Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Behlüldane'nin gözyaşları

12SAYFA

YAZARLAR

**

Agah Oktay GÜNER

+++++++++++++

                Dünya kültür coğrafyasını Doğu-Batı Kültürü diye bölmek genel bir kabuldür. Doğu dünyasında kültürün bir deruni alemi vardır. Batı dünyasında ise kısmen bu değerler de olmasına rağmen esas itibariyle akıl hâkimdir. Hükümdar Harun Reşid'in kardeşi Behlüldane, ilahi gerçeği arama yolunda yıllarca çöl, dağ, bayır dolaşır ve bir sabah perişan bir kıyafetle, alaca karanlıkta yolu saraya düşer. Harun Reşid'in tahtına oturur. Durumu fark eden nöbetçiler feci şekilde Behlül'ü dövmeye başlar. Behlül'ün çığlıklarına Harun Reşid yetişir "Canım kardeşim çok mu dövdüler? Onun için mi ağlıyorsun?" diye sorar. Behlül; "Hayır, ben bu tahta en çok 15 dakika oturdum bu kadar dayak yedim. Sen bunca yıldır oturuyorsun. Acaba ne kadar dayak yiyeceksin diye senin için ağlıyorum" der. Bu tarihi hikaye siyaset adamlarına ne çok şey söylüyor.               

                Kemalizme zıt işler yapılırken "Osmanlıyız" deniliyor. Ne yazık ki III. Selim'le başlayan yenileşme hamleleri, Sultan II. Mahmut döneminde zirveye ulaşan modernleşme gayretleri ve Batılılaşma hamleleri görmezden geliniyor. Öncelikle reform hamlelerine girişen silahlı kuvvetlerimiz olmuştur. Medreseden matematik ve felsefenin kaldırılmasıyla en ağır darbeyi yiyen Doğu düşünce alemi bu talihsizliği  topyekûn bir medeniyet olarak çok pahalı ödemiştir.

                AKP iktidarı döneminde maarif sistemimiz bombardıman edilmiş, her türlü modern ve çağdaş gelişme yolu olabildiğince kapatılmaya çalışılmıştır. Türkiye bütün temel değerlerde geri giden bir ülke olmuştur. Beyin göçü her gün biraz daha hızlanıyor. Ülkenin pırıl pırıl kabiliyetleri yad ellere gidiyor. ABD'deki Silikon Vadisi'nde çalışan Türk mühendislerini okudukça içimi tarifsiz bir acı kaplıyor. 2016 yılında 24 bin 500 kişi T.C. vatandaşlığından çıktı.

Üreticinin huzuru kaçtı

                Afrin şehitleri rahmetle anar, gazilerimize saygılarımızı sunarken bazı yürek yakan rakamları görmek zorundayız. Afrin'de kurtarılan toprak 1.900 km. karedir. Başta Cargill olmak üzere yabancı şirketlere hediye edilmeye hazır bizim şeker pancarı ekim alanı 2.730 km. karedir. Huzur götürülen Afrin'in nüfusu 65 bindir. Dünyası yıkılan, huzuru kaçırılan şeker pancarı ile geçinen nüfus 2 milyondur. Evet! Afrin'e elimizde zeytin dalıyla girdik ama maalesef "şeker fabrikamı sattırmam" diyen işçinin ve şeker pancarı üreticisinin peşinde polis, jandarma koşuyor. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında neredeydik? 2018'de nereye geldik bir bakalım:      

***************************************                             

                                               2002               2018

Dolar     1,67 TL                                 3,98 TL

Euro      1,66 TL                                 4,94 TL

Çeyrek altın 29 TL                                            282 TL

Dış Borç  130 milyar $  438 milyar $               

Benzin     1,64 TL                                    6 TL

Ekmek    25 kuruş                            1,50 TL

Et             8,29 kuruş         50 TL  

******************************

                Bu iktidar döneminde hayvancılık ve tarım battı. Borsada hisselerini halka açıp satan 52 şirketin 42'si de battı. Özel sektörün mevcut dış borcu ağırdır. OHAL uygulamalarıyla ülkenin bütün kurum ve kuralları perişan edilmiş, güven duygusu yıkılmıştır. Bu şartlarda, bu faizlerle  yatırım yapma ümidi ve cesareti kalmamıştır. TÜSİAD Başkanı ısrarla ekonominin kurtuluşunun, yabancı sermaye gelişinin OHAL'in kaldırılmasına bağlı olduğunu ifade ediyor. Bu görüşü aynen paylaşıyorum. Hükümet suları akış yönüne ters istikamete akmaya zorlamaktan vazgeçmelidir.

Destek, devede kulak

                24 yıldır AKP zihniyetinin yönetiminde olan İstanbul tarihi kimliğini sosyal dokusunu kaybetmiş bir perişanlık görüntüsü içindedir. İktidarın inşaat sektörüyle kalkınacağız iddiası yandaş bir müteahhit zümresi meydana getirmiş ama sektörde iflas çanları çalmaya başlamıştır. Garip bir biçimde hükümet köye ve köylüye darbe vurmakla meşguldür. Akaryakıt fiyatındaki anormal yükseliş desteğin devede kulak kalmasına sebep olmuştur. Hele hele su konusunda alınan karar sanki çiftçiye "Sen hâlâ ölmedin mi?" demektir. Hükümetler, iktidarlar halkın refah ve saadeti için vardır. Kendi halkına refahı, huzuru çok görenlerin akıbetini yaklaşan seçimlerde göreceğiz. OHAL şartlarında sendikaların sesi çıkmıyor, çıkamıyor. Emekçiler sahipsiz. Yüksek öğrenim görmüş gençliğin işsizliği azalmıyor, aksine çoğalıyor. Genel işsizlik dayanılmaz ağırlıkta. Enflasyon değil düşmek her geçen gün yeni bir ivme kazanıyor.        Dış ticaret açığı ve cari açık zirvelerde dolaşıyor. Sadece bina yaparak işsizliği emmek, cari açığı  kapatmak mümkün değildir. Türkiye yeniden karma ekonomiye dönmek, planlı ve programlı bir kalkınma anlayışını benimsemek zorundadır.

                İktidar olmak güzeldir. Ancak kirlenmemiş bir siyasi namusla,  hukuka tam saygı duyarak iktidardan çekilmeyi bilmek çok daha güzeldir. Kardeşi Harun Reşid için gözyaşı döken Behlüldane'nin ıstırabını anlama zamanıdır. 

Yazarın Diğer Yazıları