100 fırın ekmek...

1240 ile 1320 yılları arasında Orta Anadolu'da yaşayan bir Türk tasavvuf şairi ve kanaat önderi olan Yunus Emre, o yıllarda; Bezirganım (tüccar) mataım (mal) çok, alana satmaya geldim. Ben gelmedim da'vi (kavga) için, benim işim sevgi için. Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim diye dizelerini sıralarken, gösterdiği ferasete bak. Allah için o anlayış ve edebi kültüre bak. Bir de günümüzde yeni jenerasyon spor eleştirmeni kardeşlerimizin TV spor programlarında sarf ettikleri ifadelere bak. Akıl alır gibi değil. Türk futbolunda başka hiçbir sorun yokmuş gibi "hiç" mevzuda biri veya birilerine hakaret edilmiyor mu? Bunlara hem üzülüyor hem de Yunus kültürünü hazmetmeleri için "100 fırın ekmek" yemeleri gerektiğine şahit oluyorum.
***
Konu mu? Bu hafta sonu tartışılan Mesut Özil'in sosyal medyada paylaştığı bir "dua" görüntüsü. Bu konu üzerine Fatih Altaylı bir yorumda bulunmuş. Vay sen misin bunu yazan! Haklı ya da haksız saatlerce TV kanallarında bu konu üzerinde bağırıp çağırmalar. Yaşa başa bakmadan kendisine posta atıp, argo ifadelerle gider yapmalar. Hatta belki de bu gider üzerinden bir yerlere mensubiyet veya taraf görünme çabaları. Üstüne üstlük "yahu bırakın şu kafatasçılığı" gibi literatüre uymayan ifadelerle isnatlarda bulunmak. Türk futboluna bir katkı sağlar mı? Sağlamaz. Hiç katkı sağlamaz.
Peki ne yapacağız? Önce sportif magazin ile iştigal etmeyeceğiz. Reyting yapacağız diye sokak ağzı ile konuşma çabasından vazgeçeceğiz. Bunlarla uğraşmak yerine sizin de geçim kaynağınız olan Türk futbolunu geliştirmek adına TBMM'de 20 yıldır ihmal edilen "Kulüpler Yasası" çalışması için gayret sarf edip varsa fikrimiz söyleyeceğiz. Yoksa fikir ve bilgi sahiplerinin fikrine müracaat edip bu vesile ile katkı sağlayacağız. Fatih Altaylı veya bir başkasını taşlamak yerine 13 ve 14. yüzyılda yaşayan Türk tasavvuf şairi Yunus kültürüyle olaylara yaklaşıp, gönüller yapmaya gayret edeceğiz ki; millet sizi ciddiyetle izlesin...

Yazarın Diğer Yazıları