Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Milli ekonomi tarımsız olmaz

                Bir devlet dış ve iç gailelerin üstüne güçlü bir ekonomi ile gidebilir. Gelişen bir ülkede güçlü ekonomi tarım ve sanayi dengesi kurularak sağlanır. Türkiye'de ekonomiyi tarım, sanayi, hizmetler sektörü olarak ele alan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), hazırladığı plânlarla ekonomiye toplu bakışı sağladı. Varlığı adeta inkâr edilen DPT, AKP döneminde Kalkınma Bakanlığı bünyesinde eritildi.

                Bütün iyi yetişmiş insanlar günlük hayatlarına hazırladıkları "iş listesi" ile başlar. Böylece zaman ve güç israfı yapılmaz. Devlet yönetimine de plân ve program hakim olursa gelişme tabii hale gelir. Milletin çok değerli zamanları da israftan kurtulur.

                Türkiye ne yazık ki Yaradan'ın lütfettiği, ecdadın miras bıraktığı muhteşem coğrafyanın kıymetini bilemedi. Denizlerimizin çok zengin balık varlığı, denizin dibini tarayan, balık yuvalarını söken trol avcılığı yüzünden fakirleşti. Denizleri çöp deposu haline getirdik. Halbuki Marmara Denizi  "Milli Park" olarak ilan edilseydi, sanayi tesislerinin çöplüğü olmaması için tek bir fabrikaya müsaade edilmezdi. Sadece coğrafyayı kucaklayan tesislere izin verilirdi. Ayrıca çiçek yetiştirilmesi için özel teşvikler getirilip çok büyük gelir sağlanabilirdi. Böylece sevgili Marmara Denizimiz eğitim kurumları, çiçekçilik tesisleri, turistik tesisler, oteller ile mutlak korunan deniziyle tam bir ekonomi cenneti olurdu.

                Nehirlerimiz, akarsularımız zehir taşıyan sular oldu. Hükümet her türlü hukuki boşluğu kapatarak akarsularımızı kurtarmalıdır.

                Ormanlarımız daha ileri düzeyde korunmalıdır. Ormana karşı suçların cezası daha da ağırlaştırılmalıdır. Ayrıca bu kadar  çıplak dağların ve kahveler dolusu işsizler ordusunun olduğu bir ülkede yapılacak çok iş vardır. İyi  planlanmış çalışma projeleriyle I. Cihan Harbinde bitirilmiş orman varlığı dağlarımıza yeniden kazandırılır.

***

                Türkiye bu genel tespitlerin dışında "Tarım Politikası"nda şu önemli eksiklikleri gideremedi:

                I. Köyden çıkan  para ile köye giren paranın dengesi kurulamadı. Köye giren para, çıkan paradan fazla olmazsa ve tedbir alınmazsa köylü toprağı ekmez. Köyü terk eder. Şehirlerin etrafında bir gecekonduya yerleşir, iş arar. Bu durum dağlar gibi sosyal sorunun kaynağıdır.

                II. ABD ve AB ülkeleri tarım sektörünü çok ustalıkla desteklemektedir. Böylece güçlenen çiftçiler üretimi artırmak için yılmadan çalışır. Pek çok tarım ürününde kendiliğinden monopoller teşekkül eder. Nitekim etmiştir.

                III. Plansız şehirleşmenin ana hedefi ranttır. Siyasi iktidarlar ne yazık ki rantiye uğruna ülkeye büyük zenginlikler kaybettirmiştir. Bursa Ovası, Adana'nın bereketli toprakları, Aydın Ovası, Karadeniz kıyıları  ve daha nicesi rant uğruna kurban edilmiştir.

                IV. İsviçre'den aldığımız Medeni Kanun mirasta parantel sistemi getirmiştir. Her ölümden sonra toprak küçülmüş, tarım işletmesi yapmanın mümkün olmadığı mendil parçalarına bölünmüştür. İkinci 5. Yıllık Kalkınma Planı'nda yer alan "Tarım Arazilerinin Toplulaştırılması" başlıklı tedbir uygulanıp hedefe varılamamıştır.

                Türkiye ekonomisinin temel hastalığı, kaynakları ve kıymetlerini israf eden; plansızlık, yatırımlarda yer ve zaman yanlışları, coğrafi şartları yeterince incelemeden girişilen teşebbüsler (Bayburt'ta buz fabrikası kurmak gibi.) hep bu zincirin halkalarıdır.

                V. Tarımda sebze ve meyve üretim merkezlerinde soğuk hava depoları kurulamamıştır. Frigorifik kamyonlar yetersiz veya hiç yoktur. Tarım sektöründe çok akıllı bir kooperatifçilik modeline muhtacız. Bu model kurulsa yaş meyve ve sebze üreticisi çürümesin diye malını yok pahasına satmaz. Kooperatif; malı satıldığında verdiği krediyi tahsil eder.

                Bütün bu konular ihmal edildiği için Merhum S. Demirel'in kendi kendine yeten Türkiye'si saman ithal eden hale geldi. Hayvancılığı inşallah ayrıca yazacağım.

***

                2003-2015 yılları arasında  Türkiye tarım ve gıda ithalatı için 400 milyar TL ödedi. Türkiye; buğdayını Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna'dan temin etti. Arpayı İngiltere ve Hırvatistan'dan sağladı. Samanını Gürcistan'dan aldı. Pamuğunu ABD, Yunanistan, Türkmenistan ve Hindistan'dan getirdi. Soya'yı Arjantin'den, mısırını  ABD, Arjantin ve Brezilya'dan ithal etti. Çeltik ve pirincini ABD, Vietnam, İtalya ve Tayland'dan sağladı. Mısır ve Çin'den kuru fasulye aldı. Kanada'dan yeşil mercimek ve nohut ithal etti. ABD, Ukrayna ve Kanada'dan bezelye, Bulgaristan'dan kurbanlık koyun, Şili, Uruguay ve Fransa'dan büyükbaş hayvan, Bosna Hersek'ten lop et ithal etti.

                Milli bağımsızlığın temeli üreten ve kendi kendisine yeten ekonomidir.

Yazarın Diğer Yazıları