğini hesap edemiyor. Bir milletvekili hapisteki HDP Genel Başkanı Demirtaş'ı ziyaret edip CHPnin de içinde bulunacağı bir blok oluşturmanın temellerini atıyor.

Çobanla profesör eşit mi? /Taha Akyol / Hürriyet

İyi eğitimli toplumun davranışlarıyla, düşük eğitimli bir toplumun davranışları da farklı oluyor. Prof. Ali Çaıkoğlu ve Erdem Aytaç'ın şubat ayında yayınladıkları bilimsel çalışmada, düşük eğilimli çevrelerde referanduma konu olan metnin "bilinmediğini", yüksek eğitimlilerde ise "içeriğini bilerek karar verme" oranın yüksek olduğunu yazmışlardı. Düşük eğitimli kesimlerde lidere bağlılık ve kolektif davranıştan ayrılmama gibi değerler güçlüdür. Eğitim yükseldikçe araştırma, sorgulama, bireysel karar verme eğilimi güçle ilmektedir. Sonuçlan doğru tahmin eden ANAR'ı başkanı Dr. İbrahim Uslu. AK Parti ve MHP tabanında böyle bir "beyaz sağ seçmen" tipinin geliştiğini söylüyor; bunlar hayır dediler. Uslu, 2019 da genç ve daha eğitimli 2 milyon yeni seçmenin oy kullanacağını söylüyor. Merhum Prof. Ali Fuat Başgil merhum Menderes'i "Aydınlan ihmal ediyorsunuz" diye uyarmıştı. AK Parti iyi eğitimli kesimlerden gelen muhalefeti bastırmak, eleştiren

Referandumla ilgili akla zarar sorular / Can Ataklı / Korkusuz

Referandum sonuçları YSK tarafından “Evet kazanmıştır” diye açıklandı ama AKP'lilerin de çoğunun inandığı gerçek şu; Referandumda aslında hayır kazandı ama evet açıklandı. Ancak zaten hukuk ve demokrasiyi uzun zamandır tamamen askıya almış olan iktidar, hukuk ve demokrasinin resmen rafa kaldırılması için yapılan referandumdan asla yenik olarak çıkmayacaktı. Bunun için her türlü önlem alındı ve sonuca varıldı. Hukuk ve demokrasiye inanan, özgürlüklerinden asla taviz vermeyenler, her şeye rağmen “belki bir hukuk kırıntısı kalmış olabilir” duygusu içinde mücadelesini sürdürüyor. Bugün sizler için kamuoyunda sorulan pek çok soruyu bir araya getirdim. Bu soruların bir kısmı YSK'ya, bir kısmı AKP'ye bir kısmı ise CHP'ye yönelik. Bu soruların altında küçük yorumlarım ve tahminlerim var. Elbette bu sorulara daha eklenecek pek çok soru vardır.

Yeni sistemler ve partiler /Süleyman Seyfi Öğün / Yeni Birlik

Başta CHP olmak üzere muhalefete gelince tablo değişiyor. CHP ve MHP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak bir aday çıkarması gibi bir seçenek mevcut değil. Tek başlarına Sayın Erdoğan'ın karizmasıyla yarışabilecek etkili bir isim bulmaları ise mümkün görülmüyor. MHP içindeki bölünmenin nereye kadar devâm edeceği belli değil. Muhtemelen muhalifler ayrışacak. Bu da MHP'nin önümüzdeki seçimlerdeki iddiasını zayıflatıyor. CHP'de ise referandumun hemen ardından kendi iç sorunları ve bölünmeleri keskinleşti. Sayın Selin Saye Böke gibi etkili bir ismin görevlerinden istifâsi; Sayın Baykal'ın çıkışları parti içinde suların daha bir süre durulmayacağına işâret ediyor. HDP'nin de Cumhurbaşkanlığı için bir aday ileri sürmesi çok etkili bir hareket olmayacaktır. Ama çok kaba bir tahminle % 7-%9 aralığında bir tabanlarının olduğu anlaşılıyor. İkinci tura kalmayacağını düşünmediğim bir seçimde bunun da fazlaca etkisi olacağını sanmıyorum.. Bu değerlendirmelerden çıkarabileceğim sonuç; zaman içinde yerel ve genel seçimlerin her zamanki ehemmiyetini koruyacağı doğrultusunda. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni etkin bir şekilde çalıştırmak isteyen AK Parti; Sayın Erdoğan'ın rakipsiz olduğu noktasından hareketle yasama-yürütme ahengi adına; ana muhalefet ise yeni sistemi, Meclis ve belediyeler üzerinde etkisizleştirmek için ağırlıklarını yerel ve genel seçimlere verecek gözüküyor.
 

ABD, PKK ile çalışmaya devam ederse ne olur?/ Ufuk Ulutaş / Akşam

ABD desteği olmadan PKK haramilerinin ne demografi arkasında, ne kendilerine olumlu bakan herhangi bir grup var ne de geniş alanları kontrol için sayıları yeterli. An itibarıyla Rakka’ya doğru ilerlemeleriyle kuzeyde, Türkiye’yle sınır hattında sayıları azalmış durumda. Arkaları zayıf, bu sebepten ABD sınır hattında devriye geziyor. Sınır hattı boyunca PKK, Türkiye’den gelecek operasyonlara açık durumda. PKK yeni bir Fırat Kalkanı korkusuyla yaşıyor.

ABD-Türkiye ilişkisinde kopuş tehlikesi var/ Serdar Turgut /Habertürk

Amerika ile inişli çıkışlı da olsa yıllardır sürdürülen müttefiklik ilişkimizde bir kopuş yaşanması tehlikesi var bu kez. Bu yüzden gelecek hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump arasındaki zirve, iki ülke açısından da çok önemli.

Türkiye’nin zirvede konuşacağı konular listesi hayli uzun, ancak Amerika şu anda sadece “Kuzey Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadelesinde Türkiye’yi kırmadan, üzmeden YPG/PYD güçleri ile hareket etmeyi nasıl sürdürürüm” meselesine konsantre olmuş durumda ve bunun “Amerika’nın şu anki en önemli ulusal güvenlik meselesi” olduğunu da söylüyorlar.

Türkiye, Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadelenin terörist ve PKK bağlantılı YPG/PYD güçleri ile birlikte değil Türkiye ve oluşturduğu yerel güçlerle yapılmasını istiyor.

Amerika ise bir süredir DEAŞ’a karşı zaferin en hızlı ve etkin biçimde yerel Kürt güçlerle alınacağını ve Türkiye’in sunmuş olduğu planın bu kadar etkin olmayacağını düşünüyor.

Özellikle son 2-3 haftada, içeriye militan ‘sarkıtmaya’ çalışan PKK’lılar büyük hüsrana uğratılmış. Sınırdaki TSK ve jandarma birliklerinin etkin çalışması, sızmaları sıfır noktasına kadar indirmiş. Örgütün taktik değişikliğinin altında bu başarı var

Türkiye’nin içinden geçtiği tarihi süreçte, en kritik görevlerden birini, belki de en kritiğini güvenlik güçleri yürütüyor.

15 Temmuz sonrasında FETÖ’nün tüm unsurlarıyla açığa çıkartılması için verilen mücadele.

FETÖ mensuplarının olası tehdit ve eylemlerini etkisiz kılmak için verilen mücadele.

Suriye ve Irak’taki gelişmelerle özellikle silahlanma konusunda yeni bir faza geçen PKK ile yurt içi ve yurt dışında verilen mücadele.

Tüm bu terör örgütlerinin olası saldırı ve eylemlerini engellemeye yönelik mücadele.

Bütün bunlar, güvenlik güçlerinin FETÖ kaynaklı ihraçlar nedeniyle sayıca

azaldığı, gerilimlerin yaşandığı bir dönemde yerine getiriliyor.