Medya Arkası (14.11.2017)

Medya Arkası (14.11.2017)
Yazarların bugünkü gündeminde İstanbul'da düzenlenen İslam İşbilriği Teşkilatı'nın aldığı 'Kudüs' kararı vardı. İşte günün öne çıkan yazar ve yazıları.

Müslümanların büyük ayıbı / Emin Pazarcı / Akşam

Sizin, benim, hepimizin kutsalları ayaklar altında. Bugün Kudüs’te hem adalet duygusu, hem de insani değerler katlediliyor. ABD ile el ele veren İsrail, o kutsal topraklarda kan ve gözyaşı üretiyor. İslam İşbirliği Liderler Zirvesi, işte bu olumsuz şartlar altında dün İstanbul’da toplandı.

57 üyesi var teşkilatın. Ama hepsi orada değil. Katılım 48’de kaldı.

İstanbul’a gelen devlet başkanı sayısı ise, 16’yı geçmedi.

İstanbul’daki Venezuella Devlet Başkanı Nicholas Madura toplantıyı konuk olarak izledi. Ruslar bile temsilci gönderdi. Ancak, Suudi Arabistan Kralı ya da Veliaht Prensi toplantıya gelmedi. Suudiler, Bakan seviyesinde gerçekleştirdikleri bir temsille, bu önemli toplantıyı hafife aldı.

Bu ne demek biliyor musunuz? İsrail’in ve ABD’nin ekmeğine yağ sürmek demek! Son derece dikkat çekici ve aynı zamanda düşündürücü bir tavır bu! Ama Suudi halkının değil, ülkeyi yönetenlerin tavrı. Elbette ilerleyen zaman içinde bedelleri olacak. O faturayı da yönetime şu veya bu değil, Suudi Halkı kesecek.

***

İslam ülkelerinin Kudüs kararı / Güngör Mengi / Vatan

Dinler arası çatışma

Şimdi İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu ortak kararının acaba Trump ve İsrail tarafına bir etkisi olacak mı?

Bunca tepkiye rağmen Trump’ın “verdiği karardan geri adım atmadığı” da görüldüğüne göre acaba bu toplantı, sonuçta bir değişiklik yapma imkanına sahip mi?

Trump kararını değiştirmediği ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapmakta ısrar ettiği takdirde acaba gerçekten “dinler arası çatışma” çıkar mı?

Bu soruların cevabı şu anda belli değil ancak belli olan bir şey varsa Filistin halkının yıllardır savaş, çatışma, göç ve her sıkıntıyı yeterince yaşadığıdır.

***

Amerika, Amerika olalı böyle kafa karışıklığı görmedi / Mehmet Barlas / Sabah

Devletleri" olarak bilmemiz gerekecek. Çünkü her kafadan bir farklı sesin çıktığı ve "En Büyük Kafa" olarak kabul edilen Başkan Trump'ın da saçma sapan tweet'lerle, her sorunu daha çözümsüz hale dönüştürdüğü bir ülke ABD...

Kudüs kararı 

Trump'ın Ortadoğu'yu karıştıran başkent Kudüs kararının etkilerini azaltmaya çalışan Tillerson, "ABD elçiliğinin Kudüs'e taşınması en erken üç yıl sonra olabilir" diyerek, yine En Büyük Kafa ile ters düştü. Bu arada Washington'da ABD'deki diplomatik misyon çalışanlarına hitap eden Rex Tillerson ilk bir yılda hiçbir diplomatik kazanım elde edemediklerini söyledi. Tabii Pentagon'un, FBI'nın ve CIA'nın, ABD dış politikasının asıl belirleyicileri olduğunu söyleyemedi.

***

İstanbul Zirvesi bir meydan okumadır… İki lider Kudüs’ü sattı: Yeni bir cephe şarttır! / İbrahim Karagül / Yeni Şafak

Kudüs ihanete uğradı, iki lider Kudüs’ü sattı

Kudüs, sadece ABD ve İsrail’in işgalci zihniyetine kurban gitmemiştir. Kudüs ihanete uğramıştır. Başından beri bu ihanete dikkat çekmeye çalışıyorum, burada bunu ilk kez yazan, çok kez tekrarlayan da benim. Üstelik bu ihanet, coğrafyanın tamamına, Müslüman dünyanın tamamına, Arap/İslâm dünyasının tamamına yöneliktir.

BAE ve S. Arabistan veliaht prensleri, ABD ve İsrail istihbaratının elinde birer oyuncağa dönüşmüş, “Ilımlı İslâm” palavraları gölgesinde tarihin en büyük ihanet anlaşmasını, gizli anlaşmalarını yapmıştır. Suudi Veliaht Muhammed bin Selmanile BAE Veliahtı Muhammed bin Zaid’in, ABD ve İsrail ile yaptığı gizli anlaşmaların içeriğinin çoğunu henüz bilmiyoruz. Kudüs ve Filistin’i pazarlık konusu yaptıkları, masaya sürdükleri, bunun karşılığında İran’a karşı destek istedikleri ortaya çıktı şimdilik.

***

Amerika’nın gerçek güvenlik riski: İSRAİL / Ardan ZENTÜRK / Star

Dünya, “Önce Amerika” sloganıyla oyları toplayıp Beyazsaray’a yerleşen Trump’ın, bir yıl gibi kısa bir zaman içinde “Önce İsrail” diyen siyasetçiye dönüştüğünü hayretle izliyor. Kabul edelim. İsrail, dünyanın en güçlü “vekalet savaşı” düzenleyicisidir ve kullandığı “vekil savaşçı” da Amerika Birleşik Devletleri’dir!..

Ortadoğu ve Kuzey Afrika çöllerinden, Afrika’nın bozkırlarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada, Amerikan askerleri İsrail için ölmekte, Amerikan vergi mükelleflerinin paraları da kendilerini doğrudan hiç ilgilendirmeyen savaşlarda harcanmaktadır.

***

Bunu tamamlayan Benjamin Netanyahu’nun şu ünlü açıklaması: Amerika kolay yönlendirebileceğiniz bir araçtır. (Washington Post, 16 Temmuz 2010)

Lafı uzatmaya gerek var mı?

***

Erdoğan başardı kutlamalıyız / Mehmet Tezkan / Milliyet

Yazıya önce ABD Başkanı Trump’a teşekkür ederek başlayalım..

Neden mi?

İslam dünyasını birleştirdiği için..

İslam dünyasına uzun bir aradan sonra Filistin meselesini hatırlattığı için..

İslam dünyasının Kudüs’e sahip çıkmasını sağladığı için..

*

İslam dünyası daha doğrusu İslam İşbirliği Teşkilatı belki de ilk kez bu kadar önemli karar aldı..

İstanbul’daki toplantıya devlet başkanları düzeyinde büyük katılım olmasa da..

İstanbul’daki toplantıya coşkulu katılım sağlanmasa da..

Suudi Arabistan gibi, Mısır gibi Arap dünyasının iki önemli aktörleri ayak sürüse de..

10 ülke katılmasa da..

Amaç hasıl oldu..

İslam İşbirliği Teşkilatı, Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olduğunu ilan etti..

***

Tuttuk mu şimdi Suud’un perçeminden! / Akif Beki / Karar

HAYALİ İSLAM ORDUSU

Sanki ümmetçe Washington’dan büyükelçiler çekildi, ABD’ye siyasi ve diplomatik ambargo kondu, para pul ilişkileri askıya alındı, Trump aradığında telefonuna çıkılmadı, kala kala geriye tek askeri yaptırım uygulamak kaldı.

Güç mukayeseleri yapılıyor, İslam dünyasının ezici üstünlüğü rakamlarla gözler önüne seriliyor filan.

Ordularındaki toplam asker sayısı İsrail’in nüfusu kadarmış. Tankları, topları, uçak filoları, savaş gemileriyle vurucu güçleri  İsrail’in elindekiyle denklik kabul etmez, 10’da 1’leri kadar bile değilmiş. Askeri harcamalarını ise üst üste toplasanız İsrail’i 10’a katlarmış. E neden hâlâ bir İslam ordusu toplanmıyor, neden ortak bir Kudüs savunma gücü oluşturulup işgalcileri tepelemeye gönderilmiyormuş...

Yapılabilecek her şey yapıldı, başka her yol denendi, diğer bütün seçenekler tüketildi, hepsi bitti, şimdi de sıra savaş açmaya, küffar üstüne din ordusu yollamaya geldi öyle mi?

***

Müslüman olsun yeter mi? / Fatih Altaylı / HaberTürk

“Türk halkının bölge ülkeleri liderleri arasında en sıcak baktığı lider Suudi Arabistan Kralı Selman.”

İşte ben buna takılıp kaldım.

“Milliyetçi ve vatansever” olduğundan şüphe etmediğim Türk halkının, karar verme ya da sevip sevmeme mekanizmalarını ne denli “verilere dayalı” ve “bilgi sonucu” oluştuğu konusunda ciddi şüphelere yol açacak bir sonuç bu.

Çünkü Kral Selman’ın Suudi Arabistan’ının Türkiye’ye karşı tavrı çok açık:

- Washington’da bir İsrailli diplomatla ortak açıklama yapan Suudi temsilcisi, Türk topraklarını da içine alacak bir büyük Kürt devleti kurulmasını istediklerini açıklıyor.

- Suudi Ordusu ile İsrail Ordusu arasında işbirliği yaptırıyor, İsrailli danışmanlara görev veriyor.

- Mısır’da darbeyi ve darbeci Sisi’yi destekliyor, darbecilere finansman sağlıyor.

- Katar’la ilişkisini sürdürdüğü için Türkiye’yi tehdit ediyor

- ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkent olarak tanımasına tepki göstermiyor, tam aksine tepki gösterilmesini engelliyor.

- Son olarak da Erdoğan’ın çağrısı üzerine toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılmıyor, katılmadığı gibi temsilci dahi yollamıyor

Anlayacağınız Ortadoğu’da Selman’dan ve onların dümen suyunda giden bir iki Körfez emirliğinden daha fazla Türkiye karşıtı kimse yok gibi görünüyor.

Ve Türk halkının bölgede en güvendiği ve en sevdiği lider bu kişi oluyor.

Bu da haklı olarak bende, “Türk halkı kararlarında bilgiye ne kadar dayanıyor?” sorusunu sorduruyor.

Yoksa sevmek için kötü bile olsa, Türkiye’nin aleyhine bile olsa “güçlü bir İslami figür olmak” yeterli mi oluyor?

***

Trump’a “Kudüs’e Özgürlük” cevabı / Murat Yetkin / Hürriyet

Aslına bakarsanız bu toplantı öncesinde diplomatik gözlemcilerin beklentisi de fazla değildi. İtiraf edeyim ki benim de beklentim fazla değildi. Türkiye, İran, Malezya gibi Arap-olmayan Müslüman ülkelerin Kudüs konusunda daha kesin duruşlarının, son zamanlarda ABD-İsrail eksenine daha da yakın duran Suudi Arabistan tarafından sulandırılacağı tahmin ediliyordu.

Nitekim ne Suud Kralı gelmişti zirveye, ne dışişleri bakanı; Arap dünyasının, hatta İslam dünyasının liderliği iddiasındaki Krallık, örneğin tıpkı gözlemci konumundaki Rusya gibi dışişleri bakan yardımcısı düzeyinde temsil ediliyordu.