Bakar ile Bilâl ne yaptılar?

Baker'ın Sivasspor karşısındaki hal ve gidişini iki buçuk kelime ile özetleyecek olursak, "Hiçbir şey yapmadı" diyebiliriz.

Ama "Geçen hafta Ankaragücü'ne attığı gol yüzünden sahada 90 dakika kaldı" diyebilirsiniz!

Peki. Sivasspor karşısında teknik direktör Abdullah Avcı, Baker'ı ne ile görevlendirdi?

Dolaştığı yerlere baktığımız zaman, defansın önünde bir o yana, bir bu yana gitmekle, topu da daha çok geriye ve yanlara oynamakla görevlendirildi. Yani adeta ağırlıklı olarak savunmacı pozisyonunda oynadı, oynatıldı.

Çünkü Abdullah Avcı'nın da maçtan sonra yaptığı; "Ligin en çok gol yiyen takımından, pozisyon vermeyen ve 1 gol yiyen takımına döndük" şeklindeki açıklama da ister istemez, Baker'dan daha çok savunma yapsın istendiğini akla getiriyor.

Arada Sivasspor ceza sahasına yakın yerlerde kazanılan serbest vuruşları kullanmak için rakip alana geçti. Ama top Ankaragücü maçında olduğu gibi Sivasspor barajını aşıp ağlara gitmedi, gidemedi.

Bu durum, Baker transfer edilirken kendisinden daha çok takımı hücuma kaldırma noktasındaki beklentileri boşa çıkardığını gösteriyor. Bu durumda onca para verilerek alınan bir futbolcunun oynatılmaması da doğru olmayacağı için (!) kendisine ofansif değil de, defansif bir görev gömleği biçiliyor.

İyi de, Sayın Avcı'nın dediği gibi, öncelik savunma ise o işi Baker'dan daha iyi yapabilecek kendini ispat etmiş (Hosseini gibi) adamlar var.

Yeri gelmiş iken, mahalle gazetelerinin birinde, "Birçok oyunca Avrupa'nın radarında" üst başlığı ile "Gözler Trabzon'da" alt manşeti ile Başkan Ahmet Ağaoğlu'na dayandırılarak verilen haberde Baker'ın anlı şanlı kulüpler tarafından izlendiği şeklindeki haberi okuduğumda "Sanırım adamlar Sivasspor karşısında Baker nerede?" diye sormuşlardır diye düşünüyorum!

***

Gelelim basın tribününde maçı izlerken meslektaşım Turgay Beşyıldız'ın, "Şu Bilâl sahada bir işe yaramıyor. Bu yakınlarda da cami yok. Adaşı Bilâl Habeşi gibi yapsa da hiç değil ise Yatsı Ezanı'nı okusa" demesi yok mu?

Kimimizi tebessüm ettirdi. Kimimizi acı acı güldürdü!

Çünkü adam o kadar rahat, öylesine lakaytsız bir şekilde sahada bulunuyordu ki, sanırım herkese "Abdullah Avcı, bu adama nasıl tahammül ediyor" dedirtmiştir.

Oysa, Bilâl'e yüklenen işi sakatlıktan yeni kurtulmuş olmasına rağmen başta Yusuf Sarı olmak üzere daha iyi yapacak 2-3 tane futbolcu yedekte bekliyordu.

Yeri gelmiş iken, Bilâl'in futbol oynamak için gösterdiği çabanın günümüzde ezanı minareye tırmanarak değil de, caminin içinden mikrofonun başına geçerek zahmetsizce okuyan müezzinlerle eşdeğer olduğuna da dikkati çekelim!

***

Her ne kadar başta meslektaşlarım olmak üzere, herkesin antrenör olduğu Trabzon (!) futbol camiasına "eleştiriler yaparken teknik direktörden daha çok teknik adam olmayın" diye sık çağrı yapmış olsam da, Sivasspor karşısında özellikle şu 2 B (Baker-Bilâl) beni zorla bu işe soyundurdular. Soyunduranlar utansın!

***      

Ezcümle; Abdullah Avcı'nın gelişi ile BB Erzurumspor karşısındaki Ekuban-Abdulkadir Ömür işbirliği tek gol ile 3 puanı kazanmaya yetmişti. Ama aynı işbirliği Sivasspor karşısında tekrarlanmış olsa da, bu kez tek puan getirebildi. Sorun ve çözüm bu tür işbirliklerinin sahada daha fazla vücuda gelmesini sağlamaktır. Ancak buna Baker'ın organizatör, Bilâl'in de ofansif anlamda katkısını beklemenin de hayalcilik olacağı görülmektedir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları