Milli "egemensizlik bayramı"

Yarın 23 Nisan, TBMM’nin top sesleri altında kuruluşunun 88. yıldönümü  “Milli Egemenlik”  Bayramı... Ama hiç de  “neşe dolmuyor insan!”  Ve de  “Çocuk Bayramı”, şimdilerde 21 yaşında AKP’li  “İmam Hatipliler”  vb. “Bayramı” ! Ve öylesine bir bayram ki, Anayasanın  “değiştirilemez” 6. maddesi,  “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir” ibaresinin altındaki TBMM kürsüsünden, AB Konseyi Başkanı Barroso isimli yüksek düzeyde olan uluslararası bir  “memur” konuşuyor ve kendimizi nasıl idare etmemiz gerektiği hakkında milletin temsilcilerine nasihat veriyor, ima yoluyla da olsa. Türk yargısının hata yaptığını, “Parti kapatamazsınız... Ama 301. maddeyi kaldırın”  diye milli egemenliğimize müdahale edebiliyorlar ve o AKP çoğunluğu kös kös dinliyor! Sözde aydınlarımız da alkış tutuyorlar! Ve nasıl bir  “egemenliktir” ki, Türk Hükümeti kendi yargısına karşı yabancılardan şefaat dileniyor! Ve nasıl bir siyasi ahlak ki, Başbakan, AKP’liler gözlerimizin içine baka baka bunu inkâr edebiliyorlar! Ve APKM Başkanı De Puig, birkaç gün önce söylediklerini, Türkiye’deki hemcinslerini kurtarmak için inkâr ediyor... Anlaşılan “kıvırmak” sâri! 

Çankaya’da Gül
Bu 23 Nisan Bayramında, Atatürk’ün Çankaya’sında Atatürk’ün Laik Cumhuriyetine hiç taraftar olmadığı geçmişteki konuşmalarıyla sabit Abdullah Gül var! Ben muhalif liderlerin, bile bile lades, Atatürk’ün Cumhuriyetinin değil,  “AKP Cumhuriyetinin” başının “emrivaki” yemek davetine katılamamalarını arzu ederdim... Çünkü bu davete katılmak demek, Gül’ün Cumhurbaşkanlığını tasvip etmek anlamında olacaktır! 
Evet, şu hale geldik ki; Milli Bayramlarda tören ve resepsiyonlara  - hatta düğünlere- katılımlar problem oluyor! Bu bayramın çok güzel  ve anlamlı bir geleneği vardı: Atatürk Cumhuriyeti gençlere emanet etmiş ve de Egemenliği ondan sonra gelecek çocuklara. Eski bayramlarda sembolik olarak seçilmiş çocuklar bir günlüğüne Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan, Vali koltuklarına otururlardı: Şimdi bu koltuklara 21 yaşında İmam Hatip Liseliler oturtuluyor. Halimizi ve geleceğimizi bundan iyi gösteren bundan daha somut bir tablo var mı?
Ve bu tabloyu tamamlayan: Egemenlik Bayramını güya kutlarken Meclis’ten AB istedi diye 301. maddenin tadil tasarısı geçirilmekte!  Söz hürriyeti kendi milletine sövme hürriyeti! Bazılarını -Mehmet Ali (Kemal) Birand’ı, Post Modern  “Kürt Teali Cemiyeti” ve  “Avrupa Muhipleri Cemiyeti”  üyesi Hasan Cemal, eski terörist ve APO postacısı  Cengiz Çandar ve şürekâsını Türklüğe sövmek özgürlüğü, AB bendeliği, milli egemenlikten ve bağımsızlıktan fazla ilgilendiriyor
Hasan Cemal şikâyetçi, der ki:  “301. Maddeyi;  CHP, MHP savunuyor.”  Ulusalcı-milliyetçi odakların zaten gözdesi 301. AKP’nin de 301’cileri var elbette... Hiçbiri dokunmak istemiyor 301’e.
Çünkü ’milliyetçiliklerine dokunuyor 301’e dokunmak... Ya da “Türklüğe hakareti serbest bırakmak hiç olur mu?”  diyen siyasal oportünizme boyun eğmek işlerine geliyor... Artık  “Kabak tadı verdi.”  Evet, aynen öyle Hasan Efendi; bu maddenin esasını bütün vatanseverler, milliyetçiler savunuyorlar... Biz savunuyoruz, gerekçelerimiz aynen öyle.  Ya sen değiştirilmesinden öte tamamen kaldırılmasını neden ısrarla istiyorsun? Türklüğe ağız dolusu küfredilmesini AB istiyor diye mi istiyorsun?
Evet, Hasan bu konu gerçekten  “kabak tadı verdi” , daha doğrusu, ağızlarınızdan kötü kokular geliyor! Evet, biz milliyetçiyiz, siz nesiniz? Açıkça söyle, ben ne olduğunuzu biliyorum ve söylüyorum!
Bir kavram kargaşası var... Sanki artık mütearifeymiş gibi  “küreselleşme döneminde milli egemenlik paylaşılır ve bunun da gereği olarak AIHM kararları milli kanunlardan üstündür”  deniliyor... Hani, “milli egemenlik kayıtsız şartsız milletindi” ! O zaman TBMM kürsüsündeki ve Anayasadaki 6. maddeden “kayıtsız şartsız”  kelimelerini atmalı,“Egemenlik artık milli filan değil,  AB kayıtlı, Kopenhag şartlıdır  ve fiiliyatta, Avrupalıların ve Amerikalı’nındır”  demeli. Aslında onlar bizim egemenliğimizi paylaşacak, daha doğrusu ortadan kaldıracak şartlar koşarlar... Ama bizim ne haddimize! .
Hem “egemenliğimizi”  paylaşacaklar, hükümler verecekler. Gündüz Aktan anlattı, yabancılarla bir toplantıda 301. madde tartışılırken, anlamış ki yabancı muhataplardan hiçbiri ne Anayasamızı okumuşlar, ne de diğer yasaları,  tarihimizi bilmiyorlar, parti kapatmak konusunda referansları   “Venedik Kriterlerinde” ;  parti kapatmak için  “şiddet”  unsuru şart! ... Ne bilirler ki, irtica  “şiddet”  demektir ve kaçınılmaz olarak şiddeti getirecektir.

Yazarın Diğer Yazıları