Alfabe değiştirdik, geçmişimizden mi koptuk?

Yalandır bu, kuyruklu yalan... İşin aslı şudur: Biz Müslüman olunca, alfabe değiştirmenin de bu dinin icaplarından biri olduğunu sandık, bazı sesli harflerin bulunmadığı, dilimize asla uymayan Arap alfabesini "Müslüman Yazısı" diye bağrımıza bastık. "Bazı sesli harfler yok" evet, sözgelimi "ö" harfi yoktur, ö ile sözcük yoktur Arapça'da. Bizim Ömer dediğimize bakmayın, aslı umar ya da ümer'dir. Ç yoktur, P yoktur bu alfabede, bunlar sonradan noktalar falan artırılarak icat edilmişlerdir. 

Eski yazı bilenler çok iyi bilirler; edebi, tarihi, hukuki metni, dile ve o bilime yakın değilseniz okuyamazsınız. Bu yazıyı yazarken büromda, karşımdaki duvara bakıyorum, dedelerimizden kalma bir arazi fermanı duruyor orada. İyi kötü eski yazı okuyabilen biriyim, bu fermandan bir sözcük okuyamıyorum. Yıllar önce bu fermanı, o zaman Atatürk Üniversitesi'nde Osmanlıca okutmanı olan sevgili arkadaşım Prof. Dr. Ali Yavuz Akpınar'a götürdüm, oku dedim. Zorlandı. "Dur" dedi "Kırzıoğlu'na götüreyim". Gitti, kısa bir zaman sonra elinde daktilo edilmiş bir metinle döndü. Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu, tarihçi olduğu için hemen su gibi okumuş, zaten her fermanda olan bazı basmakalıp ifadeler ezberinde imiş. Takıldım Yavuz'a "Yahu Osmanlıca okutuyorsun, sen niye okuyamadın?" "O da Fuzulî'nin bir gazelini okuyamaz, bu iş böyle" diye yanıt verdi.

Gözüm gibi koruduğum bir kitap var, 1998 yılında Cumhuriyet Gazetesi, gazete ekinde ücretsiz dağıtmıştı. Yazarı, bu alfabe değişikliğinin tüm aşamalarını en iyi bilen bir isim: M. Şakir Ülkütaşır. Kitabın adı: "Atatürk ve Harf Devrimi".

Kitapta, Cumhuriyet öncesinin arayışlarına geniş yer verilmiş. Önce Arap Alfabesinin ıslahı düşünülmüş, söz gelimi I. Dünya Savaşı yıllarında bir Enver Paşa Yazısı bile uygulamaya konulmuş, fakat başarısız olunmuştur.

Aynı arayışlar Azerbaycan'da da vardır. Azerbaycan 22 Temmuz 1922'de Latin alfabesine sorunsuz olarak geçiyor. Bizde ancak vatan kurtulduktan sonra bu arayış başlıyor. 1923 yılı Şubat ayında toplanan İzmir İktisat Kongresi'nin işçi delegelerinden İzmirli Nazmi ve arkadaşları tarafından bir önerge verilerek Latin Harflerine geçilmesi öneriliyor. Kongre Başkanı Kâzım Karabekir, her zamanki muhalif tavrıyla, karşı çıkıyor ve bu önergeyi işleme koymuyor. Gerekçesi "Latin Alfabesi İslam Birliğini bozar". Sanki İslam Birliği varmış da tarihte çok olmuş da, alfabe değiştirince bozulacak. Karabekir, kongre sonrasında Ulus Gazetesine bir demeç veriyor ve aynı zırvaları yineliyor. Tıpkı Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesine karşı çıktığı gibi. Hele şu dediklerine bakınız: "Bizim dilimizi terennüm edecek hiçbir Latin hurufu yoktur".

Var mı, yok mu, bu harf devrimi ile kanıtlandı ama Karabekir bu, anlamaz ki?

Ne yazık ki, Zeki Velidi Togan, Fuat Köprülü gibi değerli Türkçü bilim adamları bile karşı çıkmışlardır alfabe değişikliğine.

Tartışmalar 1928 yılına dek sürdü, o yıl, Büyük Atatürk'ün yenilmez irade ve kararlılığı ile harf devrimi gerçekleştirildi. Ve kısa zamanda yine o büyük insanın Başöğretmenliğinde Anadolu'ya yayıldı bu yenilik.

İşte ol hikâyet özetle böyle, daha fazla ayrıntı isterseniz bu kitabı okumalısınız. Okursanız o "Derin Tarihçiler" ve onlara inanan cühela takımı diz çökeceklerdir önünüzde.

Yazarın Diğer Yazıları