Bitmeyen aşağılık kompleksimiz…

Bitmeyen aşağılık kompleksimiz…

Sizin okuduğunuz saatlerde, malum görüşme çoktan yapılmış olacağından, içeriği düşmüş, güncelliğini, sıcaklığını, dolayısıyla da anlam ve amacını yitirmiş gibi gelebilir bu yazı ilk anda. Ancak, yitirmez.

Bu memlekette hiç yitirmez.

Bu, kendini cüce aynasında görme heveskârı aydın profilinde hiç…

***

Bir vakitler, hani şu Türk düşmanı Papa''nın heykeli dibinde egemenliğin devri anlaşmasının imzalandığı günlerde çok yaparlardı bunu; bilhassa, makbuz karşılığı "Türk karşıtı" makale yazan "şekerleri" AB''nin…

-              Demokrasimiz şöyle defolu…

-              İnsan hakları böyle sabıkalı…

-              Hukukun üstünlüğü desen zaten mumla ara ki bulasın…

-  N''apcaz şimdi!

Dersini yapmayı unutmuş, bu sebeple de öğretmeni tarafından tek ayak üstünde beklemekle cezalandırılmaya mahkûm öğrenci gibi tasvir ederlerdi Türkiye''yi.

Dersi veren kim?

"Öğretmen" mi sahi?

Öğretmenliğimizi yapabilir mi?

Mevzunun o yanına hiç yormazlardı o devşirilmiş zihinlerini.

***

Günlerdir okuduğumuz, dinlediğimiz "Biden''le görüşme öncesi" yorumları da bunlar gibi…

Türkiye''nin; daha doğrusu "demokrasi"den zerre nasibini almamış, "laiklik"le zaten hiç işi olmayan, bırakın üstünlüğünü bizatihi "hukuk"u tanımayan bir iktidarca yönetilen Türkiye''nin, Biden''ın karşısına nasıl çıkacağını, hadi çıktı, muhtemel bir "ayar" girişiminden nasıl yırtacağını tartışıyor "konunun uzmanları"!

***

Türkiye;

Evet, demokrasiyi, idealize edildiği şekliyle bir türlü sindiremedi, sadece pratikte değil ilkesel olarak da çok barışık olduğu söylenemez demokratik değerlerle. Zira, o değerlerin tamamı özgürlükler kadar sınırlar da getiriyor "düzen"e. Bu da, az buçuk güce kavuşan hiçbir kişi, grup, camia, cemaat, kurum, kuruluşun işine gelmiyor haliyle.

Evet, hukukçulardan, adliye koridorları ve mahkeme salonlarından başlayarak halka halka toplumun her katmanında hissedilen bir "adaleti idrak" problemi yaşanıyor. "Kendi için" lazım olmadıkça ne gam havasında, adaletin tecelli edip etmediğine dair genel tutum kamuoyunda. "Kuvvetler birliği"ni öngören yeni sistemin yarattığı arazları saymıyorum bile; o zaten baştan aşağı bir kalın duvar suç ve cezaya dair her türlü hükmün karşısında.

Evet, en temel insan hak ve özgürlüklerinin bile "tanınmadığı olmuyor" yazamıyorum bakın, tanındığı pek görülmüş değil; sair ekseriyetle güvenlik mazeretiyle. "Endişe" değil "mazeret", zira nedense vatanı, milleti, devletiyle ülkenin değil de iktidarın bekası için tehlike oluşturduğunda "mesele"ye dönüyorlar nedense.

***

Ve fakat…

***

ABD kim yahu?

"Demokrasi"den anladığı şey milyonlarca sivili katlederek bir kukla rejim/taşeron iktidar inşa etmek olan ABD''nin karşısında "demokrasi" adına yüzü kızarabilecek kaç ülke vardır Allah aşkına şu dünyada!

"İyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir" kafasıyla, insanlık tarihinin asla unutulmayacak soykırımlarından birine imza atmış ülkeye karşı mı mahcup olacağız "insan hakları" konusunda!

Hele "laiklik" konusu açmadan kapansın bence; tapınak şövalyesinden hallice dini ritüellerle göreve başlayan ve görev yapan Amerikan Başkanlarından söz ediyoruz sonuçta!

***

"Irak''a uygulanan ambargo 500 bin çocuğun ölümüne değerdi" gibi son derece gayriinsani, gayriadil, gayrihukuki bir savunma üretebilmiş ABD''den utanıp, sıkılacağız!

İnsanlığa, atomdan napalma, çiçekten kızamığa, tifüsten sarı hummaya reva görmediği musibet kalmamış bir "katil", hatta "psikopat aklın" ürünü olan bir sömürgecilik organizasyonu nezdinde sorgulanmaktan mı korkacağız…

"Eski defterler"den sayıp "beyaz sayfa"lara mı odaklanacağız?

Hangi beyaz sayfalara peki?

Siyahlara şiddeti meşru ve dahi "hak" sayanlara mı mesela…

George Floyd''u ne yapacağız…

Biden dönemi demokrasi anlayışının vesikaları Miles Jackson''u… 16 yaşındaki Makiyah Bryant''ı?

***

Daha ileri bir tezi savunayım…

Şu Suriye''ye yollandığı iddia edilen silahlar meselesi… PYD/YPG/PKK''yı gözümüzün önünde, NATO''nun sözde ilkelerini yok sayarak, Türkiye için tehdit oluşturacak şekilde ve alenen silahlandıran ABD mi suçlayacak bu konuda Türkiye''yi?

***

Türkiye''nin, Türkiye''yi yönetenlerin hatalarını, yanlışlarını, affı olan olmayan cümle vukuatını sıralasak buradan Brüksel''e yol olur; orası ayrı…

Ama iktidarın bütün yalanları, yanlışları, hatta suçlarıyla ilgili olarak kendisini hesap vermek durumunda hissetmesi gereken yer Amerikan Başkanı''nın karşısı değil kendi vatandaşının vicdanı ve bir gün bağımsızlaşmasını umduğumuz yargı.

Türkiye, Biden''ın gözüne girmek için değil Ali İsmail''lerin, Aybüke''lerin, Fırat''ların ruhunu huzura erdirmek üzere, bir zümre çoklu ve de ballı maaşlarla saltanat içinde yaşarken evladını doyuramadığı için intihar eden anne-babaların vebali bunu gerektirdiği için ve uluslararası "tavizler" vererek değil sadece ama sadece yasalarını uygulanır kılarak erişebilir bütün o zedelenmiş yahut hiç erişilememiş değerlere.

Yazarın Diğer Yazıları