"Çocuklar bile biliyor"

ABD, 2003 yılında, işgal ettiği Irak'ta, Süleymaniye'de askerimizi, dolayısıyla ülkemizi derdest edip başımıza çuval geçirmişti.

15 yıl sonra, güya sömürgeleştirmediği, güya borusunu öttüremediği, güya ona kafa tutan, diklenen, rest çeken Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, İzmir'de, bir Türk mahkemesinde, çuvalı elimize verdi ve "beni yormayın, kafanıza kendiniz geçirin" dedi;

Geçirdik.

"Brunson" vakasının giriş, gelişme ve sonucunun benim zihnimdeki en kısa özeti budur.

Utanç duyuyorum.

***

Hadi, ABD'li gazeteciler, tıpkı bir zamanlar Türkiye'deki "okyanus ötesi beslemeleri" gibi gelecekten haber vermek bahsinde Nostradamus'a tur bindirdikleri için "tahliye"yi daha duruşma başlamadan haber verebildiler, hatta ilan edebildiler...

Hadi, ABD, bir şey bildiğinden, müdahil olduğundan, pazarlık görünümlü tehditle işi kapalı kapılar ardında bitirdiğinden değil de geleneksel kibri yüzünden hazırda bekletiyordu papazı uçurup kaçıracak o uçağı...

Hadi, Kaymakam Kemal Bey'i idam ettiren yalancı şahit ifadelerinin yanında bunlar zaten ne ki, Nemrut Mustafa Divanı'nı görmüş bu millet şerbetli böyle işlere, Brunson'un aleyhinden lehine dönenler de, belli ki duruşmadan bir gece önce rüyalarında aynı "aksakallı dede"yi gördüler; yemyeşil bir dolara secde ediyordu dede...

Hepsini yedik, hazmettirsin diye üzerine de buz gibi birer Niğde gazozu devirdik diyelim...

Cumhurbaşkanımızın, papazın bırakılmasından sonra koşa koşa "ABD'yle iki müttefik olarak iş birliğine devam etme arzusunu" ilan etmesini...

Trump'ın ise daha vahim biçimde Cumhurbaşkanımızın "yardımları"na teşekkür etmesini ne yapacağız?

Bir ülkenin Cumhurbaşkanının, ülkesinde ağır cezayla yargılanan bir "iddia olunan casus"un "baskıyla değil yargıyla(!)" salıverilmesine ne gibi bir "yardımı" dokunmuş olabilir?

***

Tam noktayı koyacağım, Ali Kınık çalan bir araç geçiyor sokaktan; "Çocuklar bile biliyor..."

Tesadüf olmasa gerek!

***

Brunson olayından sonra

merak ettiklerim

----

"Bağzı" insanların yüzü manda derisinden mi?

"Bağzı" insanların hiç mi, ama hiç mi, bir gram bile mi utanmaları yok?

"Bağzı" insanlar hâlâ nasıl insan içine çıkabilmekteler?

"Bağzı" insanları görse bukalemun bukalemunluğundan şüpheye düşer mi acaba?

Bundan sonra "bağzı" insanların dayılanmasından, atarlanmasından, efelenmesinden etkilenmemiz, "bağzı" insanların birileri hakkındaki "terörist", "ajan", "casus" nevi ithamlarına kanmamız, "millî" olduklarına inanmamız ve "memleket meselesi" diye onlara omuz vermemiz, destek çıkmamız, "ittifak" kurmamız için bir tek makul, mantıklı sebep var mı?

Yazarın Diğer Yazıları