2012 yılında uyarmıştı bugün üzüntü içinde

2012 yılında uyarmıştı bugün üzüntü içinde
2012 yılında uyarmıştı bugün üzüntü içinde Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak, kentsel dönüşüm ile ilgili 2012 yılında yaptığı, “Sosyal bir mağduriyetin ortaya çıkma tehlikesi var. Bu konu rant fırsatına dönüşmemeli ve kimse mağdur olmamalı”

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak, kentsel dönüşüm ile ilgili 2012 yılında yaptığı öngörülerin bugün gerçekleşmesini görmekten büyük üzüntü duyduğunu açıkladı. İnşaat sektörünün en eski firmalarından Yüksel İnşaat’ın patronu Emin Sazak, 17 Eylül 2012’de dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile konuyla ilgili yapacağı bir toplantı öncesinde “kentsel dönüşüm” ile ilgili uyarılarda bulunmuştu. Sazak, müteahhitlerin kendilerini terbiye etmesi gerektiğinin altını çizerek, “Sosyal bir mağduriyetin ortaya çıkma tehlikesi var. Bu konu rant fırsatına dönüşmemeli ve kimse mağdur olmamalı. Çünkü bazı kişiler evsiz barksız kalacak belki o dönem içinde. Bazılarının imkanı vardır, bazılarının olmayabilir. Ayrıca her zaman konuştuğumuz bir şey çevreye duyarlılık” demişti. Sazak’ın, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un uygulama yönetmeliğinin hazırlıklarının yapıldığı günlerde öngördüğü bu olumsuzluklar bugün bire bir yaşanıyor. 

Sazak, o gün yaptığı uyarılar hakkında şunları söyledi: “Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı sıfatımla o gün bana sorulan o soruya, o günkü görüşüm çerçevesinde bir şeyler söyledim. Endişelerimi dile getirdim. Doğrudur ve inşallah olmaması doğrultusunda niyetimi belirttim. Şimdi bugün tabii ben ve Türkiye Müteahhitler Birliği üyeleri bu kentsel dönüşüm projeleri içinde çok yoğun olarak yer almıyoruz. Hele hele bir tane apartmanın içerisinden bir daire alıp, dolayısıyla diğerlerini sıkıştırıp binanın tamamının tasarrufunu elde etmek için için 3’te 2 çoğunluğu sağlama konularında açıkçası çok fazla bilgi sahibi değilim. Ama 2012’de tarif etmeye çalıştığım şeyler bunlardı.Yanlışlıklar, olası tehditler bunlardı. Eğer bunlar gerçekleşiyorsa ne yazık. Çok üzüldüm, üzülüyorum.” 

Yasa gözden geçirilsin

Sazak, konuyla ilgili olarak araştırma ve çalışma yapacaklarını belirterek, “Bu konuda takdir edersiniz ki Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı sıfatıyla konuştuğum için şunu özellikle söylemek istiyorum. Böyle bir şeyin gerçekten var olup, olmadığı bilgisi bende yok. Türkiye Müteahhitler Birliği’ne bizim üyelerimizin dışındaki faaliyetlerle ilgili fazla da bilgi gelmez. Bu konularla ilgili basından takip ettiğimiz kadarıyla bilgi sahibiyiz. Sizin bana anlattığınız konularla ilgili gelişmeleri 1-2 aydır ben de gazetelerde görüyorum. Eğer bunlar gerçekleşiyorsa; ne yazık ki benim 2012’de söylediğim şeyler demek ki hayata geçiyor. Üzüldüm derim buna sadece. Bunun olmaması için neler yapılmalıdır konusuna gelince. Biraz daha üzerinde çalışmamız lazım. Bu çıkan yasayı mı birileri eğip, büküp bir şeyler yapıyor, yoksa bu yasa zaten bazı insanlara bu şekilde hareket etmenin yolunu mu açtı? Yasa tekrar ele alınmalı. Bir şey diyemiyorum şu anda” şeklinde konuştu.

Haklı çıkmak üzüyor

Sazak, kendisinin gerçek uygulamalarla ilgili daha ayrıntılı bilgi sahibi olması lazım olduğunu kaydederek, “Daha akla yatkın, mantıklı bir yorumda bulunabilmemiz için bizim de bir çalışma yapmamız gerekecek. Ama sizin söyledikleriniz eğer doğruysa ben de şu anda üzülmüş durumdayım. Eğer bunlar gerçekten oluyorsa çok kötü. Bu yüzden ben şu an için size daha fazla bilgi vermek istemiyorum. Müsaade edin ben de bir araştırayım bu konuyu. Çok somut bilgilere dayalı olmadığı içinde herhangi bir kesimi suçlayıcı konuşmayı da hiç bir zaman arzu etmem. Ama ben 2012’de olası tehditlerden bahsetmiştim. Bunlar bir şekilde gerçekleşiyorsa şu anda ben buna üzülmüş durumdayım. Haklı olmak, haklı çıkmak beni kesinlikle sevindirmiyor, üzüyor” dedi.

Suçlular tespit edilsin

Sazak, bir binadan tapu sahibi olan bir kişinin farklı yollarla bina için çürük raporu almasının suç olduğunu belirterek, “Benim anladığım kadarıyla şu oluyor. Binadan bir daire alınıyor. Ondan sonra o daireyi alan kişi gidip tapuyla bilirkişiye o binanın zayıf olduğu tespitinde bulunduruyor. O zayıf tespit raporuyla birlikte de diğer daire sahiplerini yıkım için ikna etmeye çalışıyor. Burada önemli olan şey. Buradaki değerlendirmenin gerçekten ilmi olarak, hakkani olarak yapılıp, yapılmadığının tespitidir. Eğer gerçekten o bina zayıfsa o talepte bir yanlışlık yok. Ama birisi bunu maniple ediyor ve o değerlendirme raporunu da gerçek dışı hazırlattırıyorsa o zaman ortada bir suç unsuru vardır. Bunu da birilerinin tespit ettirmesi lazım” şeklinde konuştu.

Böyle karar çıktı mı

“Bakanlar Kurulu Kararı ile İstanbul’da Zeytinburnu, Okmeydanı, Fikirtepe gibi mahalle ya da daha büyük bir yapı grubunun afet riskli alan ilan edilerek, buradaki sağlam, çürük bakmadan tüm binaların yıkılması” konusundaki sorumuz ise Sazak’ı çok şaşırttı. Sazak, şöyle konuştu: “Bundan haberdar değilim. Bakanlar Kurulu Kararı ile bir bölgenin afet riski vardır diye bir karar çıktı mı gerçekten? Bu alanlar içinde imarlı, iskanlı ve bütün deprem yönetmeliklerine uygun yeni yapılmış binalar da yıkıma mı tabi tutuluyor? İnanın öyle bir konulara girdik ki bu uygulamaları gerçekten bilmiyorum; gayrimenkul işi de yapmadığımız için. Biz daha çok kendi arsamız üzerindeki olanları değerlendirmeye çalışıyoruz. Uygulamaları bilmiyoruz. Afaki yorum yapamam. Benim biraz daha araştırma yapmam lazım.” 

Şok tebligata önlem

Kentsel dönüşüm kıskacında kalan vatandaşlar sorunlu gördükleri bu sürecin mutlaka değiştirilmesinden yana. En çok karşı çıktıkları ise bir kişinin kendilerinden habersiz müracaatı ile binalarının riskli ilan edilerek kendilerine “60 gün içinde binayı yıkın” tebligatı yapılması. Bu sürpriz tebligat ile ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirten vatandaşlar, sürecin başından itibaren bilgilendirilmelerinden yana. Bunun içinde riskli yapının belirmesi sürecinde de en az 3’te 2 çoğunluğun muvafakatinin aranmasının gerekli hale getirilmesini istiyorlar. 

Riskli yapı süreci

Vatandaşlar yapılarının depreme dayanıklı olup olmadığını, bakanlığa, belediyelere, il özel idarelerine, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerine veya bakanlıkça lisanslandırılacak, kurum ve kuruluşlara tespit ettirebilirler. Bu aşamada herhangi bir çoğunluk aranmıyor. Maliklerden birinin veya kanuni temsilcisinin müracaatı ile bu tespit yapılabiliyor. Müracaat için tapu belgesinin ve kimlik belgesinin fotokopisi yeterli. Yapılan tespitler neticesinde riskli olduğu tespit edilen yapılar, tespiti yapanlar tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müdürlüklerine bildiriliyor. Müdürlük de, riskli yapıyı ilgili tapu müdürlüğüne bildiriyor. Hak sahiplerine bildirim yapılarak binayı 60 gün içinde yıkmaları isteniyor. Hak sahibi veya sahipleri bu süre içinde binayı yıkmazsa bu sefer binanın      idarece yıkılacağı belirtilerek     en geç 30 gün içinde boşaltılması isteniyor. Yıkım masrafları binanın arsa payı üzerinden karşılanmak üzere ipotek olarak kayda işleniyor.

Yıkım sonrası

Riskli yapının değeri Sermaye Piyasası Kurulu’na kayıtlı olarak faaliyet gösteren lisanslı değerleme kuruluşuna tespit ettirilir ve maliklerden birinin istemi üzerine, noter vasıtası ile yapılacak tebligat ile bütün malikler toplantıya çağrılır. Bu toplantıda yürütülecek uygulamalar konusunda bütün maliklerce oybirliği ile anlaşma sağlanamaması halinde, yapılacak uygulamaya sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilir. En az üçte iki çoğunluk ile alınan kararlar tutanağa bağlanır ve karara katılan maliklerce imzalanır. Karar, karara katılmayanlara ve kat malikleri kurulu toplantısına iştirak etmeyenlere noter vasıtasıyla tebliğ edilir. Bu tebliğde, onbeş gün içinde bu kararın kabul edilmemesi halinde bağımsız bölümlerine ilişkin arsa paylarının, anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık     artırma usulü ile satılacağı, paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde, bu payların, rayiç bedeli bakanlıkça ödenmek kaydı ile tapuda Hazine adına resen tescil edileceği bildirilir. Satış ve     tahsis işlemleri sonlanınca     uygulamaya geçilir.