Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Erdoğan kaybediyor

Türkiye seçim sathı mahallinde. 31 Mart'ta yerel seçim var.

AKP'nin seçim beyannamesinde şehir planları, altyapı ve ulaşım, kentsel dönüşüm, akıllı şehirler, çevreye saygılı şehirler, sosyal belediyecilik, yatay şehirleşme, halkla birlikte yönetim, tasarruf ve şeffaflık, değer üreten şehirler başlıkları yer almıştı.

Ama yaşanan seçim gündeminin yerel seçimle ilgisi yok. Genel seçim havası var. Türkiye, iki ittifaka ayrılmış sadece bu ikisi yarışıyormuş algısı yaratılıyor. Erdoğan'ın seçim mitinglerindeki söylemlerinin AKP'nin seçim beyannamesiyle yakından uzaktan ilgisi yok.

Yok, çünkü 16 yıllık AKP iktidarında o beyannamede yazanların neredeyse hepsinin tersi yapıldı. Şehircilik adına betonlaşmadan başka bir şey ortada yok. Onun için de yerel seçim stratejilerini yerel yönetimle yakından uzaktan bağlantısı olmayan beka konusunun üzerine oturttular.

Genel seçim havası verdiler. En azından 24 Haziran'da aldıkları oyu konsolide etmeyi hedeflediler.

Tam bunu yaparken ekonomik kriz tabiri yerindeyse patladı. Tanzim satışlar devreye girdi. İktidar bunu da dış güçlere, terör yapılanmalarına bağlamayı denedi ama mızrak çuvala sığmıyordu. Tencere iktidarı sarsıyordu. Gerçek buydu.

Dikkat ettiyseniz tanzim satışlar da gündemden düşüyor. Çünkü yokluğu varlık diye, daha sonra katmerli zam olarak geri dönecek zararına tanzim satışlar yani pahalılık, ucuzluk diye satılmaya kalkıldı ama tutmadı. Tutmaz çünkü milletin aklıyla alay etmek oluyor.

Tutmaz çünkü AKP yerel seçim beyannamesine bakarsanız insan ve insana saygıya dair pek bir şey bulamazsınız. Bu durum seçim söylemlerine de yansımış durumda. Kendi seçmenini konsolide etme adına toplumun yarısından fazlasını oluşturan diğerlerini ötekileştirme ve 40 yıldır terörle mücadele eden Türk milletinin en hassas olduğu terör konusunda ima var.

İnsanı, insana saygıyı merkeze almayan bir anlayışın bu devirde genelde ve yerelde başarılı olması mümkün değildi. Öyle de oluyor.

Erdoğan yönetimi yerel seçimi genel seçim ortamına dönüştürerek seçimi kazanma adına hatalı ve riskli bir hamle daha yaptı. Erdoğan adeta kendisini ortaya koydu. Cumhur İttifakı adına sanki her seçim bölgesinde Erdoğan seçime giriyormuş gibi bir kampanya yürütülüyor.

Erdoğan'ın şehir şehir gezmesinde ve söylemlerinde beka ve terörle mücadeleyi öne çıkaran söylemlerinin yanında şehirlerin sokaklarını adım başında süsleyen Erdoğan posterlerinden bahsediyorum.

16 Nisan anayasa değişikliklerinin 24 Haziran seçimiyle fiilen yürürlüğe girmesiyle tüm kurumlar Cumhurbaşkanına bağlanmıştı. Tüm politikaların belirlenmesi ve her seviyedeki bürokratın atanması da tek bir kişinin yetkisinde toplandı.

Atanmışlar için durum böyleyken şimdi görüyoruz ki seçimle gelenler için de aynı durum söz konusu olacak. Ankara'dayız. Diğer şehirlerde de öyle olduğunu öğrendik. Bütün ana cadde ve bulvarlarda adım başında Erdoğan posterlerini görüyorsunuz. Bunun sağlıklı bir kampanya olmadığını söylemeliyim. Her saat TV'lerde gördüğün kişiyi sokaklarda da sürekli görmek ters etki yaratacaktır, yaratıyor da.

Yerel seçimlerde adayın profilinin önemli oluğunu herkes bilir. Ama Erdoğan sanki kendisi belediye başkan adayıymış gibi bir kampanya yürüterek adaylarının donanımlı, yeterli, nitelikli olmadığını da deşifre etmiş olmuyor mu? Adaylarımız önemli değil bana oy verin demiş olmuyor mu?

Yerel yöneticilerin arazide dolaşan, inisiyatif sahibi olmaları gerekirken örneğin Ankara adayının televizyon programına çıkmak için bile Erdoğan'dan izin almak zorunda olduğunu beyan etmesi bunu göstermez mi? Böyle bir yapının hızlı hareket etmesi, sorunları yerinde çözmesi beklenebilir mi?

Nitekim yayımlanan kamuoyu anketleri, Erdoğan'ın her şeyiyle sahaya inmesine rağmen, büyük şehirlerde Millet İttifakı'nın adaylarının önde olduğunu gösteriyor.

Bu kampanya Erdoğan'ın aslında partisiyle de bağının olmadığını gösteriyor. 24 Haziran sonrasında oluşturduğu bakanlar kurulu bunun en büyük işareti. Erdoğan kendisini AKP'den farklı bir yere koyuyor. AKP'den de MHP'den partisiz birisini de yönetimime alıyorum diyor.

Aslında artık devleti yöneten bir Erdoğan Partisi var. Yerel seçimde de o yarışıyor. Bu değişim Erdoğan büyüsünü bozdu.

Bunun farkına varamayan Erdoğan riskli bir hamle yaptı yerel seçime genel seçim havasında, yerel adaylar yerine kendini ortaya koyduğu bir atmosferle giriyor. Ama özellikle büyük şehirlerde adaylarının seçilememesi halinde asıl kaybeden Erdoğan olacak.

24 Haziran seçimlerde oluşturduğu ittifakıyla yerel seçimlere giriyor. Eğer ittifakının aldığı oy 24 Haziran seçimlerinde seçilirken aldığı oydan az olursa güven oylamasını da kaybetmiş olacak.

Mevcut kamuoyu yoklamaları da adayları yani Erdoğan kaybediyor işareti veriyor. Böyle bir sonuç 31 Mart sonrasında Erdoğan hükümetinde değişiklikleri beraberinde getirecektir. Erdoğan trenden inenleri yeni ortaklar olarak yönetimine almak zorunda kalacaktır.

Dış politikadaki dayatma ve açmazlardan bahsetmedik bile. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yarattığı devleti yönetme sorunuyla birlikte ekonomik kriz de kontrol altına alınamazsa, konjonktür Erdoğan'ı erken seçime zorlayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları