Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Göreviniz Türkiye'yi mi korumak, AB'yi mi?

Türkiye'nin içeride-dışarıda krizlerle boğuşan bir konuma getirilmiş olması devletin yönetilemediğinin en somut belgesi.

Ekonomik krizin teğet değil delip geçmekte olduğu bir ortamda güvenlik ve geleceğimizle ilgili krizlerde yeni safhalara geçilirken daha da karmaşık bir resim ortaya çıkmaktadır. Bunların başında İdlib'de yaklaşan BM'nin tabiriyle kusursuz fırtına geliyor. 

Öyle bir felaket fırtınası ki Fırat'ın doğusundaki PKKistan oluşumu, Menbic'teki ABD kandırmacası gündemimizden düştü. Ya Kandil? Siz tek kelime duyuyor musunuz?

İdlib'de bir Suriye-Rusya operasyonu kaçınılmaz. Türkiye'nin HTŞ'yi terör örgütü ilan etmesiyle operasyonların önü açıldı. Suriye-Rusya'nın aralıklarla yaptığı operasyonlarından birisi dün Ruslar tarafından yapıldı. Asıl operasyonların 7 Eylül'deki Ruhani-Putin-Erdoğan üçlü zirvesinden sonra yapılması olasılığı daha yüksek. 

Tabi hiçbir şey yüzde yüz değil. İdlib'de gerçekleşme olasılığı en düşük ve sürpriz olay ise HTŞ çatısı altındaki grupların sözde ılımlı muhaliflere katılmaları, aralarındaki çatışmalara son vermeleri. Fırtına sert esmeyebilir ancak bu sürdürülebilir değil.

Bu gruplar Suriye'nin İdlib'e girmesini istemiyor. Esad'ın mutlaka gireceğim dediği İdlib'de yine çatışma olacak. Haydi diyelim Suriye kökenli olanlar İdlib, Afrin, Bab, Cerablus'a dağıtıldı. Bir bölümü de Türkiye'ye geçirildi. Bu kimin sorununu çözecek? Fırat'ın batısı Suriye sınırımız boyunca El Kaide kökenli silahlı/terörist grupların elinde olmayacak mı?

Yabancı savaşçı denen çoğunluğu Kafkasya-Asya kökenli teröristler ne olacak? Rusya-Çin bunların İdlib'de imha edilmesini istiyor. Bu nasıl olacak? Yani operasyon kaçınılmaz. ABD de bu teröristleri İran ve Afganistan'a göndermek istiyor. Bu transfer kimin üzerinden olacak? Türkiye'den başka bir seçenek de ortada yok. Eğer yabancı teröristlerin transferinde mutabakat sağlanırsa bir bakmışsınız İdlib'de operasyon falan yok ama Türkiye yine açmazda.

Gördünüz mü sadece tek bir gündem maddesinin detaylarına girildikçe matruşka gibi karşımıza çıkan yeni krizleri? Erdoğan yönetimi 2002 sonunda iktidara geldiğinde güneyimizde Türkiye'nin güvenliğine, bekasına yönelik böyle bir tehdit var mıydı? Yönetemezseniz sorunların-krizlerin sarmalında savrulur, onların içinde boğulursunuz.

Yüzünüzü Avrupa'ya döndüğünüzde de aynı kriz sarmalını görüyorsunuz.

Açık kapı söylemiyle hesapsız kitapsız sınırların tüm göçmenlere açılmasıyla milyonlarca göçmen Türkiye'ye dolduruldu. İran-Afganistan tarafı dahil halen de geliyor. Mevcut durumda Türkiye'deki her 20 kişinden biri Suriyeli. 10 yıl sonra her 13 kişiden biri Suriyeli olacak.

Türkiye'ye bu muameleyi makul gören İktidar aynı şeyi Avrupa için düşünmüyor. Yunan basınına konuşan DİB Çavuşoğlu Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik yapmadıklarını sıralamış ama ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasını önermiş! Bunu önerirken de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne 1,5 milyondan fazla düzensiz göçmenin ulaşmasını önlediğini açıklamış. Yani AB'yi 1.5 milyon göçmenden kurtarmışız! Peki nerede bu göçmenler? Türkiye'de, hem de 4 milyon.

Sn. Bakan bu milyonlarca göçmeni AB niye almak istemedi? AB ülkelerine tehdit olan göçmenler Türkiye'ye tehdit değil mi? Göç tehdidinin artık terör tehdidinden daha öncelikli tehdit olduğunu biliyor musunuz? Siz oraya ulaşmalarını önlemekle övünüyorsunuz da Türkiye'ye ulaşmalarını niye önlemediniz? Böylece AB'nin kamu düzeninin bozulması önlenmişken Türkiye'nin kamu düzeninin bozulmasına, 81 milyonun geleceğinin tehdit altına sokulmasına neden olduğunuzun farkında mısınız?

Irak Başbakanı İbadi bile ABD'nin İran yaptırımlarına uyup uymama konusunda "İran için Iraklıların çıkarını riske atmayız" derken siz Suriyeli göçmenler bağlamında AB için Türkiye'nin ve Türklerin çıkarını riske attığınızı görmüyor musunuz?

Bakan bey Türkiye'nin geleceğini AB'de görüyoruz demiş. Ama sorun şu; AB, geleceğinde Türkiye'yi içinde görmüyor. 2045 senaryolarında bile Türkiye AB'de yok. Üye olamazsınız ama siz böyle göçmenleri falan önleyip bizi korudukça ortaklık yapabiliriz diyorlar! Bu nasıl bir gelecek planlaması ve öngörü?

Bu arada Çavuşoğlu'nun mevkidaşı ile samimi fotosu Yunan medyasında buzları erittik yorumuyla verildi. Bakan bey, karşınızdakinin resmen tanımadığımız bir yönetimin Bakanı olduğunun ve karşı tarafa ne mesaj verdiğinizin farkında mısınız?

Lütfen önceliğinizin ve asıl görevinizin kime karşı olduğunu gözden geçirin. AB'yi değil Türkiye'yi korumaya odaklanın. Suriye-Irak kuzeyini, Kıbrıs'ı unutmayın. Yunanistan ile yeni sayfa açıp eskilerin üstünü örtmeyin, adalarımızı işgallerinin, PKK-FETÖ'ye desteklerinin hesabını sorun.

Yazarın Diğer Yazıları