"Astsubaylar, küçük zabitler, gedikliler"

9 Ekim’de, gene Ankara’da... Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) üye ve yakınları, muvazzaf ast-subaylar Celal Bayar Caddesi’nde toplanarak özlük haklarını istemek ve bir yerde de kendilerini tanıtmak için, pankartlar açıp, Türk bayrakları ve Atatürk fotoğrafları taşıyarak, marşlar eşliğinde miting yaptılar. Daha sonra Anıtkabir’e giderek Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktılar.
Benim, Astsubaylara (assubay değil) ayrı bir sevgim, zaafım var... Önce, Babam Kılıç Ali İstanbul’daki “Küçük Zabit okulu” nda askerliğe  “Küçük Zabit”  olarak başlamış sonra da Balkan Harbinde ve Çanakkale’de yararlık göstererek subaylığa terfi etmiş. Yüzbaşı olmuş ve “milis albay”  rütbesiyle emekli edilmiş! Hava Kuvvetleri’nde de Gavsi Baykara adlı bir astsubay başçavuş yakınım vardı. Astsubayların, Silahlı Kuvvetlerimizin belkemiğini teşkil ettiklerini Kore savaşında, çok yakından gördüm.
Muvazzaf ve emekli astsubaylar önceki gün özlük haklarını duyurmak için meydanlara çıktılar.
Ve duygularını, istediklerini şöyle açıkladılar:
 “Biz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teknik ve idari kadrosuyuz. ’Teknik’sözcüğü yalnızca teknoloji anlamında değildir. Belki teknokrat demek daha doğru olur. Tankların, uçakların, gemilerin, tüm silah ve sistemlerinin bakımı, sevk ve idaresi, taşra ya da kırsal kesimde asayiş ve huzuru sağlamak bizim sorumluluğumuzdadır. Uçağa silahı biz yükler, bakımını biz yapar, uçuşa biz hazır eder, pist başına kadar biz getirir, son kontrolünü biz yaparız. Uçağın, sadece havada uçurulması pilota aittir. Tanklar da aynıdır, askeri gemiler de... Bizler görevimizi en üst düzeyde yapmamız gerektiğinin bilincinde bir toplumuz. Biz biliriz ki, yeterince sıkılmayan bir vida, en ucuzu 55 milyon dolar olan bir uçağın düşmesine, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bir uçaktan çok daha fazlasına mal olan bir pilotun hayatına, bir cana mal olacağını çok iyi biliriz. Bu bilinçle görevimizi en iyi biçimde yapmanın sorumluluğunu taşırız. Görev için yola çıkacak bir tankın, denize açılan bir geminin her an göreve hazır olması gerektiğini, en az bir uçak kadar hassas sistemlere sahip gemi, tank ve silah sistemlerinin en üst düzeyde göreve hazır tutulması gerektiğini biliriz. Taşradaki/kırsaldaki bir hırsızlığı, bir kavgayı, bir husumeti biz önleriz, kan davalarında ve aşiret kavgalarında ilk müdahaleyi biz yaparız... Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, belli bir düzen içinde eğitmek, onları bir arada tutmak, sağlıklarından insan ilişkilerine ve askerlik hayatlarından sonraki dönemde hayata hazırlamak da bizim görevimizdir. Bu kadar karmaşık bir toplumu omuz omuza ve kardeşçe bir arada tutmak için neler yaptığımızın sırrını zaman zaman biz bile bilemeyiz. İç güvenlikte, asayişte, depremde, sel felaketinde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede hep biz varız.. Ordumuzun kahraman Mehmetçiğine en yakın olan biziz. Onlardan birine bir şey olduğunda kendi evladımız gibi içimiz yanar. Şehit düşen bir evladımızın cansız bedenini topraktan ilk biz kaldırırız. İçimizdeki öfkeyi, taşan sabrımızı kontrol etmek bize düşer. Mesleğimizin en zor yanı budur. Yanınızda yaralanmış, umutla gözlerinize bakan bir Mehmetçiğin yaşaması için sadece dua etmekten başka çaremizin olmadığı anlar uykularımızı böler, rüyalarımızda görürüz.” 
Astsubaylar ne istiyorlar? Kendi ifadeleriyle “sadece ve sadece yasal haklarını” istiyorlar.. Özetle, bunlar; devlet kademelerinde diğer memurlarla eşit maaş ve özlük haklarını istiyorlar. Onların durumlarını, haklarını ve taleplerini en yakından en iyi komutanları bilir. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ  “astsubaylar”  konusunda reformları başlatmıştı... Yeni Genelkurnmay Başkanı Koşaner Paşa herhalde devam edecektir ama sadece onun ve Genelkurmay Başkanının elinde değil! Asıl düzenlemeleri iktidarın yapması gerek...
Kısacası “subay ve astsubay” ordumuzun birlikte gücü!



Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği üyeleri Anıtkabir’e giderek
Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktı.


 

Kısa bir tarihçe...
Cumhuriyetten önce Kara Kuvvetlerinde erbaşlıktan subaylığa yükselen alaylı subaylar vardı. Donanmada gedikli erbaşlar yani uzun dönem hizmet yapanlar.  Sonra Kara ve Hava Kuvvetlerinde “küçük zabitlik”  ihdas edildi ve  “Küçük Zabit Okulu’ndan yetişirler ve başarılı olurlarsa subaylığa terfi ederlerdi.”  Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde ise; 22.4.1924 tarih ve 508 sayılı kanun ile gedikli zabitlerin aylıklarında yeni bir düzenleme yapılmış 22.4.1925 tarih ve 648 sayılı kanunla da bu düzenlemelere devam edilmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları