Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

​​​​​​​Adana mutabakatına karşı Montrö sözleşmesi

İktidarın iç ve dış politikadaki başarısızlıklarına ve ülkeyi içine düşürdüğü açmazlara baktığımda, Dünya Ekonomik Forumunun Küresel Rekabetçilik Endeksinin (2019) referanslarından olan eğitimde Eleştirel Düşünme (critical thinking) endeksi aklıma geldi.

Listeye baktım. Türkiye endekste yer alan 141 ülke içinde 134. sırada. Konuyla ne ilgisi var derseniz eleştirel düşünme tanımına ve gelişmelere bakın derim.

Eleştirel düşünme akıl yürütme, analiz ve değerlendirme gibi zihinsel süreçlerden oluşan bir düşünme biçimidir. Gerekçeli bir karar verme yeteneğini ifade eder, bağımsız düşünme becerisini içerir.

Hal böyle olunca dış politikada da açmazlar, geri adımlar, U dönüşleri peşpeşe yaşanıyor.

Daha önce de yazdık. Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesini perde arkasından teşvik eden ABD idi. Şimdi de ABD'nin Libya'ya asker göndermesi söz konusu.

Bingazi'de büyükelçisi öldürülen ABD'nin Libya travması var ama Amerikan çıkarları söz konusu olduğunda Libya'ya asker göndermekten, üs kurmaktan çekinmeyecektir.

Nitekim Libya'dan diğer ülkelerin ülkeye müdahale etmemesi için ABD'nin Libya'ya üs kurması teklifinde bulundukları açıklaması geldi.

Son haftaların sıcak gündemi İdlib bahanesiyle başlayan Türk-Amerikan ortaklığı, Suriye'den sonra Libya'da da yeniden derinleşiyor.

Hem de öyle derinleşiyor ki, ABD'nin PKK'ya 50 bin TIR silah verdiği 2-3 aydır hiç seslendirilmiyor.

Suriye politikasını Erdoğan'ın Esad ile barışmayacağı varsayımına dayandıran ABD, şimdi de Türkiye'nin İdlib'te Suriye ordusunun ilerlemesini durdurmasını gerekirse savaşmasını istiyor.

Bu hem de öyle bir istek ki Türkiye'nin İdlib'teki gözlem noktalarını tahliye etmemesini isteyenin de ABD olduğu izlenimi var bende.

Bu fotoğraf ABD'nin Türkiye'ye ortak değil taşeron muamelesi yaptığına işaret ediyor.

Eleştirel düşünüp bunun böyle olabileceğini Cumhurbaşkanına söyleyebilecek birileri var mı yakın çevresinden acaba?

İdlip'teki bu pozisyonun ve Libya'da Rusya'nın oradaki savaşı en üst seviyede yönettiğini söylemenin Türkiye'nin Suriye yanında Rusya ile de savaşa girilebileceği anlamına geldiğini birileri veya ilgili kurumlar Cumhurbaşkanına rapor edebilmiş midir?

Tam bu ortamda birkaç "tane" şehit söyleminin Türk Milletini ve şehitleri incittiği Cumhurbaşkanına söylenebilmiştir?

Sözde Suriye'de kendi topraklarını korumak ve kurtarmak için oluşturulan silahlı grupların "Libya'da ne işi var?" diye sorulup, hiçbir ülkenin yetkililerinin Libya'daki resmi askeri varlıklarını veya getirttikleri silahlı grupların Libya'daki varlığını kabul etmedikleri gibi dile de getirmediklerini, çünkü bunun uluslararası alanda bir suç olarak görülme tehlikesinin olduğu Cumhurbaşkanına hatırlatılabilmiş midir? 

Bu ortamda ilerleme ivmesi yakalamış Suriye ordusu operasyonlarını Rus destekli olarak aralıksız sürdürüyor. Bu yazı hazırlanırken bile ciddi bombalama haberleri geliyordu. Yeni şehitlerimiz olabileceğinden endişe ediliyordu.

Bu bombalamalar Astana ve Soçi mutabakatlarının çoktan çöktüğünün kanıtı. Rusya, Türkiye'nin gözlem noktalarına destek ve alan hakimiyetini sağlamak maksadıyla yaptığını söylediği yeni destek konvoylarını İdlib'deki silahlı/terörist gruplara destek olarak görüyor. Ve bu desteği kesmek için konvoy rotalarını ve bazen çok yakınlarını Suriye ile birlikte bombalıyor. Keskin bir duruş gösteriyor.

Böyle giderse bir iki gün içinde M4 güneyinde kalan 10 numaralı Türk gözlem noktası ve son yığınaklarla birlikte kurulan birkaç geçici Türk kontrol noktası da Suriye ordusunun kuşatmasına girecek. Hatta kuzeyde Afrin-İdlib sınır hattının kontrolü de Suriye ordusuna geçebilir.  Oradaki 1 ve 2 nolu gözlem noktalarımızda kuşatılabilir.

Buna karşılık Erdoğan'ın Şubat sonuna kadar süre eğer rejim geri çekilmezse operasyon başlatırız sözünü yerine getiremediği görülüyor. Eleştirel düşünce hakim olsaydı, sahadaki durum iyi analiz edilip tarafların imkan ve kabiliyetleri iyi değerlendirilseydi, Rusya'nın Suriye'nin yanında durmayacağı gibi yanlış bir kanıya sahip olunmasaydı Erdoğan Suriye ordusuna Suriye toprağında karşı bir harekat başlatmaktan söz eder miydi?

Sanki olup bitenler başka ülkelerde yaşanıyormuş gibi hiç ders almadan şimdi de İdlib'teki savaş durumu nedeniyle Möntrö'nün devreye sokulacağı, Türk boğazlarının Rus askeri geçişlerine kapatılacağına ilişkin sızdırmalar yapılıyor. Aklınca Rusya'ya geri adım attırılması hesaplanıyor.

Sizce Montrö kartı Rusya'ya geri adım mı attırır yoksa daha da hırçınlaştırır mı?

Sizce Montrö kartını hatırlatan kimdir? Esad ile görüşme, İdlib'te Suriye ordusunun zafer kazanmasını engelle, gerekirse savaş diyen ABD olmasın?

Rusya, Adana Mutabakatını hatırlatmıştı. ABD de Montrö Sözleşmesini hatırlatarak Rusya'ya nazire mi yapıyor yoksa başka bir şey mi?

Biri Suriye'de Suriye ile barışa ve işbirliğine yönlendirirken diğeri Suriye ve Rusya ile savaşa yönlendirmiyor mu?

Montrö kartı sızdırması Rusya'nın İdlib'te Türk birliklerini de hedef alan bombalamalarının yoğunlaşmasını tetiklemiş olabilir mi?

Eleştirel düşünce hakim olsaydı Rusya'ya karşı Montrö kartı Türkiye'nin muhtemel İdlib yol haritasında yer alır mıydı? Umarım sadece dedikodudur ve seçeneklerde yoktur.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları