3 Mayıs Türkçüler günü güzel geçti

İki gün önceki 3 Mayıs Salı günü, Türk Milliyetçilerinin “mutlu gün” olarak kabul ettikleri Türkçüler Günü idi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da, rahmetli Hüseyin Nihâl Atsız Hocamızın Üsküdar Karacaahmet’teki mezarı başında toplanarak bu güzel günümüzü kutladık.
1944 Türkçüler Davası’nın duruşma salonlarında, Atsız Hoca ile yan yana oturan Türkçü büyüklerimiz Nejdet Sançar ve Muzaffer Eriş ağabeylerimiz de aynı mezarlıkta yan yana yatıyorlar.
Artık bizler, on beş yıldır üç Türkçü büyüğümüzü, birlikte ziyaret ediyoruz.
1996 yılında uçmağa varan Muzaffer Eriş ağabeyimizin mezarına, bir ay önce kaybettiğimiz Türkçü büyüğümüz Refet Körüklü ağabeyimizin güzel ve anlamlı yazdığı şu şiirini sizlere sunmayı uygun buldum:
Irkımın gururunu özde duydun, yaşadın,
Tanrıdağ’da gür sesle Amca okudu adın,
Başı börklü Türkçüler “Hoşgeldin Eriş”  dedi
Atsız Amca gülerek “Yanıma iliş” dedi.
Sayın okurlarım, Büyük Bozkurt Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün vefatından sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı siyasi yapılanmanın da tesiri ile Cumhuriyet Türkiye’miz sosyalist fikriyatının inkârcı ve köksüz uygulamalarına kapılmış, inanç ve milli değerleri yüksek olan insanımızın özellikle eğitim sistemi bozulmaya yüz tutmuştur.
Milliyetçi ve tekâmülcü düşünce sistemimiz yerini, devrimci bir sosyalist düşünce sistemine bırakmıştı. İktidarın emrine giren bütün devlet kurumlarımız da, “milli olma” özelliklerini yitirmişlerdi.
İşte; kalemini kılıç gibi kullanarak, bu gidişe ve görüşe “dur” diyen ilk kişi, rahmetli H. Nihâl Atsız Hocamız olmuştur. O günlere kadar duygu ve düşüncedeki Türkçülük fikri, ilk defa hareket haline dönüşmüş, Türkçülük düşünce sistemi de mücadele meydanlarına taşınmıştır. Hoca’nın ifadelerine göre Türkçülük 3 Mayıs ile “Hayalin yumuşak bulutlarından gerçeğin sert topraklarına düşmüştür.”
1944 Olayları nasıl meydana gelmiştir?
Cumhuriyetimizin Başbakanı Şükrü Saracoğlu, 5 Ağustos 1942 günü, TBMM kürsüsündeki konuşmasında; “Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir” demiştir.
Onun bu davranışı, Atsız Hoca’nın çıkardığı Türkçü Orhun dergisinde, kendi imzası ile “Başbakan Şükrü Saracoğlu’na Açık Mektup” yazmasına sebep olmuştur. Ve  “Sayın Başvekil, hem Türkçü hem de Başvekil olduğunuz için, size bu mektubu yazıyorum. Çünkü Türkçü olmayan bir Başvekil’e hitap etmenin, ne kadar boş olduğunu bilirim” demiştir.
Hoca, iki açık mektubunun birinde, suçladığı ve yirmidört yıl sonra yurt dışına kaçarken öldürülen komünist Sabahattin Âli’nin açtığı hakaret davasının oturumu için Ankara’ya geldiğinde, bizlerin de içinde bulunduğumuz milliyetçi gençlik tarafından karşılanmış, adliye sarayında ve şehir içinde kendisine yapılan sevgi gösterileri, mevcut yönetimi endişelendirmiştir. Verilen altı aylık mahkûmiyet cezası ertelenmiş, fakat Orhun dergisi kapatılarak Hoca’nın edebiyat öğretmenliğine son verilmiştir. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de, 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nın açılış konuşmasındaki sözleri ile Türk Milliyetçilerini Turancılıkla suçlamış ve üsteğmen Alparslan Türkeş’in de içinde bulunduğu milliyetçi aydınlardan yirmi üçü, bir buçuk yıl süreyle, tabutluklarda tutuklanarak muhakeme edilmişler ve sonunda beraat etmişlerdir.
İşte, Atsız Hoca’nın hakaret davasının ikinci oturumu için 3 Mayıs günü Ankara’ya gelişinde milliyetçi gençliğin gösterdiği büyük ilgi unutulmayan yankılarla günümüze kadar taşınmış ve her yıl Türkçüler Bayramı olarak kutlanmıştır.
Tanrı Türk’ü Korusun

Yazarın Diğer Yazıları