Fabrika ayarları…

Duyan da kuruluşunun üzerinden bin yıl geçmiş, dünya değişmiş, devir değişmiş, değerler değişmiş; onlar da her değişime ayak uydurma, her rüzgârın önüne katılma sevdasıyla döne döne aşındırdılar sanacak balataları.

Kuruluşta ne çeşit bir "ayar" yapıldıysa artık, daha on dördüncü yıllarında başladı "tamir" çalışmaları!

***

AK Parti''nin 2015 yılındaki kongresinde, dönemin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu''nun ifadesiyle "kurucu değerler", partinin yaygın diliyle "fabrika ayarlarına dönmek" vaat edilmişti partililere.

2019 yılında, Abdülkadir Aksu, Bülent Arınç, Faruk Çelik gibi, bir dönem üst düzey görevlerde bulunmuş "eski" siyasileri yeni görevlendirmelerde taltif yahut sisteme yeniden entegre etme sürecinin motivasyonu da farklı değildi. AK Parti''de bakanlık, TBMM Başkanlığı, Başkan Vekilliği yapan isimlerin "fabrika ayarlarına dönmek" üzere hatırlandığı yazılıp çizilmişti.

***

Sonrasında, olaylar bir hayli ironik gelişti;

Davutoğlu, -kendi ifadesiyle- "Geçmişte ilim adamı, başdanışman, bakan, genel başkan ve başbakan olarak hizmet ettiği, hayatına anlam katan değerlerin bir siyasi yapı şeklinde tarihe yansıması olarak gördüğü ve başarısı için bütün varlığını ortaya koyduğu" partisinden;

"AK Parti''nin, milletin gönlünde taht kurmasına vesile olan değer, söylem ve politikalardan uzaklaştığı";

"Adaletten kalkınmaya her alanda sorunlar baş göstermeye başladığı";

"AK Parti yönetiminin öncelikleri, söylemleri ve politikalarının değiştiği";

Velhasıl…

Fabrika ayarlarının bozulduğu yahut onun ifadesiyle "kurucu değerlerden uzaklaşıldığı" gerekçesiyle istifa etti.

***

Ali Babacan, "Ağustos 2001 tarihinde kurucu üyesi olduğu, 14 yıl MKYK üyeliği yaptığı, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra 13 yıl Bakanlar Kurulu Üyesi olduğu, bu süre içerisinde elde dilen büyük başarılara katkı vermekten onur duyduğu" partisinden;

"Görevde olduğu dönemlerde hem ülkemizde hem de dünyada inanarak savunduğu, partinin kuruluş ilke ve değerleri ile son yıllardaki uygulamalar ile arasında derin farklılıklar oluştuğu";

Velhasıl…

Fabrika ayarlarının bozulduğu gerekçesiyle istifa etti.

***

Her iki isim ve onlarla hareket eden "eski AK Partililer"; AK Parti''nin "fabrika ayarlarının bozulduğundan" şikayet ettikleri için vefasızlık, kibir, hadsizlik, ihanet, ikiyüzlülük, riyakârlık, utanmazlıkla suçlandılar; "FETÖ aklı"yla ilişkilendirildiler ve "terörün hizmetine talip olmakla" itham edildiler.

Bu eleştiri, saldırı ve ithamların failleri, şimdi "AK Parti fabrika ayarlarına dönüyor" diye düğün bayram halindeler!

E hani bozulmamıştı?

Hani bütün ayarları yerli yerindeydi?

Uzaklaşılmayan şeye dönülür mü?

***

Abdülkadir Selvi''nin yalancısıyım; zira iktidar partisinin başlattığı il başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları ile istişare toplantılarıyla ilgili olarak, aynen şu ifadeleri kullandı kendisi:

"Son dönemlerde yapılan toplantılara ilişkin olarak, "İlk dönemlerdeki samimi havayı hissediyoruz" tespitini aktarmıştım. Kimilerinin bunu fabrika ayarlarına dönüş olarak değerlendirdiğini ifade etmiştim…"

***

Ayarlara dönüşten söz ediliyorsa otomatikman bir ayarsızlık itirafı da yapılmış olmuyor mu?

Keza, "İlk dönemlerdeki samimi hava"ya dönmekten söz ediliyorsa, "son dönemlerdeki havanın samimiyetsiz olduğu" anlamına gelmez mi bu da?

***

Hiç öyle, bunu idrak etmek için bu kadar satır arası sondajına gerek var mı diye yüklenmeyin şu garibe; kısaca bir sorup çıkacağım konudan:

-              Aylardır varlığı reddedilen, yok saydırılmaya çalışılan sorunların çözümünü müjdelemek ne menem bir haldir?

Neresinden tevile çalışsam elimde kalıyor da.

KAZA TESPİT TUTANAĞI!

Olay dün evimizin ve gözümüzün önünde yaşandı:

Bir otomobil, ters yönden giden motorlu kuryeye çarptı.

Ters yönden gittiği için muhtemelen bütün kusur kendisi yaralanan, motoru da çalışmaz hale gelen kuryeye yazılacak ama kazanın yaşandığı yer "tek yönlü bir yol" olmasaydı, araç sürücüsü yüzde yüz kusurlu sayılabilirdi. Zira, göz göre göre çarptı kuryeye. Kendi ifadesi:

-              Geldiğini gördüm ama sağa kırar zannettim, kırmadı!

"Kırar zannettim" dediği yer kaldırım!

Motoru gördüğü halde "zan"a dayanarak gaza basmak yerine, çıkmak için beş saniye beklese o kaza olmazdı.

"Adam ters yöne girmiş işte, sen niye bu kadar taktın" derseniz; kazaya  değil, o adamı ters yöne girmeye zorlayan koşullara taktım.

Rekabette öne geçmek, tercih edilmek uğruna, tutturmaları gereken bir "teslimat süresi" olmasa, puan ve primleri, hatta bahşiş alıp almayacakları dahi, o teslimat süresi uyarınca belirleniyor olmasa, böyle bodoslama dalarlar mı acaba o kuryeler "en kestirme yol"lara?

Her türlü ihtiyacımızın dakikalar içinde karşılanması çok konforlu ama "insani koşullarda çalıştırma" borcumuz yok mu, pandemideki bu konforu borçlu olduğumuz insanlara?

Yazarın Diğer Yazıları