Divan şiirinde âyet ve hadis iktibasları

Divan şiirinde âyet ve hadis iktibasları

Her edebiyat gibi Divan edebiyatının da beslendiği birtakım fikrî kaynaklar vardır. Ve bu fikrî kaynakların başında da şüphesiz "âyet" ve "hadis"ler gelir. İslâm medeniyeti tesirinde gelişen bir edebiyatın Kur''ân ve hadis gibi iki önemli hazineden istifade etmemiş olması düşünülemez. Genellikle medrese tahsili gören ve orada Kur''ân ve hadis dersi okuyan Divan şairlerinin şiirlerine âyet ve hadis kültürü elbette yansıyacaktır.

Klasik Türk şairlerinin, sadece dînî muhtevalı eserlerde değil, Şirazlı Hâfız (ö. 1388) çizgisinde gelişen "hüsniyat şiiri"nde de âyet ve hadislerden faydalanmış olduklarına şahit olmaktayız. Fuzûlî, Bakî, Bağdatlı Rûhî, Nâbî gibi Divan şiirinin zirveleri olarak kabul edilen şairlerin "Divan"ları incelendiğinde bazen lafzen, bazen meâlen âyet ve hadislere yer verildiği görülür. Biz bu makalemizde lafzen yapılan âyet iktibaslarından -doyumluk değil- tadımlık birkaç örnek sunmak istiyoruz. Bir başka yazımızda da hadis iktibaslarını ele alacağız inşallah…

İsterseniz Kınalı-zâde Ali Çelebi''nin ( ö. 1579) bir levha beytiyle başlayalım:

Eğerçi hâne-i pür-nakşdır sarây-ı cihân//Velî kitâbeleri "Küllü men aleyhâ fân".

(Dünya, çeşitli nimetlerle dolu bir evdir. Lakin bu evin kitabesinde "Yeryüzünde bulunan her şey fânidir" [Rahman sûresi, âyet: 26] yazılı…)

Ali Çelebi, dünyayı sayısız nimetlerle dolu bir eve benzetiyor. Bizler evdeki bu nimetlerden istediğimiz şekilde faydalanacağız. Bu bizim en tabii hakkımız. Lakin Ali Çelebi bir şeye daha dikkatimizi çekiyor ki o da evimize girerken kapının üzerindeki kitâbe. Orada "Yeryüzünde bulunan her şey yok olacak" yazıyor. Evimize her girişimizde bu kitabeyi muhakkak okumalı ve ona göre hayatımıza yön vermeliyiz.

Aynı âyeti Tâcî-zâde Câfer Çelebi (ö. 1515) bir beytinde şöyle iktibas etmiştir:

"Kazâ eliyle yazılmış cemî-i eşyanın//Vücûdu safhasına "Küllü men aleyhâ fân".

(Hakk''ın ezelî kalemiyle bütün eşyanın üzerine "Yeryüzünde bulunan her şey fanidir" [Rahman sûresi, âyet: 26] yazılmış.)

Yeryüzüne şöyle bir bakalım. Taşlar, ağaçlar güller, dikenler, kuşlar, hayvanlar, insanlar… Kısacası, mevcudatta ne varsa bir gün yok olacak. Üstelik her bir eşyanın üzerinde yok olacağı yazılı. Ne mutlu can gözüyle bakarak o yazıyı okuyup ibret alabilenlere…

Din gerçeği insanlık tarihi ile yaşıttır. Biz inanıyoruz ki yerin üstü olduğu gibi altı da var. Ancak bazıları, tabiatta cereyan eden bin bir hadise karşısında mânevî bir sığınak olarak din duygusunu insanoğlunun kendi icat etmiş olduğuna, âhiret diye bir şeyin olmadığına inanıyor ki onlar yarın kıyamet kopup mahşer günü hesaba oturulduğunda hakikati görecekler ve pişmanlık duyarak keşke toprak olsaydık da bu azabı yaşamasaydık, diyecekler. Divan şairleri "Nebe sûresi"nin son âyetinden yaptıkları iktibasla bu gerçeği hatırlatırlar.

Şair Nâlî (ö. 1675) bir beytinde şöyle der:

"Kimi der "yâ leytenî küntü türâb"//Görmeyeydim haşr olup huld-ı azâb."

(Bazıları "keşke toprak olaydım" [Nebe sûresi, âyet: 40] da haşr olup ebedî azaba duçar olmayaydım, der.)

Söz konusu âyete, bazı şairlerin hüsn-i tâlil yoluyla bağlamı dışında -Sezâyî-i Gülşenî''nin aşağıdaki beytinde olduğu gibi- başka anlam yükledikleri de görülür:

"Yere teşrifin şeref verdikde ey âlî-cenâb//Dedi hasretle felek "yâ leytenî küntü türâb".

(Ey yüce Peygamber, senin yeryüzüne ayak bastığını görünce gökyüzü hasretle "keşke toprak olaydım" [Nebe sûresi, âyet: 40] dedi.)

Yazımızı Bağdatlı Rûhî''nin meşhur beytiyle tamamlayalım:

Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler//"Yevme lâ-yenfeu"da kalb-i selîm isterler.

(Ey hoca, senden altın ve gümüş isteyeceklerini sanma. "Mal ve evladın fayda vermediği günde" [Şuarâ sûresi, âyet: 88] temiz bir kalp isterler.)

Gerçekten de mahşer pazarında para pul, altın gümüş, mal-mülk, geçer akçe olmayacak, Allah sevgisiyle dolu bir kalp ancak yarar sağlayacaktır.

//////////////////////////////

 ACZİMİN GİRYESİ:

HUZUR VE REFAH

Ömrünü  hayra  sarf  et, bulursun  bir  gün  huzur ve ferah,

Hak dedi:"Fe-men ya''mel miskâle zerretin hayran yerah."

                                                                  (Li-müellifihî)                      

Yazarın Diğer Yazıları