Çağdaş kölelik

Halkın halk tarafından yönetilmesi demek olan demokrasinin canına okuduk. Halkın esamisi bile okunmuyor. Halk, oy makinesinden ibaret kuru kalabalık olarak görülüyor.

Halk kendi kendini gerçekten yönetiyor olsaydı yoksulluk diz boyu olur muydu?

Toplumun çalışan kesiminin çok büyük bir kısmı boğazı tokluğuna yani asgari ücretle çalıştırılır mıydı?

Halkın paraları halkın haberi olmadan mesela "simit sarayı" gibi özel şirketleri kurtarmak için harcanabilir miydi?

Aynı şekilde bir tarım ve kamu bankası olan kuruluşlar, halka, halkın tarım kesimine, işçi ve esnafın destek olmak için kurulmasına rağmen bilmem kim oğlunun inşaat şirketinin kurtarıcısı haline getirilir miydi?

En yakıcı olanı da halkın kendi kendisini yönettiği ülkede halkın evlatları işsiz bırakılabilir miydi?

Soruları artırabiliriz.

Lakin söyler misiniz, halkı gerçekten halk mı yönetiyor?

Hayır…

Halkı halk değil başkaları yönetir ama halk adına…

Peki, halk bunu görmüyor mu? Neden kendisine yapılanları görmezden geliyor?

Ah, insanoğlu.. Bazen en vahşi, en canavar, en acımasızları arasından çıkarıyor, bazen de kuzu postu giyip sürüye dönüştürülebiliyor. İnsan, bu yönüyle hem acınası ve hem de kızılası bir canlı..

İşte bütün mesele bu..

Halkın, insanlardan meydana geliyor olmasından kaynaklanan sürüye dönüştürülebilir olması acı çekmesine neden oluyor.

Aç ama kendisinin aç kalmasına neden olan iktidarı bütün gücüyle destekliyor.

Aç ama kendisinin hakkı olan kamu kaynaklarını ve imkânlarını iktidarın özel tanıdıklara imkân olarak sunmasına razı oluyor.

Niye?

Çünkü o aslında çağdaş bir köle…

Kendisine öğretilenler kayıp yargılara dönüşmüş. Her bir düşünce, her bir önermenin sonucu kendisine öğretilerek tekrarlatılmış bunun sonu olarak esnemeyen zihin şemalarına sahip olmuş. Çağdaş Türk insanının zihnini esir almanın birinci yolu onu sevdikleriyle vurmaktır.

En başında gelen şey dindir.

Vatandır.

Milli değerleridir.

Yoksulluğu ve adalet duygusudur.

Adalet duygusunu ve yoksulluğunu sömürenler, sosyalizmin düşünce kalıplarıyla, halkın önemli bir kısmını zihinsel köleliğe mahkûm etmiştir. Cemaatler, tarikatlar, siyasi İslamcılar dini kullanarak aynı yöntemle halkı sürüye dönüştürmüşlerdir. Eğitim düzeyi düşük tarikat ve cemaat önderleri, Allah'ı gerekçe göstererek aklını, zihnini kendine bağladığı insanların hayatını avucunun içinde tutabilmekte ve her istediğini yaptırabilmektedir. FETÖ'cüler bunun somut örnekleridir.

Aynı şekilde ne yazık ki bir kısım insanlar da halkın vatan ve millet duygularını düşünsel esarete dönüştürmüş, ülkenin ve milletin çıkarına olmayan siyasi kararların arkasına bekçi olarak dikmiştir. Bu sebepledir ki, benim ülkemde halk, ideolojik ve dini propaganda yoluyla zihnen köleleştirilerek esir alınmıştır.

Örneğin, kendini hem Atatürkçü hem de Çin'ci görenler. Benzer şekilde, Türk milliyetçisi olduklarını unutarak, iktidarın millet aleyhine yaptığı her olumsuz projeye destek verenler.

Şeker fabrikaları satıldı, şeker alıyoruz.

Tohumlarımız yasaklandı, İsrail tohumuyla ekip dikiyoruz.

Halkımızı zehirleyen termik santraller hepimize inat, topumuza söver gibi kirli dumanı vatanın berrak masmavi semalarına püskürtüyor.

Kaz Dağlarında yuvası yıkılan ceylanın ahu gözlerine şimdi hangi halkın ozanı şiir yazacak?

Çağdaş köle kimdir biliyor musunuz? Çağdaş köle, zihinleri teslim alınmış, inandırılmış, ikna edilmiş ve böylece belirli merkezlerin zihinsel sürüsüne dönüştürülmüş, akıl kurbanlarıdır. Bunlar bütün yanıltıcı fikirleri, siyasal mitleri gerçek sanıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları