Diyanet-Baro

Ne diyor Diyanet İşleri Başkanı? "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor." Görevi dini anlatmak olan Diyanet İşleri Başkanı'nın bu söyleminde bir yanlışlık yok.

Ankara ve İzmir Barosunu yöneten adamlar bunu ayrımcılık sayıyor.

Şöyle diyorlar: "Sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir."

Pes doğrusu!

Bu cümle tamamıyla dini cehaletin ürünü. Değilse dindışılığın, dine müdahalesidir.

Barodakiler; "Sesi Çağlar ötesinden gelen" demekle doğru söylüyor. Çağlar önce "Lutiliği, eşcinselliği" yasaklayan ve bir tufanla yerin dibine gömdüğünü söyleyen Allah'ın kendisidir. Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanı'nın bir kurusu yok. O Ayetin içeriğini aktarıyor. Bunu yapmak da onun görevi. Burada Baro yöneticilerinin, cinsel organlarla sindirim organlarını birbirine karıştırmanın neden özgürlük olduğunu bize anlatması gerekmez miydi?

Öyle ya, yanlış biyoloji bilgisine mi sahibiz?

Bir diğer soru da şu: Kardeşim, hukuk fakültesinde size idari hukuk dersi vermediler mi? Verdilerse, "bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek" diye cümle kurmak nasıl bir anlatım, nasıl bir suçlamadır? Diyanet İşleri Başkanı hangi kurumun başına geçecek de konuşacak?

Kusura bakan baksın. İslam dini, yaratılışa uygunluk bakımından, biyolojik donanımda organların işlevlerini dikkate alarak, eşcinselliği yasaklıyor. Dini yasakları sorgulamak kurumsal olarak baronun işi değildir. O ancak mevcut hukuk düzenine bir saldırı varsa veya toplumda hukuksal sorun ortaya çıkarsa resmi görüş bildirebilir. Eğer Diyanet İşleri Başkanını eleştirecekse -ki çok eleştirilecek yanı var- onları eleştirir.

Sormamız lazım kendisine, günahı belgeleyen Sarmal kitabının yazarı neden hapiste? Aynı şekilde Metastaz ile günahın ayyuka çıktığını belirten Barış Terkoğlu gibiler neden suçlanıyor? Dinimiz doğrunun yanında değil mi? Kul hakkının yenildiğini belgelerle kitap yapıp Allah'ın kullarına haber verirsek hapis mi olacağız? Ve bütün bunlar olurken sevgili Diyanet'imiz hangi hutbesinde, bu soruna dikkat çekti?

Politik mi olur diyorsunuz.

Kişilerin adını vermeden günahları anlatarak konuşun. Evvel zamanda böyle yapan devlet yönetenlerin günahkâr olduğunu ayetlerle anlatın.

Bir kıssa, bin hisse olsun.

Olmaz mı?

Yoksa Lûtilik tamam, sıkıntı yok, ancak, bizzat hoca taifesinin KPSS sınavlarında soru çalmasına, mülakat sınavlarında politik davranarak oluk oluk kul hakkı yenilip yutulmasına karşı nerede ne zaman İslam'ın adalet yüzünü anlatan bir hutbe verilecek asıl mesele bu.

"Allah ölçüyü, tartıyı doğru yapın diyor" da, ihaleleri adamınıza mı verin diyor?

Bütün bunlar çağdaş ulemanın dini sorumluluğunu ne kadar yerine getirdiğinin bir göstergesidir. Başka bir ifade ile din adamlarının siyaset karşısında, dine bağlılıklarındaki sınavdır.

Ne yazık ki ulema (din adamları), mesleki formasyonlarına uygun davranmıyor. Onlar Allah'ın Kur'an'da söz etmeye gerek görmediği, çoğu Arap kültürüne dayalı yorumları, dinmiş gibi anlatma yoluna gidiyor. Bir başka ifade ile gelenek, ayetin önünde yürüyor.

Mesela "Kızlar 6-7 yaşında evlenmelidir" görüşü. Kur'an'da var mı? Ben okudum göremedim.

Nerede var?

Belki kültürde, belki gelenek de, orada var. Adamlar bunu Peygamberle ilişkilendirerek allayıp pullayıp din diye bize anlatıyor.

Kim Allah'ın sözünün üstüne ilave yapıp, din diye bize anlatıyorsa, o kimse her şeyden evvel, Kur'an'ı yetersiz görüyor demektir. Çünkü geleneği (çoğu kere Arap geleneğini) dinleştiriyor. Böylece kültür dine dönüşmüş oluyor. İsrailiyat da böyle değil mi?

Sonuç olarak Diyanet İşleri Başkanı "Lûtilik" konusunda görevini yaptı ama doğruluk, dürüstlük, adalet ve kul hakkı konusunda sınıfta kaldığı kesin.

 

dfs-004-001-011-001-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları