Geliyor ''gelmeyecek'' denilmekte olan!

Geliyor ''gelmeyecek'' denilmekte olan!

Bir kere seçim sathına girildi mi, bir daha o ülkede hayır bekleme; taş üstüne taş koymaz kimse.

Gelsin düellolar, gitsin polemikler; tehdit, hakaret, tezgâh, kumpas, itibarsızlaştırma…

Sanal tehditler kurmaca…

Operatörler çekilir, manipülatörler girer sahaya…

Mühendisler çekilir tetikçiler girer, haysiyet cellatları…

***

Hizmet namına ne varsa, -o da varsa- "pufffff" buhar olur; hizmet görünümlü rüşvet devreye sokulur.

Plan, proje, yatırım yalan olur; ya -kaynakları seçim kampanyalarına aktarılmak üzere- durdurulur, ya da, -ki daha fenadır-, seçmenin gözünü boyama belasına, iki yıllık işi iki ayda bitirme şampiyonları türer bir anda.

Sonra gelsin iş kazası yaftalı cinayetler, çökmeye mahkûm yollar, yıkılmaya mahkûm köprüler, çatlamaya mahkûm binalar…

***

Ülkenin, köküne zaten kibrit suyu dökülen kaynaklarının, üstelik de açın açıktakinin, yetimin hakkına girme pahasına, periyodik olarak, iktidarı kaybetmemeye harcanmasına tahammülü kalmamış bir vatandaş olarak hiçbir konjonktürel seçimden haz etmiyorum.

Ve fakat, "sürüklenmek" diye de bir şey var.

Tam olarak onu yaşıyoruz; arzu eden etmeyen, umut gören görmeyen, "bir şey değişecek ve sonra her şey" inancı taşıyan, taşımayan herkes, iktidarı-muhalefeti, cümle alem sürükleniyoruz…

Bütün emareleri belirdi ufukta; piyasa tabiriyle "Geliyor gelmekte olan…"

***

İktidar sahipleri ve "borazan" kadrosunda istihdam ettikleri, bir olmuş "Gelen giden yok" diyorlar; "rahat olun".

Madem öyle, siz niye olmuyorsunuz?

Sormazlar mı adama, seçim yoksa, iktidarı kaybetme ihtimali, dolayısıyla endişesi de olmamalı; ne bu şiddet, bu celal?

***

Muhalefet liderleri il il gezmek mi istiyorlar?

Gezsinler.

Ufukta seçim de yoksa sizin açınızdan ne mahsuru var da gerim gerim geriliyorsunuz böyle; muhalefetin her yeni "halkla buluşma" girişiminde?

İlçe başkanlarınız, niye amigo gibi, provokatör tribün liderliği yapıyor muhalefet liderlerinin engellemeye çalıştıkları esnaf ziyaretlerinde?

***

"Seçim var mı?" sorusuna verdiğiniz "Yok"un da; "128 milyar dolar nerede" sorusuna verdiğiniz "Hiç olmadı" cevabı gibi olmadığını nereden bilelim mesela?

"128 milyon dolar hiç olmadı"nın;

"Yer değiştirdi…"

"Bir kısmını kullandık…"

"Salgınla mücadelede kullandık…"

"Cari açığın finansmanında kullandık…"

"Van-Bingöl depremlerinin yaralarını sarmada kullandık…"

"Alt yapı için kullandık…"

Evrimi geçirmesi gibi…

Ya, "Erken seçim yok" da;

"Seçim var ama erken değil…"

"Çok erken seçim yok…"

Derken…

Hoooop "Erken seçim yok, baskın seçim var" dönüşümü geçirirse!…

Bunun olmayacağının bir garantisi var mı?

Ne?

Türkiye''ye henüz hiç aşı gelmedi zannettiğimiz günlerde aşı olmuş olmanızı gerektiren "üçüncü doz" açıklamasıyla beliren "takvim anlayışınıza" mı güvenelim?

***

Salgının, kimimizde cinnet, kimimizde iflas, kimimizde intihar olarak zuhur eden etkilerini daha başında hafifletme imkanı varken; sırf muhalif oldukları için belediyelerin yardım kampanyalarını engelleyen, aş evlerini kapatan, "evime ekmek götüremiyorum" diye feryat eden insanları "abartmakla" suçlayan, kepenk kapatmayı provokasyon sayan velhasıl milletin acısına da, açlığına da sızlamayan vicdan şimdi bir anda neden ayaklandı da, artık ne verseniz düze çıkma ihtimali kalmayan vatandaşa sözde destek üstüne destek yağdırmaya başladı mesela…

Ne açtırdı tam takır sandığımız kesenin ağzını?

Ne oldu da "anasını alıp gitmeye" mahkûm çiftçi hatırlandı ve TÜFE''nin de üstünde bir artış geldi mesela buğday alım fiyatına?

Hep böyle gönlü bol olun; artsın eksilmesin, daha ne isteriz de…

Bir kurt da düşmüyor değil insanın içine;

Bu "mali af"lar…

Yeni bir "ceza affı"na çalışmalar…

Düne kadar neredeyse "terörist" demeye getirilen EYT''lere ne yapılabilir diye yoklamalar…

Türkiye''de seçimin geleneksel ayak sesleri değil de ne bunlar?

SORU-YORUM

--

CHP''li milletvekilinin, Hazine ve Maliye Bakanı''nın cevaplaması istemiyle verdiği ve "128 milyar dolarlık rezervin akıbetine ilişkin" soru önergesi, TBMM İç Tüzüğüne göre "Sorulamayacak" olan sorulardan kabul edilip geri gönderilmiş.

***

TBMM İç Tüzüğü''ne göre "Sorulamayacak Sorular";

BİR: Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular.

İKİ: Tek amacı istişare sağlamaktan ibaret konular.

***

BİR: Sorulması yasaklanan, adeta suç haline getirilen bir sorunun cevabı başka hangi kaynaktan ve nasıl alınabilir?

İKİ: Bu sorunun cevabının, eğer gerektiren bir hal var ise hiçbir hukuki yaptırım talebi olmaksızın, sadece "istişare etmek" için mi merak edildiğini sanıyorsunuz gerçekten?

Yazarın Diğer Yazıları