Ama yine de dönüyor!..

Ama yine de dönüyor!..

Yeditepe Üniversitesi, Prof. Dr. Veysel Ulusoy hakkında soruşturma başlatmış.

Basına yansıyan gerekçe, "İzinsiz röportaj vermiş olması" ve "Bina ve kaynaklarını izinsiz ve amacına aykırı" kullanması.

İktidarın sözünün üstüne söz söyleme cesaret ve erdemine sahip olmayan gazete ve televizyonlarda, ekonomiden dış politikaya, millî güvenlikten hukuka, depremden partilerin iç meselelerine, sinemadan müziğe, kadın haklarından koronaya, dinden tarihe, imardan teröre her ama aklınıza gelebilecek her konuda mutlaka bir fikri(!) olan "Prof", "Doç", "Dr" namlı cümle hınk deyici, şu son yirmi yılda, kurumlarının onayı uyarınca birer "medya maymunu"na dönüştüler zahir!

*

İşin aslı, akademisyenlerin başta kendi uzmanlık alanları olmak üzere, herhangi bir konuda düşüncelerini açıklamak için "amir" iznine ihtiyaçları yok.

İzne tabi bilim mi olur Allah aşkına!

Varoluşuna aykırı.

İzinli aydınlanma; ironik bile değil trajik.

*

Akademik dünyada görülmemiş bir işgüzarlıkla, 2014 yılında, öğretim üyelerinin "demeç verme" özgürlüğü "alanları"yla sınırlandırılmaya çalışılsa da ne meşruiyet kazanabildi, ne de uygulanabildi.

Bir parti genel başkanının konuşmaya başladığı andan itibaren, dolar kurunun -İsmail Saymaz''ın deyişiyle- "halay çektiği" bir ülkede, yatırımların, borsanın, hukuka aykırı bir mahkeme kararından, herhangi bir dış politika hamlesinden tutun da tarım politikalarına kadar türlü siyasi etkene göbekten bağlı olduğu bir ülkede hadi buyurun uygulayın;

Ekonomiyi siyasetin alanına girmeden yorumlayın!

Hayatın olağan akışına aykırı.

*

Kaldı ki, mevzubahis Veysel Hoca olunca bu demeç teamülü tartışması gülünç derecede abesle iştigal; zira tam da uzmanı olduğu, çok iyi bildiği, çok emin olduğu, şüpheye yer bırakmayacak delillerle kanıtlayabildiği bir alanda konuştuğu için rahatsız ediyor iktidar sahiplerini!

Hatta, keşke alanı dışında, uzman olmadığı konularda konuşsa, o zaman kimsenin soruşturmak gelmezdi aklına; kim bilir birileri nasıl da mutlu olurdu Ankara''da!

*

Diğer gerekçeye gelince…

Velev ki, iddia edildiği gibi üniversite kaynaklarını(!) kullandı.

Veysel Ulusoy kim?

Ekonomi profesörü.

Görevi, ödevi, misyonu ne?

Bilimsel araştırmalarda bulunmak, bu araştırmalar sonucu oluşan yeni bilimsel bilgi ve verilerle alanına katkıda bulunmak.

Bunu neyle, hangi araçlarla yapacak?

Kitaplar, kütüphaneler, raporlar, istatistikler, bilgisayarlarla…

Veysel Ulusoy ne yapmış?

Bir ekonomi profesörü olarak, ekonometri, uluslararası iktisat, finansal ekonomi, ekonomik büyüme gibi alanlarda araştırmalar yapmış, bu araştırmalar sonucunda bize "doğru" diye sunulan birçok verinin "yanlış" olduğu bilgisine ulaşmış. Ve sorumlu bir bilim insanı olarak da bunu insanlıkla paylaşmış.

Hangisi, üniversite kaynaklarının amacına aykırı kullanım?

Üniversitelerin amacı egemenlerin gönüllerini yapmak mı?

*

Önce kendisi de bir bilim insanı olan Cem Say, ardından da Mahfi Eğilmez aynı örneği ithaf ettiler Veysel Hoca''nın ortaya koyduğu maddi gerçekleri inkâr temelinde yükselen itibarsızlaştırmaya;

Galileo Galilei!

*

Kilise''nin "her şeyin dünyanın etrafında döndüğünü" savunduğu bir çağda, güneş merkezci bir görüşü benimseyen ve bunu kanıtlayan yazılar yazan, kitap hazırlayan Galilei neredeyse kâir ilan edilmiş, teorileri Papa ve Cizvitlere saldırı sayılmış, engizisyon mahkemesinde yargılanmış, kuramının doğruluğunu inkâra zorlanmış ve ancak bu şekilde hayatta kalmıştı.

*

Gerçekliği kanıtlanamamış hatta hayli şüpheli de olsa rivayet o ki;

Engizisyon karşısında dünyanın güneşin etrafında döndüğünü savunmaktan vazgeçen Galilei, sonradan "Yine de dönüyor" demişti.

*

Galilei demiş olsa da, olmasa da, hiçbir engizisyon işkencesi durdurmayı beceremedi; "Yine de dönüyor" dünya!

Kim, nasıl susturmaya çalışırsa çalışsın, hatta susturmayı başarsın, Veysel Hoca yazsa da, yazmasa da dünyanın dönmesi gibi aynı "yok ol" demekle yok olmayacak gerçekler var hayatta;

Batmakta olduğumuz gibi mesela…

Hem de dipsiz bir balçığa!

*

Her şey, açıkladığı enflasyon oranları etrafında gelişen bütün bu güncel ve geçici olmaya mahkûm polemikler bir yana, öğrenim hayatı boyunca hep sözelci olmuş ve Bahçeşehir Üniversitesi''nde yüksek lisanstayken, bir dönemliğine mecburen almak zorunda kaldığı ekonomi dersini de sayesinde mucizevi şekilde anlayabilmiş bir öğrencisi olarak yazıyorum;

Hoca gibi hocadır Veysel Ulusoy.

Bir üniversite için alanında gerçek bir değerdir ve kayıp, onu kaybedenin, utanç iktidar sahiplerinindir.

Yazarın Diğer Yazıları