Darbe, kriz ve şarbondan kim sorumlu?

Halk arasında, "Darbeyle, ekonomik krizle yapamadıklarını hastalık yayarak yapmaya çalışıyorlar" şeklinde bir söz yayılıyor! Kimse, hastalıklı olduğunu bile bile Brezilya'dan sığır ithal edenleri, Mersin limanında gereken kontrolleri yaptırmayanları sorgulamıyor!

Gerçi, "Kırım Kongo kenesi" gibi biyolojik savaş silahları da Türkiye'ye bırakılmıştır! Etkisi hâlâ devam ediyor.

Kenan Tüfekçi, İnegöl'de ceviz bahçesine mini paraşütle böcek atıldığı iddiasıyla ilgili bir haber gönderdi. Daha önce de Bursa'da kestane ağaçlarını İtalya'dan gemilerle gelen arıların kuruttuğuna ve Kocaeli Akyazı ilçesinde fındık bahçelerini Amerikan beyaz kelebeğinin sardığına dair haberleri paylaşmıştı.

Eğer bu bir biyolojik savaşsa, sorumluları şarbonlu sığırları ithal edenler, Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı değil midir?

***

İktidar ve vatandaş sorumluluğu dış güçlere atınca sorunlar ortadan kalkıyor mu? Mustafa Temizer tam da bu konuyla ilgili uzun bir yazı gönderdi. Giriş bölümünde, Batı'nın Türkiye ve İslam âlemi üzerinde tarih boyunca emelleri olduğunu anlattıktan sonra şöyle diyor:

"Kendi sorunlarımıza kendimiz çözüm geliştirmek yerine üzerimizde hesabı olan yabancıların projelerini uygulayıp, sorunları büyütüyoruz, sonra da sorumlu ve suçlu arıyoruz.

Yıllardan beri ülkeyi yönetenler ülkenin bu hale gelmesinden sorumlu değil! İşi ehline vermeyerek ehliyetsiz, liyakatsiz yöneticileri iş başına getiren vatandaşlar sorumlu değil. Tek sorumlu ve suçlu dış güçler!

Bu iddia ile yöneticiler şunu demiş olur: Kendi irademizle hareket edemiyoruz. Dış güçlerin istekleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalıyoruz. Sonuçlarından da birinci derecede dış güçler sorumludur.

Aynı durum vatandaşlar için de geçerli. Seçimlerde işi ehline verme sorumluluğunu düşünmeyen vatandaş, devleti emanet ettiği insanların ehliyetsiz ve liyakatsizliğini kabullenmiyor. Suçu dış güçlere atarak sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor.

Yaşadığımız sıkıntılardan, hepimiz sorumluyuz. Sorumluluktan kaçarak hiçbir sorunumuzu çözemeyiz."

***

"Dürüst olmak kendimizi sorgulamak zorundayız;

* Yöneticilerin gözleri devlet ve millet menfaatinden önce malda, mülkte, servette olsun...

* Liyakat dikkate alınmasın. Devletin tüm imkânları akrabaya, tanıdığa peşkeş çekilsin...

* Elde edilen yetki fırsat bilinip yol yaparken yolsuzluk yapılsın, çalıp götürülsün. Yöneticilerin etrafına hep yiyiciler dolsun...

* Bilim adamları sus pus olsun. Hakkı söylemesin. Hakkı söylemek şöyle dursun yanlışa dahi fetva versin. 'Yolsuzluk, hırsızlık değildir.' desin...

* Uyaranlar, eleştirenler düşman görülüp terörist, vatan haini ilan edilsin...

* Eğitim, yargı, iflas etsin. Düşman dışımızdan önce içimizde olsun...

* Türkiye dahil 22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmeyi öngören Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlığı kabul edilsin...

* Dış güçlerin uzantılarına kol kanat gerilsin, devletin tüm imkânları seferber edilsin, ne isterlerse verilsin...

* Tek bir fabrika dahi yapılmasın. Tekel, Sümerbank, Demir Çelik, Telekom, SEKA ne varsa yabancıya satılsın. Satılmadık fabrika ve banka kalmasın...

* Vatan toprakları yabancıya satılsın. Karadeniz'e bile Araplar girsin...

* Tarım ürünleri pirinç, buğday, nohut, soğan, et.., hepsi dışarıdan ithal edilsin. Üretim unutulsun, devlet tüketimi ve israfı teşvik etsin...

* Yöneticiler her önüne gelene kansın...

* Türk ordusuna pusu kurulup Ergenekon, Balyoz davalarıyla darbe vurulsun...

Darbe girişimi ve ekonomik kriz olunca da tek sorumlu ve suçlu dış güçler olsun!"

***

"Kimse kimseyi kandırmasın. Düşman düşmanlığını yapıyor. Biz ne yapıyoruz?.. Hepimiz sorumlu, hepimiz suçluyuz..

Çözüm, parti ve cemaat taassubunu bir kenara bırakıp dürüst olmak, devletimize sahip çıkmaktır."

Yazarın Diğer Yazıları