Milliyetçiliğin tartışılması ne acı!

"Vatanseverlik mi, milliyetçilik mi?" sorusu etrafında tartışma genişledi. Prof. Dr. Fuat Keyman'ın başlattığı tartışmada sahayı boş bırakmaya gelmiyor! Vuran vurana!

"Milliyetçilik" üzerine kafa yoran Prof. Dr. A. Baran Dural'dan bir değerlendirme istemiştim. Dün bir bölümünü verdim:

"Milliyetçilik sorunu irdelendiğinde farklı ülkelerdeki düşünürlerin geçmişleri itibarıyla milliyetçilik kavramına soğuk baktığı bir gerçektir. İşin ilginç yanı son günlerde milliyetçilik- küreselleşme münazarasını başlatan da bu düşünürler. Milliyetçilik kavramına karşı geçmişten gelme olumsuz bir yargıyla yaklaşan küreselleşme karşıtı ve/veya küreselleşmenin nimetlerine kuşkuyla yaklaşan düşünürler, hem kendilerini daha iyi hissetmek hem de milliyetçiliğin olumlu/ olumsuz yönlerini kafalarında ayrıştırmak için tartışmayı yurtseverlik/ vatanseverlik kavramları ekseninde yürütüyorlar. Son günlerde değerli siyaset bilimci Prof. Dr. Fuat Keyman'ın Karar gazetesinde başlattığı, 'vatanseverlik/ milliyetçilik' analizleri de tartışmaya Türkiye'den açılan pencerelerden birisi ve özü itibarıyla son derece zihin açıcı- yararlı bir tartışma.

Keyman, Karar'daki son üç yazısında, tıpkı Batı'da olduğu gibi ABD Başkanı Trump hakkında sürdürülen, 'Are Trump's actions patriotoc or nationalist (Trump'un tutumu milliyetçi mi yoksa vatansever bir tutum mudur)?' ikileminden yola çıkıyor. Türkiye'deki tek adamcılık ve bu tek adama destek olan milliyetçi gruplar sorununa yanıt arıyor. Keyman işe, milliyetçiliğin vatanseverliği kapsadığını ama her milliyetçi akımın yurtsever sayılamayacağını hatta yurtseverlik değeriyle çatışan milliyetçi yaklaşımlara rastlandığını söyleyerek başlıyor. Genellikle liberal ve solda kalan düşünce gruplarının milliyetçiliği hor görüp, onunla birleşmeye soğuk baktıklarını anımsatan Keyman, tıpkı yurtdışında varılan yargıyı paylaşırcasına, küresel saldırı ve emperyalist oldu- bittilere direnmek yolunda, milliyetçiliğin son derece faydalı bir düşünce sistemi olarak görünüp önemsenmesi gerektiğine inanıyor. Sadece milliyetçilik kelimesi yerine vatanseverliği/ perverliği kullanıyor. Bu söz oyunu dışında Keyman'ın dile getirdiği her teze katılmak mümkün. 

Ne var ki Keyman, yukarıda dile getirilen milliyetçiliğe siyasal geçmiş itibarıyla soğuk yaklaşımı nedeniyle ki bunlar değerli hocanın kitaplarında da gayet açıktır, 'Milliyetçiliğe Hayır, Vatanperverliğe Evet' sonucuna varıyor. Milliyetçi olmadan vatanperver olunabileceğini hatta olunması gerektiğini ileri sürüyor. Yazarın burada kastettiği olgu milliyetçiliğin kötü bir ideoloji olduğunu savlamak değil aslında. Zira Keyman, dünyayla barışık, farklı siyasal görüşlerle ülkesi yararına uzlaşabilen, ulusal değerlerinden taviz vermeksizin her türlü pakt ve oluşum içerisinde serbestçe hareket ederek ülkesinin çıkarlarını koruyabileceğine inandığı modern milliyetçiliğe, 'vatanperverlik' diyor.

Göründüğü gibi ilk başta milliyetçileri irkilten bu tartışmada esas itibarıyla milliyetçiliğin özde itiraz edeceği bir durum yok. Ancak tıpkı ABD'de olduğu gibi Türkiye'de de gerek milliyetçi aydınların küreselleşme karşısında ciddi bir teorik birikimleri olmamasından gerekse farklı ideolojilerin aydınlarıyla saf tutmaya soğuk bakmalarından ötürü, tartışma iç tutarlılığa bağlanamıyor ve kavramsa çerçeve, 'nomnalizme (adcılık)' kurban ediliyor."

Baran Dural, tartışmayı, yine gerekli olan bir başka cepheden ele alıyor.

Milliyetçiliğe Batı perspektifinden baktığınızda farklı yere varılacaktır. Yarın A. B. Dural değerlendirmesinin son bölümünü vereceğim. Ardından bir "yerli" ismin, Gökalp'ın tarifleri üzerinde duracağım.

 

Yazarın Diğer Yazıları