Bir paket kağıt peçete 10.90 lira

Migros'ta yaşadığımı bir olayı aktararak başlayacağım. Kâğıt ürünlerine yapılan zamları daha önce yazmıştım. Bunlardan herhangi birine ihtiyacım olduğunda, pür dikkat kesiliyorum. Bu defa kağıt peçeteye ihtiyacım oldu. İçeri girdim ve ilgili bölüme yöneldim. Etiketlere bakıyorum. Sıradan birini almaya karar verdim. 200'lük paketin altında 6,95 yazmakta. Aldım. Kasaya yöneldim. Arabamda başka şeyler de var. Parayı verip fişe bakınca şaşırdım; aldığım kağıt peçetenin ederi 10,90'dı. Anında iade ettim. Haydi etiket değişmedi, unutuldu diyelim peki hiçbir özelliği bulunmayan bir kağıt topuna bu kadar zam insafsızlık değil mi?

Bu defa 50 metre yakınındaki A 101'e girdim. Aynı ebatta ve kalitede bir başka markayı aldım. Bundaki fark 100'lük olmasıydı. Fiyatı ise 3,45 lira. Yani iki paket alınca 6,90 oluyor. Peki Migros'un 10.90'ına ne demeliyiz? İkinci marketten bir de sıvı çamaşır deterjanı aldım. 15 gün önce 19.90 olan bu temizlik unsuru da 29.90! Aynı yerde simit bile 1,50. Unlu mamuller de aynı şekilde fren tutmuyor.

Süt, yoğurt, peynir çeşitlerini tutabilene aşkolsun. Denetim ve tedbirden söz edenleri "laf değil, icraate davet ediyorum". Vatandaşın durumu gerçekten perişan.

***

İki efsane

Türk sporuna önemli hizmetlerde bulunan Ali Şevki Erek ve Yücel Seçkiner'i yan yana izlemek büyük mutluluk oldu. Ülkemizin bu önemli Gençlik ve Spor bakanlarının görev sürelerinde gazeteciydim. Onların icraat dönemini bire bir izledim.

Erek göreve başladığında "Devletin kontrolünde tek spor salonu vardı"dersem durumu daha iyi anlatmış olurum. Türk sporundaki tesisleşme gerçek anlamda onunla başladı. Başbakan Demirel'e ve Devlet Planlama Teşkilatı'na"Bin spor salonu ve yüzme havuzunu" onaylatmak büyük işti.

Muvazzaf bir subay, rekortmen atlet Yücel Seçkiner ise Spor Toto dâhil her şeyi ihya etti. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü yaptı. Sonunda hak ettiği yere bakanlığa kadar ulaştı.

Emeği geçenler

TRT Spor'daki Orhan Ayhan'la programı, her zaman olduğu gibi vefalılık üstüne kuruluydu. Hizmet verenler tek tek hatırlandı. İsmet Sezgin'den başlandı sırasıylaMehmet Atalay, Yunus Akgül ve R. Tayyip Erdoğan'a kadar tüm başarılılar üzerinde önemle duruldu.

Orhan Ayhan büyüğümün Ali Şevki Erek ve Yücel Seçkiner'le ilgili "Türk sporunun tuzu ve biberleri" benzetmesini çok beğendiğimi ifade etmeliyim...

***

İsmet Badem

Önce Gazeteciler Cemiyeti'nin mesajı geldi; "İsmet Badem'i kaybettik. Cenaze ilgili bilgi daha sonra geçilecek". Şoke oldum. Hemen araştırmaya başladım, neden, nasıl? Sonuç motosiklet tutkusuydu. Arkadaş grubuyla Trakya turuna çıkmışlardı. kendi kullandığı motosikletinin üstünde fenalık geçirmişti -muhtemelen kalp krizi-. Başındaki kask da onu kurtaramamıştı. Bugün, vasiyeti gereği çok sevdiği Seddülbahir köyü mezarlığında toprağa verilecek.

Tanışmamız

İsmet, basketbolumuzun kahramanlarındandı. Samsunspor'da oynarken yıldızı parladı. Ayrıca Beşiktaş ve Fenerbahçe'ye hizmetleri geçti. Kültür Koleji dâhil birçok eğitim kuruluşunda koçluk yaptı. Çocuklarını da basketbolcu olarak yetiştirdi. Arada basketbol dergileri de çıkardı.

Tercüman'da birlikte çalışma imkânı bulduk. Devası yapısının içinde "pamuk gibi kalbi vardı". Dostları için canını verirdi. Bu defa da, arkadaşlarının ısrarıyla son turuna çıktığını öğrendim.

En iyisi kadere inanmak. Sevgili dostum İsmet Badem'e rahmet, ailesi ve bütün yakınlarına başsağlığı diliyorum. Mekânı Cennet olsun.

***

Nihayet döndü

Gece Görüşü,  CNNTÜRK'teki yerine döndü. Bu defaki ayrılığın uzun sürdüğünü söylemeliyim. Tabii Hande Fırat'ı ve Gürkan Hacır'ı özlediğimi belirteyim.

Yeni alışkanlığım da Murat Çelik. Zira objektif tavrını kaybetmiyor. Fırat'a birkaç gönderme yapmayı da unutmayacağım. Son hâlini görünce ağzım açık kaldı. Eskiden İstanbul'da elde tabure ve malzeme çantasıyla dolaşan seyyar berberlervardı. Onun yeni saç kesiminin bunlardan biri tarafından yapıldığına yemin edebilirim! Kıyafeti ise Guantanamo Üssü'ndeki mahkûmlara giydirdiklerinin bir ton değişikiydi. Önemli bir bayan bu kadar mı özensiz olabilir?

...

ÖZÜR: Bazen kendi kendimden şüphe eder hâle geldim. Dünkü yazımdaDeğirmenci'leri karıştırmışım. Aktardığımın Mustafa Değirmenci ile uzaktan yakından ilgisi yok. Hüseyin Movit'in müdahalesiyle internette düzelttik. Bu hatayı lütfen yaşlanmama verin. Mustafa Değirmenci'den de tekrar tekrar özür diliyorum...

...

GÜNÜN SÖZÜ

Kör bir dilenci, çiçeklerin kokusunu duyar. Japon Atasözü

Yazarın Diğer Yazıları