Gençlerde beyin göçü

19 Mayıs gençlik ve spor bayramında gençlerimize veremedik, tersine onlardan aldık. Gençlerimizi üç sorunla karşı karşıya bıraktık. İşsizlik - eğitimsizlik - beyin göçü.

TÜİK'in  ''İstatistiklerle Gençler 2019'' verilerine Göre;

* Gençler'de istihdam oranı yüzde 33.1'dir. Yani üç gençten yalnızca birine istihdam yaratabiliyoruz.

* Türkiye'de genç nüfus; 13 milyondur ve toplam nüfusun yüzde 15.6'sını oluşturur. AB ortalaması yüzde 10.7'dir.

* Gençler arasında işsizlik oranı yüzde 25.4'tür. İş aramayıp iş bulsa çalışacak olanları da katarsak yaklaşık üç gençten birisi işsizdir.

* Ne eğitimde ne işte olanların oranı yüzde 26'dır.

Gençlerimiz açısından en büyük sorun, beyin göçüdür. Gençler, Türkiye'de kalmak istemiyor. 2004 ve sonrasında birkaç yıl beyin göçü azalmıştı. 2015 ve sonrasında yeniden hızlandı.

Beyin göçü, yetiştirilmesi için büyük kaynaklar harcanmış, yetiştiği halde iş bulamayan veya insan hakları  ve demokratik özgürlükleri kısıtlanan, bilim insanı, hekim, mühendis gibi vasıflı insan gücünün daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesidir.

Toplumda ortaya çıkan kamplaşma ve 5 milyon Suriyeli sorunu da beyin göçünü hızlandırdı. 

Yetiştirdiğimiz gençler başka ülkeye gidip, orada kalıp çalışmaya başlarsa, bu Türkiye'de katlanılan maliyetin atıl kalması demektir. Yani insan yetiştirmek bir fabrika kurmak gibidir. Gençlerin gitmesi, kurduğumuz bir fabrikayı başka ülkelere peşkeş çekmemize benzer.

Avrupa Birliği ile müzakerelerde, ''Türkiye'nin avantaji  genç nüfusu ve dinamik insan yapısıdır'' diyorduk. Ancak anlaşıldı ki bu imkanları kendimiz de kullanamadık.

2016 sonrasında 20-29 yaş arasındaki nüfusta yurt dışına göç hızlı artmaya başladı.

YILLAR            Yurt dışına göç

                           (20-29 Yaş-Kişi)

-----------             --------------------

2016                          56 598

2017                          75 792

2018                          93 432

Kaynak; TÜİK

Özetle; özellikle 2016 sonrasında iyi eğitimli ve vasıflı vatandaşlar, tecrübeleri ve ceplerinde diplomaları ile kendilerine yeni bir düzen kuracakları ülkelere göç ediyor. Bunların çoğu da Avrupa Birliği ülkelerine  gidiyor.

Beyin göçünün bir nedeni de gelişmiş ülkelerin Türkiye'den daha iyi araştırma imkanları ve daha yüksek gelir sağlamalarıdır.

Türkiye, 1933 yılında üniversite reformu yaptı. Darülfünun kaldırıldı, adı İstanbul Üniversitesi oldu. İstanbul Üniversitesi'nin kuruluşu ve gelişmesi Alman profesörlerin desteği ile gerçekleşti. Aynı şekilde bunlardan bir kısmı da Ankara'da hizmet verdi.

İstanbul ve Ankara'da görev alan bu profesörlerin çoğu geldikleri zaman genç bilim adamlarıydı. O günün savaş dışında kalmayı başarabilmiş huzurlu genç Türkiye'si beyin göçü alırken, ne oldu da bu gün Türkiye yüksek oranlı beyin göçü veren bir ülke konumundadır? Toplum siyasi tercihlerinde kendi geleceği için bu hususları dikkatli değerlendirmek zorundadır. 

Sonuç olarak; Beyin göçü Türkiye için karşılığı olmayan beşeri sermaye kaybına yol açmaktadır. Beşeri sermaye kalkınmanın en önemli ayağıdır. Bu sermayenin kaybı, ülke kalkınmasını da olumsuz etkiliyor. Bugün eğer çözüm bulamazsak, Türkiye daha  çok genç beyin kaybedecektir.

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları