Metil alkol cinayetleri

Bugünkü yazının ana konusunu Uğur Gür belirledi. Kamuoyunda adı sahte içkiye çıkan sıvıların kurban sayısı 22'ye yükseldi. Bu rakam resmî olan. Türkiye'nin pek çok yöresini gezip tanıyan biri olarak, kimi yerlerde sessiz sedasız gömülenlerin olduğundan eminim. 
Her şeyden önce, konuyla ilgili yasalar yetersiz. Bu suça verilen cezalar çok hafif kalmakta. Cinayet organizasyonu, metil alkole bu kadar kolay ulaşmamalı.
Etiket, bandrol ve şişelerin toplu siparişlerle temini ayrı sorun. 
Adrese teslim
Binlerce kasa çakma içki, rahatça imal edilip, adrese teslim dağıtıldığına göre bu kurguyu yerle bir etmek şart. Kimse kusura bakmasın ama öncelik yanlış yerlere verilmekte.
Ege'den Antalya'ya hemen hemen tüm turistik tesislerde bunlara rastlayabiliyorsunuz. Barlar, pavyonlar ve batakhanelerde ulu orta içiliyor. Polisin operasyonları metil alkol makyajlandıktan sonra başlamamalı.
Terör bağlantısı
Toplu sipariş aldıkları belli olan, bu organizasyonda öncelikler değişik olmalıdır. İşin bir de en ağır bölümü var. Son dönemde, PKK'nın uyuşturucu bağlantısına darbe üstüne darbe vurulmakta. Örgütün milyar dolarları bulan önemli gelir kaynakları daha tarlada iken imha edilmekte.
Yan kaynaklar
Bölücülerin, insan ticaretinden fuhuşa kadar bütün gelirlerinin yasa dışı yollardan yapıldığı bilinmekte. Sahte içki üretiminde de çalıştıkları kesin. Anlayamadığım, bu iblisler taa Kolombiya'ya, yani Güney Amerika'daki uyuşturucu kartellerine kadar bağlantılı hale nasıl geldiler. Özellikle, buralardan Türkiye'ye sokulmaya çalışılan kokainlerin yakalanışı, polis-adliye bültenlerinin ana unsuru olduğu ortada.
Uzantılar
Bu ağ bu kadarla da kalmıyor. Afganistan'dan Dicle'ye kadar harmanlanıyor. Çok önceden yazmıştım "Yüksekova, baronların merkezi haline geldi" diye. Bu benim kişisel istihbaratım değil. İlk defa Norveç gizli servisi açıklamıştı.
Buna rağmen uygar(!) AB ülkeleri görmezden gelmekte. Demek ki kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
Şu anda mücadele iyi gidiyor. Eksik kalan tek şey yasaların bir an önce ağırlaştırılması. 
Uzunkaya harcanmamalı
Kısa sürede görevden alınan Celal Uzunkaya, "bakanlık emrinde unutulmamalıdır." Yıllar önce tam Emniyet Genel Müdürü yapılacakken yolunun FETÖ'cüler tarafından nasıl kesildiğini bilenlerdenim.
Bu safhadan sonra yapılacak şey Uzunkaya'nın en azından bir il valiliğine getirilip gönlünün alınmasıdır.
***
Konservatuvarların durumu
Dr. Göktan Ay'dan bir başka alıntı yapıp dünkü görüşlerine ilavede bulunacağım. Böylece arzu ettiği bütünleşmeyi sağlayacağız.
"Ülkemizde konservatuvar sayısı 47, güzel sanatlar fakültesi müzik bölümü 15, güzel sanatlar enstitüsü ana bilim dalı 25 oldu. Bunların yüzde 70'inde artık Türk Müziği eğitimi de veriliyor. Bu bir gelişme mi derseniz, hayır cevabını veririm. Üç Dr. öğretim üyesi buldunuz mu kurmak kolay. Devam ettirmek, kaliteyi yakalamak zor.
Çoğu konservatuvar akademik kadro sıkıntısı çekiyor. Bazılarında, yönetmeliklerdeki mecburiyete rağmen müzik lisansı olmayan akademisyen (Dr. öğretim üyesi, Doç. ve Prof.) sayısı artırılıyor.
Batı Müziği eğitimi yapanlar daha rahat. Çünkü metotları/kitapları/bestekâr hayatları vb. zaten hazır. Her çalgının yüzlerce metodu, orkestra için yazılmış partileri var. 
Eksik olanlar
Türk Müziğinde ise; yayın/kitap/basılmış ders notları hâlâ ortada yok! Yabancı dil barajı; "sanatta üretimi" gölgeliyor ve "yabancı dil bilen" ama alanında zayıf kişiler unvan kazanıyor. Bu da gelişme olarak sunuluyor.
Söyleyince bir kesim "yabancı dil bilmeyen akademisyen olamaz" diye itiraz ediyor. Tamam da yabancı dil bilen de keman/bağlama/piyano çalamıyor. E n'olacak şimdi?
Engelleme
Anlayacağınız üst makama çıkan, aşağıdakilerle olan merdiveni kaldırıyor.
Sn. Cumhurbaşkanımız, son Sn. Başbakanımız, Sn. Meclis Başkanımız ve Sn. bakanlarımızın bir çoğu yabancı dil bilmiyorlar. Peki bunları ne yapacağız.
Söylemek istediğimiz bu. Müzik alanının sorunu olan ve sıkça dillendirilen "yayınsız, kitapsız, ders notları olmayan" unvanlı akademisyenlerle bir adım atmak dahi mümkün değil.
Konservatuvar akademisyenlerinde Müzik terminolojisi yok. Doğru Türkçe kullanımı yok. Noktalama işaretleri yok. Kes-kopyala-yapıştır ile bir yerlere gelinmesi mümkün değildir."
...
GÜNÜN SÖZÜ
Uçmayı öğretemediklerine, çabuk ve hasarsız düşmeyi öğret. Nietzshe

 

Yazarın Diğer Yazıları