​​​​​​​Mehmet Türker hayatını kaybetti

​​​​​​​Mehmet Türker hayatını kaybetti
Sözcü'nün usta yazarı, duayen gazeteci Mehmet Türker, dün sabah saatlerinde 73 yaşında hayatını yitirdi.

Mehmet Türker, gazeteciliğe 1962 yılında Gece Postası Gazetesi'nde başladı ve sırasıyla Yeni İstanbul, Yeni Gazete gazetelerinde çeşitli sahalarda muhabir olarak görev yaptı. Hürriyet, Meydan, Gözcü gazetelerinde yönetici olarak çalıştı. Hürriyet Gazetesi'nde kısa bir muhabirlik döneminden sonra gazetenin 20 yıl boyunca İstihbarat Şefliği ve Haberler Müdürlüğünü yaptı. Sözcü Gazetesi'nin kuruluşunda yer aldı.

Köşe yazarlığına başladığı Meydan Gazetesi ve Gözcü Gazetesi'nde aynı zamanda Yayın Koordinatörlüğü, Haberler Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1963 yılında ABD'li Prof. Charles Hulten'in Direktörlüğünü yaptığı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Gazetecilik Semineri Sertifika programını tamamlayarak, Burhan Felek ve Prof. Hulten imzalı "Başarı Sertifikası" aldı;

1968 yılında işçi sendikaları başarı ödülüne, 1971 ve 1976 yıllarında haber ve seri röportaj dallarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin başarı ödülüne layık görüldü.

1985 yılında ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Yılın Gazetecisi" seçilerek Onur Belgesi ve Onur Madalyası sahibi oldu.

2012 yılında da İstanbul Gazeteciler Derneği tarafından "Babıali'de 50. Altın Yıl" ödülü verilen Mehmet Türker, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin "2015 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne" lâyık görüldü. Kasım 2016'da "Yazık ettiler güzelim ülkeye" isimli ilk kitabını yayınladı

***

Diğer partilere gerek kalmayacak

-----

"Cumhurbaşkanlığı" veya "Türk tipi başkanlık" sistemi tartışmalarında anayasa değişikliğini savunanlar devamlı olarak; "Çift başlılık gidince istikrar gelecek", "Güçlü bir hükümet sorunları kolayca çözsün diye", "yönetimde güçlü iktidarın sağlanması" gibi sözleri tekrarlıyor.

On beş yıldır ülkeyi yöneten Ak Parti hükümetlerinin bir "çift başlılık sorunu" olmadı. Şu anda ise demokrasinin olmazsa olmazı "kuvvetler ayrılığı" adeta "tek kişi gibi" devam ediyor.

Güçlü iktidar, çift başlılık gibi söylemler hiç geçerli olmadığına göre bu vurgular "bir başka partinin iktidar olma ihtimalinin tamamen ortadan kaldırılması" amacını ifade ediyor.

Yani bu sistem gelirse "milli iradenin seçtiği diğer partilerin" siyaset yapmasına gerek kalmayacak.

Bunları savunan akademisyen ve diğer konuşmacıların "milli irade"den bir daha hiç söz etmemeleri gerekir.

Bunları söylemeden önce AB ülkelerinde yıllardır "koalisyon hükümetleriyle" ve başarıyla yönetilen ülkeleri de bir araştırsalar iyi olur!

Güngör Mengi Vatan

***

Bay Bahçeli sen neyin peşindesin?

-----

 "Zat-ı alinize yeni bir açık mektup yazmak zorunda kaldım. Sanırım bundan sonra daha çoook mektuplar yazacağım.

 Beyefendi Allah rızası için sen neyin peşindesin?

Kime, kimlere hizmet ediyorsun?

Recep Tayyip için kürsülerde, miting meydanlarında söylediğin sözleri unuttun mu?

Resmen hakaretler ediyordun. O da sana hakaretler savuruyordu. Hem de özel yaşamını bile gündeme getirerek…

(…)

Dün kara dediğine bugün ak diyorsun Devlet Bey, AKP'nin testisine su taşıyorsun. Ayıptır yahu, bu nasıl iştir!..

 * * *

Bay Devlet Bahçeli, bildiğim kadarıyla sen "Türk milliyetçisi" olan bir partinin genel başkanısın. Allah rızası için söyle, şimdi MHP olarak işbirliği yaptığınız, destek verdiğiniz iktidar partisinin "Türklükle" uzaktan yakından ilgisi var mıdır?

Kürsülere çıkıp "Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık" diyen Recep Tayyip'in peşine şimdi nasıl oluyor da böyle takılıyorsunuz?

(…) İçinde "Türk" sözcüğü geçiyor diye andımızı kaldırıp çöp tenekesine atan bu Recep Tayyip iktidarı değil mi?

 Ulusal bayramlarımızın kutlanmasına kimler yasak getirdi?

Atatürk'ün adını eğitim müfredatından bile kaldırmaya, Türkiye'nin gündeminden silip yok etmeye (!) yeltenen bunlar değil mi?

Güneydoğu'da terörü hortlatan, bölücülüğe ve Kürtçülüğe çanak tutup ülkemizi mahvedenler kimdi?

(…)

Demek ki Türklüğü, Türklüğümüzü, ağzına Türk sözcüğünü alamayan Recep Tayyip ve bu AKP kadroları sürdürecek haaa! Helal olsun sana! Helal olsun senin bu bilinç düzeyine!..

Emin Çölaşan Sözcü

***

Bu yazıyı okurken bütün ülkücüler aynı şeyi söyleyecek:

-----

Bir kere de bize böyle sahip çıksaydın keşke!

Bir kere de biz övebilseydik seni böyle!

--------

… Başka her şeyi koyun bir kenara; milliyetçilik davasına baş koyan MHP liderinin bile sempatisini kazanmış bir kişidir. Bahçeli'nin bile "Meclis'e geldiğimizde elimizi sıkan bir şahıstı" diyerek sıcak bulduğu bir HDP ileri gelenidir.

… Bahçeli devreye girip de 'yaşı ve sağlığı nedeniyle tutuksuz yargılanması sağlanmalı' diyene kadar... Akıbetiyle ilgilenenin yanacağı bir kişiydi. İçeride yatırılması sessizce geçiştirilecek, başlar öbür tarafa çevrilip fotoğrafları görmezden gelinecek, yok sayılacak biriydi.

 Değil sempati göstermek, değil tahliyesini istemek... Çaktırmadan halini hatırını sormak dahi cesaret gerektiren bir siyasetçiydi…

…Bugün korkmadan konuşanlar, bir 'bölücü terör' sanığını koruma ve kollamakla... Hendekçi siyasetle aynı blokta yer almakla... Terörü desteklemekle... İhanet ve şer odaklarına arka çıkmakla... HDP'lilere yardım ve yataklıkla suçlanmıyorsa bunu Bahçeli'ye borçlu. Bahçeli'nin, fikri ve siyasi çizgisiyle kan davalı olduğu Ahmet Türk çıkışına...

…Bugün AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da o fotoğraftan rahatsızlığını yüksek sesle bildiriyorsa...

Eski Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt da o fotoğraf karşısındaki vicdan patlamasını bastırmıyorsa...

Eski Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen de tutuklu yargılamaya itirazını dillendiriyorsa...

Ana akım medya, başına ne geleceğinden korkmadan bu tepkileri haberleştirebiliyorsa... Terör suçlularına kol kanat germe, HDP'lileri himaye etme damgası yemekten çekinmiyorlarsa... Onlar da bu imkânı, Bahçeli'nin yasak delen ön açmasına borçlular.

Psikolojik blokajı, Bahçeli kaldırdı. HDP'li vekillerle selam alıp vermek bile cesaret işiyken o yüzlerine güldü, Sırrı Süreyya'yla bir kenarda Ahmet Türk'ün durumu hakkında fısıldaştı. Baskı ortamını Bahçeli'nin bu rahatlığı rahatlattı, HDP'lilerle selamlaşma ambargosunu o kırdı…

Akif Beki Hürriyet