​​​​​​​Milli Savunma Bakanlığı konuya acilen el atmalı

15 Temmuz'da başımızın üzerinden geçen uçakların seslerini hatırlıyorsunuz değil mi?

Uzunca bir süre kendimize gelemedik. Ciddi travma yaşayanlar oldu.

Bu sadece alçak uçuş yapan bir uçağın bizde bıraktığı etkiydi.

Bir de savaşın yaşandığı coğrafyaları düşünün.

Bombalar yağıyor, kaçıyorsunuz, sığınıyorsunuz, bina üzerinize yıkılıyor.

Çocuğunuzu, ailenizi düşünüyorsunuz, acaba hayattalar mı?

Onlara ulaşmak için koşuyorsunuz bir bomba daha düşüyor.

Suriye'de taraflar reddetse de en büyük acıyı o coğrafyanın insanları yaşıyor.

Ellerine silah alıp çatışacakları bir ortam da yok. Gruplar, devletler, çok uluslu şirketler… Herkes işin içinde.

Böyle bir ortama gönüllü giden askerlerimiz var.

Suriye politikalarımızın doğruluğu veya yanlışlığını değil, askerlerimizin psikolojisini konuşmak istiyorum.

Hiçbir para, hiçbir makam böyle bir ortama gönüllü gitmeyi açıklayamaz. Ancak inançla, kültürle açıklanabilir.

Türkler'de oluyor… Çünkü Türkler ordu millet… Genetiğimiz, kültürel altyapımızda fetih ve savaşlar büyük bir yer tutuyor. Hafızalarımız da öyle…

Edebiyatta, sanatta, sporda, bilimde, mimaride çok ileri bir kültür inşa edemedik belki ama "millet olma" noktasında tüm saldırılara rağmen çok güçlüyüz.

Eğer dünyanın en zorlu coğrafyalarından birine kara gücümüzle girerken "acaba askerlerimiz korkar mı" diye düşünmüyorsak, millet olabildiğimiz içindir.

Bu kadar sert çatışmaların ve savaş ortamının olduğu bir ortamda askerlerimizin inancı, kararlılığı takdire şayan.

Kimisi diyor ki "Ya onlar profesyonel asker, böyle bakma olaya."

Hiçbir profesyonellik insanüstü bir mücadeleyi normalleştiremez.

Bu gerçekten sıradan bir insan eylemi değil.

***

Şehitlerimiz geliyor… HDP hariç neredeyse Türkiye'nin tamamı tek yürek oluyor… Sokakta ağlayan vatandaşlar, birbirlerine sarılan insanlar…

81 ilde yürüyüşler düzenlendi, şehitlerimiz anıldı.

Ama siyasiler!

Devreye bir girdiler ortalık karıştı.

Şehit cenazesinin üzerine elini koyup siyasi mesajlar vermeler, gülümsemeli toplantılarda şehit sayılarını açıklamalar, şehit cenazesinin önünde fotoğraf çektirme çabaları, fıkra anlatanlar, protokol beklemesin diye erken kıldırılıp sonrasında ikinci kez kıldırılan cenaze namazları…

Bize yakışmayan, bize ait olmayan görüntüler.

Vasat, ucuz ve bir o kadar da samimiyetten uzaklar.

Bundan sonra şehit cenazelerinde protokol uygulaması kaldırılsın.

Şehit ailesinden başka kimse ön saflarda görüntü vermesin.

Eğer siyasiler çok katılmak istiyorlarsa sessizce gelip, sessizce oradan ayrılsınlar.

Şehitlikleri bileniniz vardır.

Oralarda siyasetçi görüyor musunuz? Göremezsiniz, bulamazsınız.

Çünkü orada kameralar yok, çünkü orada bir siyasi kaygı yok.

Sadece ateşin düştü yer var, yanan canlar var.

Cami avlusunda siyasi telaşlarla İslam'a da aykırı çok yanlış işler yapılıyor.

Tam namaz kılınacak, şehit ailesinin önüne bir devlet heyeti geliyor. Baba zaten ayakta zor duruyor bir de bu samimiyetsizliğe şahit oluyor.

Milli Savunma Bakanlığı bu konuya bir el atmalı.

Şehit cenazelerinde usul, adap ve devlet terbiyesine uygun hareket edilmeli.

Mümkünse siyasiler hiç alana bile alınmamalı. Eğer gelmek isteyen varsa, siyasetçi kimliğini bir kenara bırakıp vatandaş olarak katılmalı, aileye taziyesini iletip ayrılmalı.

Yoksa şehidimizi konuşacağımız yerde, cenazeye yapılan saygısızlıkları konuşmaya devam ederiz.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları