Çayeli'nden Beştepe'ye gidelum yali yali!

Rize'nin Çayeli İlçesi'nde AKP teşkilatı, yerel basına ilan vererek partiye üye olanlara Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir gün geçirmeyi vaat etti.

Sözcü'den İsmail Akduman'ın haberine göre "seninle daha güçlüyüz" sloganıyla yayınlanan ilanla ilçe halkı AKP'ye üye olmaya davet edilirken, "Üye olun külliyede 1 gün geçirme fırsatı yakalayın" diye vaatte bulunuldu.

***

Cumhurbaşkanlığı külliyesinde bir gün geçirmeyi AKP'ye üyelik yemi olarak kullanmak, bir ilçe teşkilatının uygulaması da olsa parti devleti anlayışının yaygın olduğunun göstergesidir. Nitekim, AKP milletvekili iken partiden istifa eden Emin Şirin, "Parti devleti denilince kızıyorlar.. Cumhurbaşkanlığı külliyesi sanki AKP genel merkezi olmuş... Partiye üye olunca, parti genel merkezi yerine Cumhurbaşkanlığını ziyaret..." diye tepki gösterdi.

Haber sunucusu Nevşin Mengü, "Enteresan bir girişim! AKP'ye üye olana çekilişle Beştepe'yi gezme fırsatı." diye bir mesaj attı. Cevap verenlerden Tunca Tutkun, "Keşke kuponla girseydik, nostalji yaşardık: 30 kupona külliye gezisi." yorumunu yaptı. Metin Aydın da "Bir devlet malının promosyon olarak sunulabildiği başka bir ülkeyi biliyor muyuz? Bunu da gördük ya!" diye yazdı.

"Çiftçi Birliği" adlı hesaptan yayınlanan mesajda da "İktidar partisi 19 yıl hüküm sürünce kendini devletin sahibi olarak benimsemiş iyice. Gerçi başkanın el atmadığı kurum pek kalmadı! İnşallah kuvvetler ayrılığı ve kurumların bağımsızlığı zamanla gerçekleşir." denildi.

***

İYİ Parti kurultayında yeniden genel başkan seçilen Meral Akşener ise devletin aile şirketi gibi yönetilmesini eleştirdi: "Mesele aslında ne biliyor musunuz? Bu muhteşem ve büyük ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti olduğunu unuttular. Milletin hazinesini damadına bağlayacak kadar gerçekten kopan bir anlayış, ülkeyi de kendi şirketi görmeye başladı. Böyle olunca da, 83 milyonun alın terini, göz nurunu, kendi malları saymaya başladılar. Kardeşim; Burası, babandan sana miras kalmış aile şirketin değil. Burası atamızdan bize miras kalan Türk Devleti!" dedi.

Türkiye'nin aile şirketi gibi yönetildiği ve dışarıdan da bu şekilde görüldüğü yazık ki doğrudur. Öyle ki Yunanistan'da bir gazeteye Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na Türkçe küfür edilen bir manşet yayınlattılar. Karşılarında Türkiye değil de sadece Tayyip Erdoğan varmış gibi…

Akşener de Erdoğan'ın "İngiltere, Almanya ve Fransa şahsım olarak toplantı yaptık" toplandık demesini veya Trump'ın Erdoğan'dan bahsederken "O beni dinler" diye konuşmasını hatırlatarak çözümü şöyle gösterdi.

"Türkiye'yi ayağa kaldırmanın ilk adımı, bir Washington'a, bir Moskova'ya, bir Berlin'e, bir Londra'ya koşan şaşkınlıktan kurtulmaktır. Yani tam bağımsızlıktır.

İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde, iktidar, bir ailenin değil, yeniden gerçek sahibinin, yani milletimizin olacak."

***

Akşener'in ekonomik bakış olarak ortaya koyduğu "Türkiye'yi, küresel değer zincirlerine daha iyi entegre edecek şirketlere, doğrudan yabancı yatırımlar için teşvikler vereceğiz." yaklaşımı yerine ise "küresel değerler zincirine entegre olan değil, entegre olunan bir Türkiye" bakışını benimsemesi tam bağımsızlık anlayışına daha uygundur. 

Bunu hayalcilik olarak görenler olabilir. Bakınız, Rusya'nın uzay bilimleri dairesi başkanı Dmitry Rogozin, Sovyetler Birliği'nin Venüs'e uzay aracı gönderen "ilk ve tek ülke" olduğunu hatırlatarak "Venüs'ün bir Rus gezegeni olduğunu düşünüyoruz." dedi. Yani Çayeli'nden külliyeye yali yali gitmek de var, Venüs'e sahip çıkmak da…

Kısacası, büyük işler yapmak, büyük devlet olmak için hayalinizin de büyük olması gerekiyor. Tabii ki ayağınızı yere sağlam basmanız şart.

 

Yazarın Diğer Yazıları