Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Biçme makası

                Türkiye gündemine birden erken seçim geldi. İttifak cephesi her gün eridiklerini ve ekonomik buhranın bir çığ gibi tepelerine ineceğini gördü. Erken seçim olsa da kaderleri değişmeyecektir.

                Bugün Türkiye yaralı insanlar diyarıdır. Silah yarası tedavi edilir ama haysiyet yarası bir ömür işler. Ordunun yüksek komuta kademesini, yıllarca şerefsizce yazdığı iddianamelerle demir parmaklıklar arkasında tutacaksınız sonra o savcıyı Türkiye'den kaçarken yakalayıp haysiyet celladı ilan edeceksiniz. Böyle bir "Adalet Sistemi" olur mu?

                Tarihimiz Adaletin ve Adalet Sistemi'nin en muhteşem örneklerine sahiptir. Ne yazık son yıllarda "Adalete güven" duygusunu da kaybettik. Adalet düzenimizi layık olduğu onurlu yere taşımalıyız.  Adalet güneş gibidir. O yoksa hayat da yoktur.

***

                Bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük, eğitimi okuma yazmadan ibaret zanneden bir gafletle nesilleri cahil bırakmaktır. Bunun üzerine yobazlığı pekiştiren bir din eğitimi verdiniz mi, dikta rejiminin güdeceği sürüleri yetiştirirsiniz. Düşünen adam, araştıran adam bu sistemde yetişmez. Liselerde felsefe, mantık, matematik, edebiyat derslerine büyük ağırlık verilmelidir. Özellikle bu dersler fakülte mezunu, ehliyetli  hocalar tarafından okutulmalıdır.

                Bu iktidar Millî Eğitim Bakanlığı'nı bombardıman etmiştir. İktidar açık seçik Cumhuriyetle, Cumhuriyetin temel değerleriyle, felsefesiyle kavgalıdır. Hücumlarının temel hedefi Atatürk'tür. Atatürk'e nankörlükle ne elde ettiklerini bir ömür göreceklerdir. Ne yazık ki binlerce vatan evladı Atatürk'e yapılan iftiraları dinleyerek yetişiyor. Laik eğitimi törpüleyip yok etmeye çalışmak kimseye bir şey kazandırmaz. Dünyanın gelişmiş ülkeleri laik, demokratik sistem içinde  teknik eğitime önem vererek kalkındı. Kabiliyetli gençleri imam yapacağız diye hayattan koparmak yanlıştır. Yapılacak iş onların ufkunu açmak ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda yetişmelerini sağlamaktır. 

 ***

                Özal Hükümeti Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve ona bağlı Toplu Konut Fonu'nu (TKF) kurmuştur. Bu idarenin temel görevi, alt yapısı hazır arsa üretmek, bu alanlarda inşa edilecek konutları finanse ederek orta ve dar gelir vatandaşları konut sahibi yapmak ve gecekondulaşmayı önlemekti. TOKİ bu kapsamda kooperatiflere ve diğer toplu konut yapımcılarından ev alan bireylere ödeyebileceği taksitle kredi açarak vatandaşın ev sahibi olmasını kolaylaştırmıştır.

                TKF'nin gelirleri alkollü içki, tütün ürünleri, petrol ürünleri gibi tüketim maddeleri ile lüks tüketim ürünlerinden alınan ek vergi ve fon kesintilerinden oluşmakta idi.

TKF'den kullandırılan finansmanın %84'ü kooperatiflere, %3,9'u TOKİ tarafından yaptırılan konutlara ve %2,6'sı da belediyeler tarafından inşa ettirilen konutlara tahsis ediliyordu.

                Bu sistem, 1993 yılında TKF'nin genel bütçeye dahil edilmesi ile bozulmuştur. Konut kredisi genel bütçeden desteklenmeye başlanmıştır. Böylece TKF'nin gelirleri ve desteklenen konut sayısı azalmıştır.

AKP döneminde Toplu Konut İdaresi'nin fonksiyonu zamanla değişmiş, özellikle İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerdeki hazine ve kamu arsaları TOKİ'ye devredilerek imar planları değiştirilmeye ve buralara gökdelenler yapılmaya başlanmıştır. Bu gittikçe yaygınlaşarak büyükşehirlerin dokuları bozulmuş ve beton yığını haline gelmiştir. TOKİ amacından uzaklaşmış, ticari maksatlı binalara hizmet eder hale gelmiştir. Ülkenin kalkınmasının yegane lokomotifi inşaat sektörü olmuştur. Sanayi ve tarım sektörleri ise devamlı geri gitmiştir.  

                TOKİ müteahhitleri gökdelenler dikerken sadece rant arazisinin gelirleri düşünülmektedir. Gökdelenlere yığılan insanların ulaşım problemleri hiç hatıra gelmemiştir. İnsanların kullandıkları araçlar ve toplu taşıma vasıtalarıyla yollar boğulmuştur. Hava kirliliği dayanılmaz ölçüde artmıştır. İstanbul artık yaşanamaz şehirdir. İzmir ve Ankara sıradadır.

***

                AKP iktidarı sadece toprağımızı bitirmedi. Suyumuz, havamız da nasibini aldı. Atatürkçü kadronun kurduğu fabrikaları satarak elde ettikleri 80 milyar doları ne yaptılar, sorusuna cevap vermek zorundadırlar.

Türkiye'nin dış borç stoku. 440 milyar dolardır.

                Bunca borçlanmaya rağmen Türkiye'ye hangi sanayi yatırımı yapılmıştır?

                İktidarın oylarını biçecek makasın kollarından biri; adalet ve eğitim, ikincisi TOKİ'dir. Meydanlarda açıklanacak israf dosyaları iktidarı bitirecektir.

Yazarın Diğer Yazıları