Millet 'birlik', Erdoğan 'kavga' peşinde !

Bir komutanın oğlu Çanakkale filmi yaptı..

İçinde Mustafa Kemal yoktu. Ayıp olmasın diye arada-derede Mustafa Kemal adı geçiyordu..

Dönemin komutanları tam kadro gidip filmi izlediler.. Çok beğenmişlerdi.. Çıkışta kameralara övgü dolu mesajlar verdiler..

İçlerinden biri de çıkıp demedi ki; Arkadaş 'Çanakkale' filmi Mustafa Kemalsiz olur mu?

**

O filmi yapan kişinin babası da bir kuvvetin komutanıydı..

FETÖ'cü çakalların "Balyoz" kumpası, işte o komutanın günlükleri üzerinden başladı.

Günlüklerde bir şey var-yok, onu tartışmıyorum..

Dikkat çektiğim şey, Mustafa Kemalsiz Çanakkale düşünebilen bir evlat yetiştirmiş olan komutan babanın günlüklerinin FETÖ tezgahına zemin oluşturması, çok ama çok fazla tesadüftü.. Arada kaynadı gitti..

Bu konudaki soru işaretleri ciddiye bile alınmadı.. Neden? Çünkü baba komutandı.. Algı o yöndeydi ki, genetik kodları itibarıyla Mustafa Kemal'in askeriydi. Bu kılıktaki nice adamın aslında nasıl takiyyeci, aslında ne kadar beceriksiz, aslında ne kadar manevracı olduğunu zaman öğretti bize. Ama hala anlamamakta ısrar edenler var..

**

Aynı Çanakkale'nin yıldönümlerinde törenler düzenleniyor. Ev sahibi, Cumhurbaşkanı'nın şahsında devlet..

Ve her yıl aynı şeyi tartışıyoruz, "Çanakkale'yi anarken Mustafa Kemal'den neden bahsetmiyorsunuz?" diyoruz..

Umurları değil..

Kurucusu olduğu Cumhuriyetin başındaki kişinin de umurunda değil, kurucusu olduğu Diyanet'in başındaki kişinin de umuru değil..

Ne zamana kadar?

Başları sıkışıncaya kadar..

**

Şimdi bu haftayı merakla bekliyorum. Cuma hutbesinde bu hafta Gazi Mustafa Kemal Atatürk denirse hiç şaşırmayalım..

Çünkü yine ve yeniden O'na ihtiyaçları var..

Nereden anlıyoruz?

Cumhurbaşkanı'nın dün yaptığı grup konuşmasından.

**

Çanakkale anma törenlerinden "Somalili lejyonerlerin" hikayelerini bile ballandıra ballandıra anlatıp, Mustafa Kemal Atatürk'ten tek kelime bahsetmeyen Tayyip Erdoğan, dün döne döne Kurtuluş Savaşı'ndan, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerinden alıntı yaptı.

"Gazi Mustafa Kemal Çanakkale'de ne diyoooooor? Ben size ölmeyi emrediyorum diyor.."

Çanakkale'de, Gazi Mustafa Kemal'in varlığını ve kahramanlığını hatırlayabilmek için illa başlarının sıkışması gerekiyor..

Oğlu "Mustafa Kemalsiz Çanakkale filmi yapabilen ve o filme övgüler yağdırabilen komutanlar gibi" hep icap ettiğinde hatırlıyorlar Gazi Paşa'yı..

Çünkü Gazi Paşa bir liman..

Deniz bozdumu, atıyorlar kendilerini o limana..

**

Mustafa Kemal'in askeri olmak gerçekten zormuş. Hayat bize bunu öğretti..

Dün "İki ayyaş" diyenlerin, adını-sanını-değerlerini imha etmek için çırpınanların, bugün Mustafa Kemal'in sesinin-sözünün ardına sığınmalarına dayanmak da çok zormuş. Bunu da öğrendik.

Dayanmak gerçekten zor.

Böyle bir riyaya dayanmak gerçekten zor.

Dişlerini sıkıyor insan.

Yumruklarını sıkıyor.

**

İşin en can alıcı noktası ne biliyor musunuz?

Bütün bir millet, şehit acısı etrafından birleşmiş-bütünleşmişken, araya nifak sokup, "Bay Kemal" teranesiyle yeniden huzursuzluk arayan siyasi çaresizlik..

Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki;

- Ülkeme saldıran kim olursa olsun benim düşmanımdır..

Temel Karamollaoğlu diyor ki;

- Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.. Milletimiz her zorluğu birlik ve beraberlik içinde aşacak güçtedir..

Meral Akşener diyor ki;

- Evlatlarımıza yanıyoruz. Namusumuza boğulduk sustuk. Milletimiz birlik ve beraberlik göstermişken, iktidarın bunu bozmasına izin veremeyiz.

Dikkat buyurun, ortak bir ses yükseliyor muhalefetten. "Birlik-beraberlik" diyorlar.. Şehitlerimize rahmet, ordumuza galibiyet, ülkemize selamet diliyorlar.

Ama Tayyip Erdoğan başlıyor yine;

- Bunlar var ya bunlaaaaar..

**

Anayasa şöyle tarifler Cumhurbaşkanlığı makamının görevlerini;

- Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.

İnsan bir tarife bakıyor, bir de o makamı işgal eden kişinin, birleşip-bütünleşmiş milleti yeniden ayrıştırma çabalarına bakıyor, yutkunup kalıyor..

Millet birlik olmuş, milletin birliğini sağlamakla yükümlü Cumhurbaşkanı, eski defterler üzerinden yeni kavgalar peşinde. O birliği bozma gayretinde..

Bunu nasıl açıklar, nereye koyar, nasıl kabullenebilirsiniz ki?

O yüzden sadece dişler ve yumruklar sıkılıyor..

Bu tavrın hak ettiği sözleri sıralasanız, oyuna gelmiş olacaksınız. O nifak ateşine odun atmış olacaksınız..

Üstelik karşınızda, millet şehitlerine ağlarken espri yapıp gülebilen ve bunu da "İroni" diye tarifleyebilen bir rahatlık var.

Hangi partiye oy vermiş olursak olalım, millet olarak aslında öyle çaresiziz ki..

**

Peki, sürekli yanılan, sürekli hata yapan, ülkeye sürekli hasar veren bir iktidarın yüzsüzlüğünü ve yanlışlarını, her defasında "Birlik ve beraberlik" sözleriyle sineye çekmek doğru mu?

Elbette değil. Ama birlik ve beraberlik zorunluluğu da yabana atılır iş değil..

**

"Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?" diye soran ilk kişiyi bulup, saçını başını yolmak istiyorum.

Çünkü onun saçını başını yolamazsam, korkarım bu gidişle, ülkemin üzerine kabus gibi çökmüşlerin ve utanmadan onların her hatalarını alkışlayan dalkavukların saçını başını yolacağım..

Yani korkum o ki, başıma iş alacağım..

Sorarım sizlere;

- Hangimiz bu ikilemi, bu endişeyi yaşamıyoruz ki?

**

İyisi mi Gazi Paşa'ya seslenip, susayım;

- Sen ne büyük bir lidersin ki; Çanakkale törenlerinde, Somalili lejyonerleri bile anıp, senin adından söz etmeyenler, başları sıkışınca sesinin-sözünün ardına sığınıyor..

Sen ne büyük bir lidersin ki; 90 yıl önce, bizi bezirganlarla ilgili uyardın.

Şehitlerimizin de, senin de ruhun şad olsun!

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları