MHP yükselirken Erdoğan ve Öcalan

AKP iktidarının terör karşısında annelerin arkasına saklanan teslimiyetçi ve müzakereci politikaları meyvelerini veriyor. DHKP-C önceki gün bu meyvelerden birisini topladı ve İstanbul’da bir savcımızı şehit etti. PKK, Güneydoğu Anadolu’da paralel bir devlet yapısı oluşturdu. Terör örgütü PKK silah bırakmadı, terör eylemlerine son vermedi. Ancak AKP Hükümetinin baskıları ile Türk Ordusu, Türk Jandarması ve Türk Polisi silah bırakmış görünmektedir. Sınırdan sızan PKK gruplarına karşı TSK validen operasyon izni istemekte ve alamamaktadır. Şehir içinde PKK’lı çeteler  “asayiş” adı altında güvenlik güçlerini bile durdurup kontrol yapmaktadırlar. PKK terör örgütünün lideri Öcalan’ın yazdığı bir mektup, 28 Şubat 2015’te Osmanlı devletinin sarayından Türk Milletine ve dünyaya Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı’nın huzurunda okunmuştur. Bu, UTANÇ VERİCİ bir durumdur. Özetle devlet ayağa düşmüştür.
Bu mektubun okunması hemen sonrasında yapılan ilk araştırmalar AKP seçmeninde bir tepki olduğunu ve MHP’ye doğru bir hareketlenme olduğunu göstermiştir. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanki Dolmabahçe açıklamasından haberi yokmuş gibi bir açıklama yapmıştır. Oysa, Öcalan’ın Dolmabahçe Bildirisi’nin önünü açan esaslar daha önce Öcalan ile yapılan bir anlaşma gereği AKP Hükümeti tarafından 1 Ekim 2014’te Resmi Gazete’de Hükümet tarafından 11 madde olarak yayınlanmıştır. Hükümet bildirisinde  “2009 yılında başlatılan “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”nin bir devamı olarak 2013 yılında 61. hükümet tarafından daha güçlü, demokratik, özgür, güvenli ve huzurlu bir Türkiye için “Çözüm Süreci” olarak adlandırılan süreç başlatıldığı belirtilerek “sorunun çözümü” için aşağıdaki 11 madde ortaya konulmuştur. 1- Siyasi alana, siyasi kurum ve aktörlere yönelik çalışmalar, 2- Hukuki düzenlemeler ve insan hakları, 3- Sosyal programlar, 4- Ekonomik tedbirler, 5- Kültürel programlar, 6- Toplumsal destek ve sivil toplum çalışmaları, 7- Güvenlik ve silahsızlandırma, 8- Sorunun parçası olan aktörlerle temas, diyalog ve benzeri çalışmalar, 9- Eve dönüşler ile sosyal yaşama katılım ve uyum alanında çalışmalar, 10- Psikolojik destek ve rehabilitasyon çalışmaları, 11- Kamuoyu bilgilendirme ve kamu diplomasisi çalışmaları. Görüldüğü gibi bunlar son derece soyut ve içi istediği gibi doldurulabilecek, ancak bu aşamada halkın tepkisini çekmemek amacı ile örtülü kaleme alınmış ifadelerdir. Özetle, Erdoğan’ın Öcalan’ın 10 maddesine tepkisi sahte bir tepkidir.
MHP’ye oy akışının devam etmesi üzerine, AKP-Öcalan-PKK görüşmeleri sürerken, Erdoğan, bir kez daha 16 Mart 2015’te Balıkesir’de “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Bunun üzerine S. Demirtaş, “Erdoğan’ı başkan yapmayacağız” cevabını vermiştir. Dikkat edilmesi gereken husus, Demirtaş’ın ” Başkanlığa karşıyız” dememesidir. Çünkü Demirtaş, AKP-Öcalan görüşmeleri ile kurulması hedeflenene federal devletin başkanlık sistemi ile örgütleneceğini ön görmektedir. Ondan dolayı Demirtaş, Başkanlığa karşı çıkmamış, Erdoğan’a “seni Başkan yaptırmayız” diyerek, sahte bir gerilim üretmeye çalışmıştır. Demirtaş’ın amacı, Erdoğan’a vurmaktan çok Erdoğan’ı PKK’dan daha antipatik bulan CHP’lilerin oyunu almaktır.
Öte yandan AKP seçmeninin devletin ayağa düşmesine tepki göstermesi ve MHP’ye somut oy kayması üzerine 20 Mart 2015’te Erdoğan Ukrayna’ya giderken, AKP-PKK anlaşması ile oluşturulması kararı alınan müzakereleri “İzleme Heyetini uygun bulmuyorum, doğru bulmuyorum, ben bunları gazeteden öğrendim” demiştir. 21 Mart’ta Erdoğan Ukrayna dönüşü uçakta, MHP’ye oy akışını durdurmak amacı ile “Dolmabahçe toplantısını ve oradaki fotoğrafı doğru bulmuyorum. Açıklanan 10 maddenin nesini kabul edeyim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hâlâ yeni yeni talepler ortaya çıkıyor... Silahların gölgesinde siyaset yapanlar var. Gelinen noktada da tablo ortada: İmralı başka, dağ başka; parti içinde de biliyorsunuz, eş başkanları başka, Dolmabahçe’de konuşanlar başka. (Nevruz mesajıyla ilgili olarak) 2005’ten bu yana mesaj bekliyoruz. Uygulamayı görmek lazım” açıklamasını yapmıştır. Erdoğan, panik içinde MHP’ye kayan oyları durdurmaya çalışmaktadır. 
Erdoğan, MHP oylarındaki yükselmeyi engellemek için çalışırken, 21 Mart 2015’te Öcalan’ın Nevruz mektubu okunmuştur. MHP oyları yükselmeye devam etmektedir. Seçmen, MHP’nin durduğu noktanın doğru olduğu konusunda gittikçe daha hızla tercihini yapmaya ve MHP’ye kaymaya başlamıştır. CHP ve HDP’den istediği kadar oy alamayacağını düşünen AKP ve Erdoğan ise bu seçimlerde MHP’ye saldırma üzerine kurulu bir seçim stratejisi ile son iki aya hazırlanmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları