İktidara göre, ekonomi dört dörtlük. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizzat kendisi ekonominin gayet iyi olduğunu, hatta ekonominin kitabını yazdıklarını söylüyor. Tıpkı liderleri gibi, AKP''li siyasetçiler de "ekonomimiz büyüdü" diyor. Hatta partilerini başarılı göstermek adına ne diyeceğini şaşırıp, "para kalmayabilir, yolların güzelliğine bakın, gözünüz gönlünüz açılsın" diyen dahi var.

Bunlar var var da… Mutfakta yangın da var.

Halkın gerçekleri

Avrupa''nın en düşük asgari ücreti de bizde, Avrupa''daki en çok asgari ücretli çalışan da...

250 dolar civarı karşılığı olan asgari ücretle geçinmek zorunda çalışan sayısı 6.5 milyona yakın.

Buna karşılık, zamlar üst üste geliyor.

5 litre ayçiçeği yağı 85 lira olmuş vaziyette.

Ekmeğin 4 lira olması an meselesi.

Uluslararası Finans Enstitüsü''nün raporuna göre Türkiye, iflas sayısı artışında birinci, gelişen ülkeler arasında borç oranı artışında da ikinci sırada.

İşsizlik, yoksulluk zirve yapmış halde.

Gerçeklerden kopanlar

Yoksul sayısı bu denli yükselmişken, ekonomideki olumsuz gidişatın ekmeğini yiyen sayılı bir kesim var. Kurun yükselmesi, Türk lirasının değer kaybetmesiyle birlikte sınırlı bir kesim büyüyor ve ekonomiyi de kendi nemalanacakları şekilde büyütüyor.

Türkiye''deki yüksek gelirli yüzde 20''nin toplam gelirden aldığı pay her geçen yıl artıyor.

Lüks Alman otomobil markasının İcra Kurulu Başkanı, yaptığı açıklamada, Türkiye''de fiyat artışına rağmen müşterilerin en yüksek donanımlı araçları istediğini, donanımlı lüks araç satışında Türkiye''nin 44 ülke arasında birinci olduğunu söylüyor.

Hâl bu olunca sokaktaki öfke artıyor. Çünkü küçük kesimin artan lüksünü, büyük çoğunluk fakirleşerek seyrediyor.

AKP''li siyasetçinin taktığı 5 bin lira değerindeki ithal marka şal sosyal medyada gündem olunca, söz konusu siyasetçi kendisini eleştirenlere "hay atkı kadar başınıza taş düşsün" dedi.

Evet, kimsenin ne giydiği, ne yediği, ne içtiği, neye bindiği derdimiz değil. Kendi çalışıp, helal parasıyla aldıysa kimsenin lafı olamaz da.

Ancak ülkeyi yöneten gruba dahilseniz, ülkenin yönetimini ucundan kıyısından vazife edinmişseniz, bu ülkedeki halkın neyi giyemediği, neyi yiyemediği, neyi içemediği ya da neye binemediği sizin derdiniz olmalıdır. Kendi lüksünüzün sürmesi için partinizin bir seçim daha kazanması uğruna "ekonomimiz iyi" derseniz, kötü ekonominin vurduğu sokaktaki insanın öfkesini de çekersiniz.

Bir sorunu çözmenin ilk yolu, o sorunu masaya yatırmak ve enine boyuna değerlendirmektir. Ancak siz ortada sorun yok deyip, masayı boş bırakırsanız, sorun çözülemez.

Trajik ama komik, dolar kuru 7 iken, 10 olur diye uyardıkları için haklarında dava açılanların, dolar kuru 11 olduğu gün duruşmaları vardı (ertelendi).

Sizin uyarılara kulak asmak yerine kulak tıkamalarınız sonucu ülkenin geldiği vaziyette, markette 5 liranın hesabını yapan halk, boynunuzdaki 5 bin liralık şalın hesabını da elbet sorar.