Ayasofya açılırken istemek ve sevmek / Mustafa Fındık

Ayasofya açılırken istemek ve sevmek / Mustafa Fındık
Ayasofya Müzesi’nin bir gün cami olarak ibadete açılması merhum başbakanlar Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Başbuğ Alparslan Türkeş’in (ve taraftarlarının) özlemi olsa da; anılan liderler ve geniş halk kitleleri bunu Cumhuriyet Rejimi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ten bir çeşit "rövanş almak" tarzında tasarlamamışlardı.

Kendisini Türkiye siyaset yelpazesinin "sağında" tanımlayanlarla, Türk-İslam değerleriyle problemi olmayan her zümreden insanımızı  memnun etmesi beklenilen Ayasofya Müzesi’nin yeniden cami olarak hizmete açılması maalesef  “buruk bir sevinç” yaşatmaktan öteye gidememiştir.

Ayasofya’nın  cami olarak yeniden açılacağı günün özlemi yıllar boyu bu halk kitlelerini daima heyecanlandırmıştır...

Ne var ki 70’li yılların siyasi atmosferinde heyecan veren bu beklenti 2020’li yılların Türkiyesi’nde gerçekleşmesine rağmen toplumda yeterince "coşku" oluşturamamıştır. 1968 kuşağı ve 1978 kuşağı gençliğinde özlem ve heyecanla “cami olarak ibadete açılması beklenen” Ayasofya, biraz da o yıllardaki konjonktürden etkileniyor olmalıydı....

Soru işaretleri

Hatırlanacağı gibi o yıllarda Yunanistan’daki Türk Azınlık’ın ibadet imkanlarının kısıtlanması, yeni cami inşaatı bir yana, mevcut camilerin restorasyon ve tamirine bile müsaade edilmemesine karşılık adeta bir “misilleme olarak” Ayasofya sıkça gündeme getiriliyordu. Türkiye, 18 yıldır her ne kadar Milli Görüş Gömleğini çıkardığını ilan etse de o gelenekten gelen AKP tarafından yönetilmekte. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Önce Sultanahmet Camii’ni doldurun daha sonra Ayasofya’nın ibadete açılması gündeme gelsin" ifadeleri  sıcaklığını korurken, "ani bir hamle" ile Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması zihinlerde bazı soru işaretleri oluşturuyor.

Rövanş mı?

Ayasofya’nın önce "Danıştay Kararı" ile daha sonra Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile ibadete açılması ve özellikle “yandaş  çevrelerce” bunun 86 yılın rövanşı gibi lanse edilmesi, coşkulu bir açılış sevincini yerine "buruk bir sevinç" haline dönüştürmüştür.

Evet, Ayasofya Müzesi’nin birgün cami olarak ibadete açılması merhum başbakanlar Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Başbuğ Alparslan Türkeş’in (ve taraftarlarının) özlemi olsa da; anılan liderler ve geniş halk kitleleri bunu Cumhuriyet Rejimi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ten bir çeşit "rövanş almak" tarzında tasarlamamışlardı.

Aradaki fark

Budist Felsefe’nin kurucusu BUDA’ya sormuşlar: "Seni istiyorum ve seni seviyorum ifadeleri arasındaki fark nedir?"

Ünlü filozof şu cevabı vermiş:

"Bir insan bir çiçeği isterse onu koparır ve “alır” ama eğer bir insan bir çiçeği severse, ona bakar, hergün sular ve “yerinde” sever.

Bu iki davranış biçimindeki farkı anlayan hayatın sırrını da anlamış olur"