MHP’den Ak Parti’ye ince ayar (mı?)

Ak Parti tarafı, acaba “yolsuzluklar” üzerine asıl biz gideriz, demek mi istiyor?

İstanbul’un büyük merkez ilçelerinden Beşiktaş’ın belediye başkanı yolsuzlukla suçlandı ve hemen tutuklandı.

Ak Parti’nin Adamına göre ihale kanunları çıkardığı söylenegelmişti. Sık ihale kanunu değişikliği elbette şüphe uyandırır.

Kamu İhale Kurumu’nun eski uzmanlarından Volkan Sırabaşı Kamu İhale Kanunu’nun sık değiştiğinin altını çiziyor:

“2003 yılında yürürlüğe giren kamu ihale kanunumuz, kamunun işlerini, mal alımlarını düzenleyen bir alan. Ancak Cumhuriyet tarihinin en sık değişen kanunu da Kamu İhale Kanunu’dur. Ana kanununda 35-40 değişiklik, ikinci mevzuatta değişiklik 70-80 odu. Benim tek işim bu ama ben bile takip etmekte zorlanıyorum. Sadece yargı değil, KİK kararlarını da takip etmek zorundayız. Kanunun sık değişmesi siyasi veya sosyo-politik sebeplerle de olabilir. Ama sık değiştiği bir gerçek. Özellikle de AB’ye uyum için kanunlar değiştiriliyor ama her AB İlerleme Raporu’nda değişiklikler ile ilgili hep eleştiri gelir.”

Avrupa Birliği’nin kapısını aralamak için bin türlü yol deniyoruz ama AB’nin hassas olduğu bir konuda hiç oralı değiliz. Kim olsa şüphelenir.

AK Parti, Kasım 2002’de iktidara geliyor. O zamandan bu zamana Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik 200’ü buluyor.

Sayıştay raporlarını incelendiğinde, “adamına” ihaleler çok açık görülüyor. “İhalenin doğal afet, aciliyet, toplum güvenliği, toplum sağlığı” gibi sebeplere dayanmadığı hâlde ihale kanunu çıkarırlarsa şüphe duymaz mısınız?!

Ak Parti, CHP’yi nasıl vuracak? Kendisi nasıl vurulduysa öyle vuracak. “Yolsuzluklar” öne çıkarılıyor. Ama gerçekten yolsuzluk var mı? Yoksa tezgâh mı kuruluyor?

Recep Tayyip Erdoğan, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın tutuklanması sonrası tenkitler üzerine, CHP’ye veryansın ederken “Turpların büyüğü heybede. Paniklemelerinin sebebi de budur.” demesi neye işaret? Sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na mı geliyor?

“Turp”, heybe”, “büyük” kelimeleri bir arada kullanılınca, insanlar, delilli, ispatlı bir şeyler ortaya çıkacak diye düşünüyor ister istemez.

Şu şartlarda CHP’nin kazandığı belediyelerde suçlanacakları bir icraata girebilirler mi? Sanmıyorum. Hatta, yakınlarını bile işe alınmalarına karşı çıkılmış, yakınlarını işe alan belediye başkanları ikaz edilmiş, işe alınanlar varsa belediyeden gönderilmişti.

Bu şartlarda Beşiktaş gibi önemli bir ilçede belediye başkanın yolsuzluk yapacağı akla gelebilir mi?

İnsanoğlu... Çiğ süt emmiştir. Bir an için enaniyetine yenilmiştir, diyebilirsiniz. Olabilir.

***

Bu sıralar iktidarın “ortağı” MHP’nin “kendi kişiliğini” oraya koyan tavrı dikkatinizi çekiyordur muhakkak.

MHP’nın hukukçu genel başkan yardımcısı Feti Yıldız’ın şu X’i (tiviti) çok tartışıldı:

“CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ile birlikte Aziz İhsan Aktaş ve Belediye Bşk.Yrd. Alican Abacı, Beşiktaş Belediyesi BELTAŞ AŞ Başkanı Önder Gedik'in de aralarında bulunduğu 23 şüpheli tutuklandı, 17 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Tutuklama, delillerin korunması, yargılama sürecinin sıhhati ve maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak şekilde ortaya çıkarılması için şüpheli veya sanığın hürriyetinin tedbir olarak kısıtlanmasıdır.

Tutuklamanın ilk şartı, şüpheli veya sanık hakkında “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin” bulunması ve orantılı olması gerekir.

Mahkemeler gösterdikleri gerekçelerle vermiş oldukları kararları hukuki ve maddi açıdan somutlaştırmak zorundadır.

Gerekçe; akıl, mantık ve vicdanların tatminini hedefler. Hükmü insanileştiren, bağımsızlaştıran, saygıdeğer yapan gerekçedir.”

Feti Yıldız acaba tutuklamalardan şüphe duyduğu için mi, böyle bir tivit attı?

Bir ölçü koymak istediği çok açık. Madem birlikteyiz, sizi suçlayan bizi de suçlayacak. Kesin delillerle gelin demek istemediğini söyleyebilir miyiz?

Şunun için de “ölçü” öne çıkıyor:

Gazeteci Özlem Gürses, YouTube kanalında “Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı, yani TSK-SMO yapısı Kürtlerin olduğu bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş.” demişti.

Elbette, mantıksız, tarafını belli eden, bir sakat cümle kurmuş. Canlı yayında, muhalefet edeceğim, derken, istenmeyen cümleler ağızdan çıkabiliyor.

Az kalsın tutuklanacaktı. Ev hapsinde şimdi. Dışarıya adımını atamıyor.

Devlet Bahçeli, iki defa Özlem Gürses’i aramış. Hal hatır sormuş.

Bu şu demek aynı zamanda: “Sen o cümleleri bilerek kullanmadın. Sana verilen ceza haksız.”

MHP, kendisine mi ayar veriyor, yoksa Ak Parti’ye “İnandırıcı ol. Bizi de zora sokma mı?” demek istiyor?

Sadece bunlar değil. Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu’nu mahkemeye vermişti. Şikâyetini geri çekti. Abdullah Öcalan gibi biri için “umut hakkı”ndan bahsederken, Kemal Kılıçdaroğlu için ceza istemesi ister istemez tartışılacaktı.

Bakalım daha nelerle karşılaşacağız.

Yazarın Diğer Yazıları