Adamın zoru ne?..

Orhan Pamuk adlı kişi yeni romanında yine "Türk"ü ve "Atatürk"ü hedefine koymuş.
Bir Nobel verilene bir daha Nobel verilmiyor. Batı''da ödül çok. Yeter ki tavrın "Türk"e olsun. Yine bir yerden adamı görürler! 
Dün Tahsin Yücel''in, Orhan''ın ipliğini pazara çıkaran makalesinden alıntı vermiştim. "Kötü bir yazar iyi bir romancı olabilir mi?" diye sorar, sonra "İyi bir romancı olabilmek için önce kötü yazar olmak gerekir!.." der.

Can Yücel, İkinci Yeni şairlerinden. Bir tarihte "Can Yücel''in Orhan Pamuk sarakası" yazımda "''Güncel bir konu'' başlıklı şiirimsisini deli-dolu ruhundan taşan hoşlukların dudaklarımıza kondurduğu tebessümle okuyalım." demiştim:
"Sepetinde üç dirhem pamuğu olmayan takımı / Fena halde tebelleş oldu Orhan Pamuk''a... / Yok efendim, bu Nışantaşı çayır züppesi / -Romancılık ne gezer serde!- / Reklâm yazarıymış düpedüz / Veya son model helikopteriyle kapı kapı dolaşan / Post-modern bir seyyar satıcı..."
Eşi Güler Yücel de ressam ve şair. O da geri durmaz, "Eğer medya reklam için nasıl kullanılır diye bir program yapılsa bu işin ustası Orhan Pamuk olurdu... Reklam yapmanın cinliği beni şaşkına çevirdi." der.
"Edebiyatımızda İsimler" kitabımızda "Pamuk, Orhan" maddesinde yazdıklarımı alacağım:
"İsviçre''de yayınlanan Tagesanzeiger/­Das Magazin adlı dergiye Şubat 2005''te verdiği bir mülakatta, ''Bu topraklarda bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü ve benden başka kimse bunu söylemeye ce­saret ede­mi­yor.'' sözleri bü­yük tar­tış­malara yol açtı; Türk­lüğe hakaret ettiği iddiasıyla hak­kında dava açıldı. Ada­let Bakanlığı mu­ha­kemeyi dur­drarak mah­kûmiyetinin önü­ne geçti. Yar­­gıtay Genel Kurulu ise, her Tür­kiye Cumhuriyeti vatan­daşının yazarın bu sözleri yüzünden dava açabileceğine hük­metti (2009)... Batılılar Orhan Pamuk''a peş peşe ödüller vermeye başla­dı­lar. Aynı yıl Almanya Yayıncılar Birliği''­nin ödülünü, 2006''da da Nobel Edebiyat Ödü­lü­nü aldı."
Dün cezadan bahsetmiştim.

Attilâ İlhan''ın, "Bir Hain Nasıl Yetiştirilir?" başlıklı yazısını okuma zamanı. Adamın nasıl yetiştiğini/yetiştirildiğini, kendine özgü üslûbuyla anlatır.
Son romanında "Atatürk"ü küçümsediği de ortaya konmuştur. Romanın konusu Minger denen yazarın uydurduğu bir adada geçer. Romanda "Kolağası Kâmil" şahsında öyle bir portre çizilmiştir ki, alırsınız o portre aklınıza hemen M. Kemal''i getirir. "Kolağası Kâmil''in evinin bahçesinde çocuk iken kargaları kovaladığı da araya sıkıştırılmıştır. Hâlâ anlamayanlar için. Vebanın korkunç boyutlara geldiği bir gün Kolağası Kâmil postaneyi basar, bütün telgraf sistemine el koyar. Ve daha sonra bir Rum bir eczacının amblemini taşıyan komik bir bayrağı sallayarak Komutan Kâmil olur, daha sonra da Cumhurbaşkanıdır artık." (Sevda Kaynar, "Orhan Pamuk, Atatürk ile dalga geçiyor", Odatv, 10 Nisan 2021)

Sevda Kaynar''ın şu sözlerine katılmamak mümkün değil "Kendini Türk kimliğinden soyutlamış yazara bu utandığı kimlikten iyice soyunması için şunlar denmiş olabilir mi? / ''Şu Atatürk efsanesine de bi çak bakalım? Ermenileri kestik demen unutuldu, şimdi de en dokunulmaz olanı yerinden kıpırdat, senin romancılığına toz kondurmayanların önüne lezzetli bir yem at."
Minger (Çirkin)''le kastedilen Türkiye.
Helâl olsun sana Orhan! Türk''e vurarak yine kendini öne çıkarttın.

 

Yazarın Diğer Yazıları