Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI

Adnan İSLAMOĞULLARI

Bir seçim, İYİ Parti ve bir gazete ilanının ardından...

Aslında yalnızca seçimleri değerlendireceğim yazıma başladığımda telefonumun ekranına düşen mesajdaki bir videoyu izledim. MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli gazetelere verdiği ilanı bir video olarak da Youtube'a yükletmiş. Pek çok gazeteciyle birlikte bendenizin de ismi geçiyor videoda, her ne kadar seslendiren soy ismimi yanlış okusa da matbu metinlerde doğru yazılmış en azından.

"MHP'ye özel bir kin ve nefret duyan, yorulmaksızın MHP husumetini derinleştiren" gibi isnatlar ve akabinde bildik hakaret cümleleriyle birlikte "Yaptıklarını, yıktıklarını, yorumlarını hiç unutmayacağız"  demiş ve  "MHP'yi yıkamadınız" buyurmuş.

Her zamanki bildik uslûp, bildik içerik, her zamanki bildik hakaretler, kendi adıma hiçbir kelimesinin muhatabı değilim. MHP'nin yıkılmasını değil tam tersine kendi içinde demokratikleşerek büyümesini istedim, bugün ve hatta daha şimdiden İYİ Parti'nin de kendi içinde demokratikleşmesini istediğim gibi. Sn. Devlet Bahçeli kadar kıdemim bulunan Ülkücü Hareket içinde MHP'ye özel bir kin ve nefret hiç duymadım, yalnızca, evet kabul ediyorum yalnızca ağır eleştiriler yaptım, bugünden itibaren İYİ Parti'yi hak ettiği şekilde en ağır biçimde eleştireceğim gibi. Yorulmaksızın MHP husumetini derinleştirmedim, çünkü husumetim yoktu, İYİ Parti'ye husumetim olmadığı ve fakat İYİ Parti'ye yönelik eleştirilerimi de derinleştireceğim gibi.

Açıkçası bendenizin tarafından bir cevabı hak etmiyor ilan metni, bu kadar izahla ve tasrihle  ve hâl beyânıyla iktifa edeyim…

***

Gelelim seçimlere ve İYİ Parti'ye…

Bu konuda daha çok yazacağız, daha çok konuşacağız, bu sebeple bugünkü yazımız bir girizgâh kabul edilsin.

Henry Kissenger Çin'e yaptığı bir seyahatte meslektaşı kendisine bir soru sorar:

"Fransız İhtilâli'nin dünya siyasetine etkileri neler olmuştur?"

Henry Kissenger cevap verir:

"Fransız İhtilâli'nin etkilerini konuşmak için henüz daha erken…"

***

Şüphesiz biz Kissenger gibi iki yüzyıl beklemeyeceğiz, fakat bugünlerin erken olduğunu düşünüyoruz.

İYİ Parti'nin 25 Ekim 2017 tarihindeki kuruluşundan sonra 1 Kasım 2017 tarihinde yine bu köşede, Bâbil Kralı II. Nabukadnezar'ın bir rüyâsını nakletmiş ve rüyâsında gördüğü devâsa vücûdu altından ama o devâsa vücûdu taşıyan ayakları kilden heykeli, yine rüyâsında Danyal Peygamber'e yorumlattığından bahisle Danyal Peygamber'in "O gördüğün devâsa heykel Bâbil'dir. İhtişâmını Bâbil'den alır. Oysa o gördüğün kilden yapılmış ayaklar senin ayakların Nabukadnezar, Sen artık Bâbil'i taşıyamazsın" satırlarını yazmış ve siyâsi partilerin altından vücûdunu taşıyan ayakların teşkilâtları olduğundan hareketle ayaklarının da altın olması gerektiğinden dem vurmuştuk.

"Seçim sahasına indiğinizde, milletin yani seçmenin nazarları altın gövdeden, o gövdeyi taşıyan ayaklara doğru indiğinde, görmesi gereken tek manzara, kararlı, inançlı, çalışkan, moralli ve ama muhakkak çok sağlam ayaklar olmalıdır" demiştik, yani erken uyarı yapmış ve "Altın gövde unutmamalıdır ki kendisinin de yaratıldığı ve çıktığı yer topraktır..." demiştik…

Bilinmelidir ki bu satırlar "Ben demiştim" satırları değil, yalnızca bir hafıza tazelemedir.

"Biz yeni kurulmuş bir partiyiz" söylemi de gerçekçi değildir.

Zengin bir iş adamı Picasso'ya bir tablo siparişi verir. Picasso, "Yarın akşam gelip alabilirsin" der. Müşteri ertesi akşam tabloyu almaya gittiğinde fiyatını sorar. Picasso, "100 bin dolar" der. Zengin iş adamına pahalı gelmiştir. "24 saatte 100 bin dolar çok fazla değil mi?" diye sorar. Picasso, "24 saat değil, 70 yıl artı 24 saat" diyerek sanatla tükettiği 70 yılı hatırlatır.

İYİ Parti resmî olarak yeni kurulmuş bir parti olabilir ama arkasında 50 yıllık bir mücadelenin mâzisi ve bu mücadelenin özneleri ve emekleri vardır.

Sakallı Celâl'in dediği gibi bir ciddiyet ilanı gerekir, ciddiyet ilanı ve samimi bir muhasebe…

Süleyman Demirel, "Siyasette 24 saat  çok uzun bir zaman" derdi.

El-hak öyledir ve seçim neticeleri  ne olursa olsun Türkiye çok ağır problemlerle karşı karşıyadır.

Israrla yazıyoruz, AKP iktidarı seçimi kazanabilir ve kazanmıştır, fakat hikâyesi tükenmiştir, Türkiye'ye katacağı bir değeri kalmamıştır.

İYİ Parti ise çok naif, çok güzel bir  başlangıç hikâyesine sahiptir, bugün başlangıç ayarlarına dönmesi mümkündür, bu mümkünlüğün de bir tek şartı vardır; samimiyet.

Çok mu zor?

Gerisi lâf ı güzaftır…

Yazarın Diğer Yazıları