Ahmet Vefik Paşa'nın ölüm yıldönümü

Bundan 129 yıl önce 1 Nisan 1891 Çarşamba günü ebedî âleme irtihal eden Ahmet Vefik Paşa, büyük bir devlet adamı ve değerli bir Türkolog'dur. Paşa'nın en zor dönemlerde valilik, bakanlık, meclis başkanlığı, başbakanlık gibi devlet yönetiminde aldığı önemli görevleri ve başarılı hizmetlerini okurken insanın başı dönüyor. Bir fani bu kadar görevi nasıl üstleniyor? Dahası, bu ağır sorumlulukları nasıl taşıyor?.. Bunları düşündükçe de baş dönmesi yerini kalp çarpıntısına bırakıyor. İyisi mi biz onun devlet adamlığı yönüne hiç girmeyelim, sadece Türkolog cephesini ele alalım…

Tarih, dil, tiyatro, tercüme adaptasyon vb. çeşitli faaliyet alanlarında millî düşüncenin öncülüğünü yapan Ahmet Vefik Paşa, Türk diliyle ilgili çalışmalarını iki kitapla taçlandırmıştır:

1-Lehçe-i Osmanî.

2-Atalar Sözü-Türkî Durûb-ı Emsâl.

Söz konusu eserlerin muhtevalarına kısaca temas edelim:

Lehçe-i Osmanî

Millet sevgisi dil sevgisi ile iç içedir. Milleti seven dilini de sever. Hatta diyebiliriz ki millet sevgisinin en bariz vasfı dil sevgisidir. İlk Türk milliyetçisi olarak bilinen Kaşgarlı Mahmut'un aynı zamanda ilk Türk dili sözlüğünü (Divânü Lügâti't-Türk) hazırlayan kişi olması tesadüfî değildir. Ahmet Vefik Paşa'nın "Lehçe-i Osmanî" adlı sözlüğü hazırlaması da Türk milletine olan derin sevgisinin bir tezahürüdür.

Ahmet Vefik Paşa, dün olduğu gibi bugün de "arkaik, mehcûr, halk ağzı" vb. ifadelerle küçümsenen, edebî dilde kullanılması mahzurlu sayılan eski kelimelere "Lehçe-i Osmanî"de yer vermiştir ki bizce sözlüğün en önemli özelliği de budur. Paşa'nın açmak istediği bu yola yani eski/arkaik kelimeleri canlandırma teşebbüsüne işlerlik kazandırılabilseydi eminim bugün Türkçe hem kelime sayısı hem de ifade gücü bakımından çok daha ileri noktalarda olurdu.

Atalar Sözü

Türkçenin ruhu atasözü ve deyimlerdir. Bunun idrakinde olan Ahmet Vefik Paşa sözlük çalışmalarının yanında atasözü ve deyimlerimizi derlemeyi de ihmâl etmemiştir. "Atalar Sözü-Durûb-ı emsâl-i Osmanî" onun dil sevgisinin bir başka ürünüdür.

Ahmet Vefik Paşa, söz konusu atasözü ve deyimlerin büyük çoğunluğunu halk ağzından derlemiştir. Oysa bizde atasözü ve deyimler daha çok kitaplardan taranır. Maalesef biz "avam dili" diyerek birtakım kelimeleri nasıl dışlamışsak, halk ağzındaki atasözü ve deyimlere de gereken değeri vermemişiz. Bunun tabii bir sonucu olarak da halk ağzında yaşamakta olan atasözü ve deyimlerimiz yazı diline girmemiş, girenler de ya hatalı okunmuş ya da yanlış anlamlandırılmıştır.

İki profesörün farklı çalışmalarından vereceğimiz aşağıdaki örnek bu iddiamızın ispatı için sanırım yeterli olacaktır:

1- "Çeş kabarır, Türk koparır." (Doğrusu: "Çeş kabarır Türk kubarır" olacak.)

2- "Kabirse kişinün başında tâcı//Ziyâd olur revâc-ı ihtiyâcı" (Doğrusu:"Kabarsa kişinün başında tâcı//Ziyâd olur revâc-ı ihtiyâcı)

Ahmet Vefik Paşa'nın açtığı yolda yürünerek atasözü ve deyimler, halk ağzındaki arkaik kelimeler zamanında derlenebilmiş olsaydı, söz gelimi halk ağzında bugün hâlâ yaşamakta olan "Sap kabarır, sahibi kubarır" (Sap: Derilmiş fakat dövülmemiş ekin. Kabarmak:Yığılmak, büyümek. Kubarmak: Gururlanmak, böbürlenmek) atasözü yazı diline/kitaplara aktarılsaydı herhalde yukarıdaki hatalar yapılmazdı.

Uzun lafın kısası; Ahmet Vefik Paşa başarılı devlet hizmetlerinin yanında bir Türkolog olarak dil alanında da çalışmalar yapmış, önemli yollar açmaya gayret etmiştir. Lakin onun başlattığı bu çalışmalar, olması gerektiği şekilde devam ettirilememiştir. Bugün Türkoloji alanındaki eksiklerimizin ana sebeplerinden biri de bu ihmalkârlığımızdır.

Vefatının 129. yıldönümünde Ahmet Vefik Paşa'yı rahmetle anıyoruz. Mekânı cennet olsun…

***

ACZİMİN GİRYESİ:

DİL SEVGİSİ

Millet sevgisi, dil sevgisini doğurur,

İnsan     idealini     diliyle    yoğurur.

(Li-müellifihî)     

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları