Medya Arkası (24.05.2017)

Medya Arkası (24.05.2017)
Köşe yazarlarının bugünkü gündeminde AKP'nin yeni yol haritası ve 2019'da MHP ile yapacağı ittifak yer aldı. İşte günün öne çıkan yazıları:

 

Ergenekon’un yerini FETÖ aldı / Mehmet Tezkan / Milliyet

Korku salma anlamında..

Yaftalama anlamında..

İnsanların canı acıtma anlamında..

Anlatayım..

Bir zamanlar Ergenekon’la yatıp Ergenekon’la kalkıyorduk.. Her gün operasyon, her gün gözaltı, her gün tutuklama..

İlgili ilgisiz..

‘Ergenekon terör örgütü üyesi olmadığı halde Ergenekon terör örgütünün görüşleri doğrultusunda…’ diye başlayan cümlelerle yüzlerce insan hapse atıldı..

Neyse suçlandıkları söylenmedi.. Dosyaya gizli damgası vuruldu, avukatlarına da gösterilmedi..

Neler oluyor diye soran..

Bu kadarı da fazla diye itiraz edenler, bir sabah polis benim de kapımı çalacak endişesiyle mini bavullarıyla uyudular..

Türkiye o haldeydi..

Türkiye o günleri yaşadı..

Evet, bir sabah herkes Ergenekoncu yaftasıyla uyanabilirdi..

Ergenekoncu yapılabilirdi..

Birbirini tanımayan.. Bırakın tanımayı, bir araya gelmesi mümkün olmayan.. Birbirine kötü gözle bakan insanlar aynı örgütün üyesi yapıldı..

Ergenekoncu denildi mi akan sular duruyordu..

Gelelim Fethullahçı örgüte..

FETÖ yok mu?

Var tabii.. Hâkimiyle, savcısıyla, polisiyle, askeriyle, valisiyle, kaymakamıyla, bürokratıyla, akademisyeniyle, siyasetçisiyle var..

Terör örgütü demek literatüre ne kadar doğru soru işareti..

Çünkü, FETÖ’ye terör örgütü demek hafif kalır.. Devlet için de devlet kurmuşlar..

Meselenin bu yönü ayrı..

Benim dikkat çekmeye çalıştığım yönü farklı..

Dışa yansımaları.. FETÖ ile ilgisi olmayan kişilere bulaşması..

Bulaştırılması..

Ergenekon’a benzemeye başlaması..

Şimdi de.. ‘FETÖ üyesi olmamakla birlikte FETÖ’nün görüşleri doğrultusunda..’ diye başlayan cümlelerle insanlar tutuklanmaya başladı..

Yine insanlar..

Fakat ne yazık ki aynı insanlar..

Ergenekon sürecinin korku ikliminde nefes almakta zorlanan insanlar..

Yine minik bavullarını hazırladılar, bir sabah polis benim de kapımı çalabilir endişesiyle uykuya dalıyorlar..

Ergenekon’un yerini FETÖ aldı demem bundan…
 

6 ok, 9 ışık, 4  parmak:  ‘Rabia’nın farkı ne? / Tayfun Atay / Cumhuriyet
 

Gel gelelim bu "4 Parmak"la irtibatlı olarak sıralananların ne kadar AKP'ye ya da Erdoğan'ın zihnî yetkinliğine mal edilebileceği hususu çok ama çok tartışmalı. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; bir "ulus-devlet" olarak kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin başından beri yöneticilerinden yurttaşlarına kadar herkesin ağzından duyduğumuz deyişler bunlar. Hiçbir yeniliğe, hiçbir özgünlüğe, hiçbir yaratıcılığa dayanmayan, kimseye de "münhasır kılınamayacak vurgular. Bu dört ilke neden AKP'ye mahsus oluyor ki?! CHP de bu ilkelerin arkasında. MHP çok daha fazla, üstelik AKP'den de çok daha erken zamanlardan beri bu ilkelerin arkasında ve onları savunmada. Ayrıca HDP'nin de bu ilkelere "kategorik" olarak ne kadar karşı olduğu; o da tartışmaya açık bir konu... CHP ve MHP'nin "dijital simgeleri, 6 Ok ve 9 Işık'ta da bu ilkeler içkin. Hatta şu ileri sürülebilir: Eğer 9 Işık, 6 Ok'un detaylandırılmış, biraz "tiftiklenmiş" hali ise, Erdoğan marifeti "4 Parmak" Rabia da 6 Ok'un basitleştirilmesinden, basite indirgenmesinden ibaret. Neydi 6 Ok, sıralayalım: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık. Vatan, millet, bayrak ve devlet, hepsi "teklik" halinde bu 6 Ok'un özüdür. Üstelik gündeme getirmeye değmeyecek kadar yerleşik, oturmuş, kurumsallaşmış özüdür. Bunların 90 küsur yıllık ulus-devlet Cumhuriyet'in bugününde, üstelik de 15 yıldır tek başına iktidardaki bir partinin tüzüğüne temel ilke diye konması çok tuhaf.

Yol haritasının parametreleri / Abdulkadir Selvi / Hürriyet

Demokratikleşme başlığında en önemli zorluk. OHAL ve MHP ile işbirliği olacak. MHP ve OHAL gibi hem siyasette hem sahadaki zaruretlerin dengesini kurarak, demokratikleşme sağlanacak. üc KESİMLE İLİŞKİLER Cumhurbaşkanı Erdoğan kongrede, "Artık çıta yüzde 50 artı l'dir. Bunun ne kadar zor olduğunu Cumhurbaşkanlığı seçiminde ardından 16 Nisan referandumunda gördük" dedi. Bu gerçek, siyasette yeni uzlaşma arayışlarına girmeyi zorunlu kılıyor. Yeni dönemde üç kesimle ilişkileri geliştirmenin üzerinde duruluyor. 1- lslami kesim. 2- Liberaller. 3- Kürt siyaseti. Türkiye, Kürt açılımı başlattı. PKK'nın süreci sabote etmesi nedeniyle akamete uğradı. Ama yönetiminde yanlışlar yapılsa da çözüm sürecinin ne denli yararlı olduğu Hendek siyaseti sırasında halkın PKK-HDP'ye sırt çevirmesiyle görüldü. Suriye'de ABD ve Rusya destekli PYD-YPG operasyonunun nereye gittiği sonbahara kadar belli olacak. O tarihten sonra Erbil ve Kobani'deki Kültlerin gözünün de Ankara'da olmasını sağlayacak olan sınırlarımızın ötesindeki Kürtleri de içine alacak bir açılım yapılması tartışılıyor. Kürtler 16 Nisan referandumunda verdikleri oylarla Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, adı çözüm olan kişiye özel bir mektup yazdılar.

AK Parti’nin yol haritası / Serpil Çevikcan / Milliyet

AB'nin, Türkiye'yi uzun süreli stratejik müttefik olarak kabul ederek, buna bağlı politikalar geliştirmesi ile ilişkilerin de boyut değiştireceği, bunun ekonomiye de yansımalarının olacağı düşünülüyor. 3 hedef Bu başlıkların özeti "ekonomi politiğin yol haritası." Bu yol haritası 3 ayak üzerinde kat edilecek. 1- Ekonomide üretim esaslı bir modelin tahkim edilmesi. 2- Dış politikada, Türkiye'nin menfaatlerini önceleyerek sorunları azaltmak. 3- Demokratikleşme adımlarıyla hem evin içinin düzenlenmesi hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağlıklı işleyebilmesi için gerekli adımların atılması. Bu yol haritası MHP ile oluşturulan ittifak ve OHAL gibi temel konu başlıklarında siyasetteki ve sahadaki zorunlulukların dengesini kurmayı gerektiriyor. Siyasetteki ve sahadaki gerçekleri en iyi okuyan isim kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan. Erdoğan'ın bu süreci kılı kırk yararak geçireceğine kuşku yok.

Ülkeyi hedef alan saldırı varsa, siyasi rekabet dondurulur / Mehmet Barlas / Sabah

Yenikapı ve Çatladıkapı ruhları

Bu son olay ertesinde, can ve mal güvenliğini hedef alan, demokrasiye kast eden saldırılar karşısında hepimiz "Yenikapı Ruhu" kapsamında partilerin ortak cephede birleşeceklerini zannetmiştik. Ama sonuç böyle olmadı. Ana muhalefet olan CHP "Çatladıkapı Ruhu"na sarıldı. HDP ise zaten her çeşit uzlaşmaya karşıydı. Kısacası ülkenin bütünlüğü ve güvenliği konusunda taviz vermeyen AK Parti ve MHP yalnız kaldılar. İngiliz siyasi partilerinin Manchester saldırısı ertesinde seçim kampanyalarını durdurmaları, bana bunları düşündürdü.

Gözler yeni kabinede / Batuhan Yaşar / Türkiye

65. Hükümette tabii ki Başbakan Binali Yıldırım'ın dokunuşları da olacaktır. Bunu da göz ardı etmemek gerekir.. Ama o kadar çok denge var ki.. Son referandumda alınan sonuçlar, şehir ve bölge dengeleri, performans.. MHP'den isim olmayacak... 65. Hükümette, aldığımız bilgilere göre MHP'den bir isim yer almayacak. Çok tartışıldığı için bir kez daha yazma gereği duyduk. Zaten MHP lideri Bahçeli bu yolu kapatmıştı. Dışarıdan bir isim olur mu olmaz mı konusuna gelince.. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın kabinede yer alabileceği konuşuluyor. Yıldızı parlayanlar... Son dönemde ismi öne çıkanlarla ilgili bir değerlendirme de yapmak gerekir.. Bu isimler MYK'da da yeni Bakanlar Kurulunda da yer alabilir.. Hayati Yazıcı (Kongrede divan başkanı seçildi. Bir önceki kongrede divan başkanlığını Bekir Bozdağ yapmıştı) Mehdi Eker, Efkan Âlâ, Mahir Ünal, Mustafa Şentop, Bülent Turan, Mehmet Muş, Nükhet Hotar, Burhan Kuzu (Burhan Hoca için artık son şans.. Bu kez kabineye girdi girdi bir daha çok zor...) Hatta bir bakan da kamuoyunca hiç bilinmeyenler arasından seçilir, hepimiz TBMM kitapçıklarına açarak resmini bulmaya çalışırız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kongrede Belediye Başkanları ile ilgili sözleri dikkat çekmişti.. Yeni Büyükşehir olan kentler de dahil olmak üzer 5-6 şehirde değişikliğe gidilebileceği konuşuluyor. Cumhurbaşkanı şöyle demek istedi, şifre şu, satır arasında bu var diye yorum yapanlara kulak asmayın.. Mesajları çok netti.. Pazar günkü konuşmasını bir kere daha okumanızı tavsiye ediyoruz...

AK Parti neye memur? Fuat Bol / Vatan

Her seferinde liderinin etrafında kenetlendi ve en sonunda 250 şehit ve 3 bine yakın gazi ile tarih yazdı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne onay vererek; terörle savaşta yalnız kalan ve bir başına mücadele eden Sayın Erdoğan'ın elini güçlendirdi. Hem partide güçlendirdi ve hem de hükümette güçlendirdi. Artık Sayın Erdoğan'ın önünde terörle mücadelede; ne ayak sürten başbakan veya bakanlar ve başta belediyeler olmak üzere bürokratlar direnemeyecekler! Artık iktidarları vesayet odakları değil, milletin kendisi belirleyecek ve hesabı bizzat millet soracak. İktidarlar da artık, vesayet odaklarının değil, milletin kalkınması ve refahı için gayret gösterecek. 2019 seçimlerine iki sene var; hem mahalli, hem genel (milletvekilliği) ve hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı yıl içinde yapılacak. Olağanüstü Hal de olduğuna göre, halkın 'acil eylem planı' şeklinde beklentisi olan; terörle mücadele ve ekonominin iyileştirmesinde hükümetin bir bahanesi kalmamıştır. Halk canını da verdi oyunu da... Üstelik muhalefet partilerinden MHP de; yapılması gerekli 'uyum yasaları'nda olsun, terörle mücadelede olsun, iktidarla müşterek hareket edeceğini söylüyor. Bu fırsatın nasıl değerlendirileceği, aynıyla 2019 seçimlerine yansıyacaktır.

CHP, önce evinin içini düzenlemeli  / Süleyman Kılıç / Yurt

CHP, seçim ittifaklanna da hazır olmalıdır. Çünkü Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ittifakı ortada. Ancak bu ittifaklar kurumsal olmalı. Açık konuşayım 'taşımalı eğitim' gibi olmaz bu. CHP öz kaynaklanna dönmeli. İnsan kaynaklannı yeniden gözden geçirmelidir. Meral Akşener'i, Ümit Özdağ'ı getirmekten söz edenlere sesleniyorum. Bu tür planı yapanlara da sesleniyorum. Varsa niyetiniz bu yanlıştan dönün. İster Demokrat Parti, ister Saadet Partisi olsun tüzel kişiliklerle hareket edin. Gültekin Uysal yerini Meral Akşener'e verir mi? Ya da 50 yılını Milli Görüşe veren Temel Karamollaoğlu koltuğunu kimseye bırakır mı? Yıllardır emek vermişler, bekliyorlar. Niye ümit Özdağ gibi siyasette geldiği yerleri adeta 'inkâr ederek' kendisine yer arama noktasındaki kişilere yerini bıraksın ki? Başka önemli bir nokta; bu isimlere kucak açma propagandası ile onlara siyasi misyon ve güç verenler Akşener ve Özdağ gibi isimlerin 'Düşünmüyoruz' açıklamalan yapması halinde CHP'ye iyilik mi, kötülük mü yapmış olacaklar bunu da düşünün. CHP tüzük, ardından da sağlıklı bir kongre sürecine 'kavgasız dövüşsüz' girmeli. Önce evin içini temizlemeli, düzenlemeli. Sonra yatılı ya da yatısız misafir çağırmak. AKP de MHP de hatta HDP de onu yapıyor.